BİR VARMIŞ  BİR YOKMUŞ


  • Oluşturulma Tarihi : 12.09.2015 07:02
  • Güncelleme Tarihi :
BİR VARMIŞ  BİR YOKMUŞ yazının resmi

Bir varmış, bir yokmuş.

Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, pireler berber, develer tellal iken dünyanın herhangi bir yerinde bir ülke varmış.

Bu ülkenin bir tarafında yaşayanlar, ülkenin nimetlerinden diğerleri kadar yararlanamadıklarını, biraz farklı oldukları için diğerleri tarafından aşağılandıklarını ileri sürmüşler. Bunu dile getirmeye çalıştıklarında ise hükümetin ‘Kardeşim siz kimsiniz bu devlet bizim. İstemiyorsanız gidersiniz’ diye söylediğini ileri sürerek isyan edip silahlanmışlar. Başlangıçta küçük bir grup olan silahlı insanlar devlet yöneticileri tarafından pek de kaale alınmamış, ‘Bizim ordumuz var, tankımız, topumuz var. 5 dakikalık iş bizim için’ diye düşünmüşler.

Gerçekten de ordu isyanın olduğu yere gitmiş. Ancak karşısında savaşacak herhangi bir güç görememiş. İsyancıları ararken isyancılarda vur kaç taktiği  ile askerleri  öldürmeye çalışmışlar. Ordu da bu esnada kaçanları takip ederek  bir çok kişiyi öldürmüş.

Bir o taraftan bir bu taraftan birileri ölmüş.

Askerler öldüğü zaman aileleri ve bazı çevreler ‘Bu hükümete yazıklar olsun. Bize müsaade etsin hepsinin kökünü kazıyalım’ demişler.

Diğer taraftan da ölen isyancın ailesi de diğerlerine ‘Sizler şerefsizsiniz. Sesinizi çıkarmıyorsunuz. Çocuğum sizin haklarınıza kavuşmanız için kendini feda etti’ diye kızmışlar.

Bu durum uzun yıllar devam etmiş.

Her bir taraftan birileri ölünce yeni yetişen nesiller arasında düşmanlık da git gide artmış. Bir birlerini öldürmek için fırsat arar olmuşlar.

Askerlerin ölmesine ve halktan gelen baskıya daha fazla dayanamayan hükümet de halka çağrı yaparak ‘Eli silah tutan herkesi’ silah altına çağırmış. Silahlanan sivillerle beraber ordu isyancıların yoğun olarak yaşadıkları bölgelere girmiş. Önlerine ne gelirse yakıp, yıkmışlar. ‘Bu isyancı, bu değil’ diye ayırmaksızın, çocuk, kadın, yaşlı, genç ne buldularsa öldürmüşler. Yaşadıkları yerleri, ormanları, hayvanları, her şeyi yakıp kül etmişler. 

Önlerinde çatışmaktan başka bir şansı kalmayan diğer taraf da bulabildiği silahlarla karşı koymuş.

Tabiî ki bu savaştan keyif duyan komşu ya da uzak başka devletler de bir o tarafa, bir bu tarafa silah satıp servetlerine servet katmışlar.

Yaşadıkları yerden sürülen İsyancı gruplar komşu devletlere sığınıp orada silahlanmış, savaş eğitimi almışlar. Sınırdan da gizlice geçerek gerilla savaşı ile askerleri öldürmeye başlamışlar. Tabi ki onlardan da çok ölen oluyormuş.

Bu şekilde de yıllarca çatışma sürmüş. Sonuçta 2 milyon insan ölmüş. 4 milyon insan başka ülkelerde yaşamak zorunda kalmış.

Devlet yöneticileri bu sorunun artık öldürmekle çözülmeyeceğini gördüklerinden de anlaşma yapmaya mecbur kalmışlar. Ve sonuçta iki ayrı devlet doğmuş.

Gökten 3 elma düşmüş. Üçünü de silah satanlar yemiş. Diğerleri de açlıktan ölmüşler.

Bunu hikaye zannediyorsanız yanılıyorsunuz. Şu anda iki ayrı devlet olan Sudan ve Güney Sudan devletlerinin gerçek öyküsü bu.

‘Kim kazandı?’ derseniz orada 9 ay çalışmış, oradaki imkansızlıkları, fakirliği, insanların ilaçsızlıktan, yetersiz beslenmeden ölmesini gören biri olarak rahatlıkla cevap verebilirim :  HİÇKİMSE          

Pardon unuttum. Sadece silah satan devletler kazanmış..

BİR VARMIŞ  BİR YOKMUŞ
Dr. Deniz Arslan
Yazarımız Kim ?

Dr. Deniz Arslan