Sayfa Yükleniyor...
Ne yazıyorsun? diye sordu.
Öyle sıradan bir hikâye yazıyorum dedim.
Hikâye yazmayı bırak. Sana gerçek bir olay anlatayım onu yaz. İçinde aşk var, aldatma var, entrika var dedi.
Ve bütün bunlar gerçek! dedim göz kırparak.
Aynen dedi.
Elimdekini sonra tamamlasam da olur. Sen anlatmaya başla diyerek bilgisayar ekranındaki yazıyı kaydedip kapattım.
Hadi bu kasvetli yerden çıkıp daha ferah, açık bir yere gidelim. Hem gerçek ve güzel bir hikaye için cebinden de bir şey çıksın, değil mi? deyip ayağa kalktı.
Hikâyenin ne olduğunu duymak istiyorsam onu takip etmeliydim. Kordonda, bir kafenin kıyıya bakan masalarından birinde oturduk. Papyonlu garsona siparişlerimizi verdikten sonra konuşmaya başladı.
Sanırım en başından itibaren bilmek istersin dedi.
Yani öyle olursa konunun bütünlüğü sağlanmış olur dedim.
Peki, belki seninde dikkatini çekmiştir, Instagramımda güzel esmer bir kızla sık sık resim paylaşırdım dedi.
Valla pek hatırlayamadım dedim yüzümü olumsuz anlamda buruşturarak.
Neyse, bak şu kız deyip esmer, uzun boylu, dolgun dudaklı güzel bir kıza ait bir resim gösterdi.
Hatırlayamadım dedim. Hatırlamış olsam bile hatırladım demezdim zaten.
Adı Çağla. Benim 8,5 yıllık arkadaşım. İngilizce kursunda tanışmıştık. Sonra en samimi arkadaşım oldu. 5.5 yıldır biriyle beraberdi. Çok iyi çocuktu. Hatta artık iş ciddi boyutlara gelmiş, aileler de tanışmış, kendi aralarında söz takmışlardı. Ama o sırada başka bir çocukla tanıştı ve onunla görüşmeye başladılar. Aralarında ne oldu bilmiyorum. Ama Artık bu çocuktan hoşlandığıma göre eskisi ile yapamam deyip sözlüsünden ayrıldı. Ancak yeni çıktığı çocukla da anlaşamayıp bir süre sonra ayrıldılar. Bu süreçte ben sürekli yanında, ona destek oldum. Yeri geldi gecenin bir yarısı kalktım, kendini yalnız hissetmesin diye onun yanına gittim. Sırf yalnız kalmasın, daha kötü olmasın diye dedi.
İyi yapmışsın. Arkadaşlık dostluk böyle günlerde belli olur dedim.
Tabii eğer karşındaki gerçekten de arkadaşınsa dedi.
Nasıl yani? dedim.
Anlatmama müsaade etmiyorsun ki dedi.
Pardon deyip sustum işareti yaptım.
O dönemde benim de yeni yeni görüşmeye başladığım bir erkek arkadaşım vardı. Ama daha birbirimizi tanıma aşamasındaydık. Tabii Çağlanın durumunu da arada konuşmuştuk ama benimki Çağlaya da çok kızıyordu dedi.
Neden kızıyordu? dedim.
Sözlüyken başka biri ile görüştüğü için dedi.
O niye kızıyordu ki? Sonuçta sözlü olduğu kişi değildi dedim.
Öyle bir kızla görüşmeni istemiyorum falan diyordu dedi.
Eee..? dedim.
Bir gün Çağla ile otururken Canberk aradı. Bu arada görüştüğüm adamın adı Canberk. Ne yapıyorsun, görüşelim falan deyince Çağla ile filanca yerdeyiz, sende gel dedim, dilimin ucuyla. O da tamam dedi, geldi. Başlangıçta birbirlerine soğuk davrandılar ama bir şeyler içtikten sonra gırgır şamata, espriler, kahkahalar Birbirlerine kanka demeye başladılar. Açıkçası çok hoşuma gitmişti. Çünkü en samimi kız arkadaşım ve hoşlandığım çocuğun birbirini sevmesi bizim birlikte bir şeyler yapabilmemiz için önemliydi. O gece bayağı eğlendik ve Çağlada kaldık.
Canberk bir odada, ben ve Çağla aynı odada yattık. Ertesi gün kalkıp kahvaltımızı yaptık. Her şey çok iyi görünüyordu.
Devamı yarına