Sayfa Yükleniyor...
Dünkü yazımın devamıdır.
Sonra ailesinin ekonomik durumları bozuldu. Tanıdık birinin evine kiracı olarak çıktık. O dönemde daha çok şiddet gördüm. Anneme şunu dedin, babama şöyle yaptın bahaneleri vardı. Ev sahibimiz bir alt katımızda oturuyordu. Olanlar onları da rahatsız etmiş ve aileme aktarmışlar. Ben o güne kadar aileme bir şey yansıtmamaya çalışmıştım. Ailem Eğer ayrılmak istiyorsan biz senin yanındayız dedi.
Çocuklarımı bıraktım ve ailemin yanına gittim. Çünkü onları da almış olsaydım, bana ya da aileme zarar verebilirdi. Zaten beni de dönmem için çok tehdit etti. Seni öldüreceğim diyordu. Ama ben yılmadım.
Beş parasızdım ama artık kafam rahattı. 8 yıllık hapis hayatım sona ermişti. Hep yapmak istediğim ama eşim izin vermediği için yapamadığım kuaförlük hayatıma başladım. Kısa zamanda da ayaklarımın üstünde durdum. Mahkemenin belirlediği günlerde çocuklarımı görüyordum.
İyi para kazanmaya başlamıştım ve çocuklarımı bir süre sonra yanıma aldım. Şimdi çocuklarım büyüdüler. İki güzel çocuğum ve kendi ayaklarım üzerinde durduğum bir hayatım var. Çevremde çok insan var ama güven sorunu yaşadığım için hala ilişki için biraz çekiniyorum.
Rahmetli Fatma Hanım için çok üzüldüm. Keşke o da benim gibi bir çıkış yolu bulabilseydi. Üstelik de küçük bir çocuğu varmış. O çocuğun hep bir tarafı eksik olacak. Hep annesini arayacak. İntihar bir çözüm değil bana göre. Onun kendini öldürmesi neyi çözdü? Kadının ölmesi, o şerefsiz kocasında bir vicdan azabı oluşturacak mı? Adamda vicdan olmuş olsaydı zaten karısına böyle yapar mıydı? Kendinden güçsüz birine şiddet uygulamak erkeklik mi?
Keşke kocasından ayrılsaydı. Belki dul bir kadın olacaktı ama en azından çocuğunu annesiz bırakmayacaktı. Ayrıca gördüğüm kadarıyla çok da güzel bir kadınmış. Yeniden evlenmek istese bir sürü talibi çıkardı eminim.
Nasıl ki evlenmek doğal bir şeyse boşanmak da doğal bir şey ve artık insanların da buna alışması lazım. Ben kuaför olduğum için her gün bir sürü kadının dertlerini dinliyorum. Kimi sevgi, ilgi görmüyor kimi de aldatıldığını bile bile göz yumuyor. Çünkü ekonomik bağımsızlığı yok. Çünkü çocukları için katlanıyor. Çünkü toplum hala boşanmış kadınlara iyi gözle bakmıyor. Bunun sebeplerini daha da uzatabiliriz.
Ben hayatımı örnek gösteriyorum onlara ancak pek çoğu düzenini bozmaya cesaret edemiyor. Bu saatten sonra ne yaparız da hayatımızı kazanırız diyorlar.
Neyse sizin başınızı çok ağrıttım. Çok uzun bir mektup oldu farkındayım. Ama belki yazdıklarım benim gibi sıkıntı çeken insanlara bir örnek olur, bir ilham verir diye yazdım. Ayrıca etrafımda bir sürü ıvır zıvır şeyi kendine dert edinen, Ben günün modasına uygun giyinemedim, şuraya tatile gidemedim, kocam bana tek taş almadı diye üzülenlere de ne kadar boş şeyleri kafalarına taktıklarını görsünler istedim.
Sizin yazılarınızı çok beğendiğimi ve hemen her gün okuduğumu da bilmenizi isterim. Ağır edebi bir dil kullanmamanız ayrıca beğendiğim yönlerinizden.
Mektubumdan sadece biraz bahsederseniz de olur. Çünkü bu sayede belki bir yerde sıkıntı çeken ve çıkış yolu arayan birine, sayenizde bir ışık olmuş olurum.
Sevgiyle kalın.
Böyle bir mektuptu.
Hangi kısmını yazayım, hangi kısmını yazmayayım? kararsız kaldım. Ancak hiçbir bölümünü atamadım, tümünü iki güne yaydım.
Bende ümit ediyorum ki sizi sıkmamışımdır sevgili okur.
Belki bir yerde sıkıntı çeken ve çıkışı intiharda arayan kadınlara yazar olarak bu mektubu köşemizde yayınlayarak faydamız olur.
Sormanıza gerek yok. Sizde sayfanızda yayınlayabilirsiniz.