Sayfa Yükleniyor...
Öğretmen ikinci kez seslenince en öndeki sıramda, yavaş yavaş çekinerek ayağa kalktım.
Deniz Arslan benim dedim.
Sen daha önce şiir yazıyor muydun? diye sordu.
Platonik aşkım Aybenize yazdığım şiirler öğretmenin eline geçti, ondan dolayı fırça ya da dayak yiyeceğim diye düşündüm.
Hayır hocam. Pek yazıyorum denemez dedim.
Tüm öğrenciler merakla bir bana bir öğretmene bakıyorlardı.
Öğretmen sınıfa döndü.Çocuklar biliyorsunuz öğretmenler günü dolayısıyla lisemizde bir şiir yarışması düzenlemiştik. Edebiyat ve Türkçe öğretmenleri olarak bu şiirleri değerlendirme için bir araya geldik. Hepimiz oybirliği ile arkadaşınızın yazmış olduğu şiiri birinci seçtik dedi.
Bu esnada konuşurken yerinden kalkmış, sıraların arasında dolaştıktan sonra benim yanıma gelmişti.
Ben seni kutlamak istiyorum dedi.
Her iki yanağımdan öptü. Kanatlanıp uçuyordum adeta. Hem okulun en güzel öğretmeni tarafından öpülmüş hem de Dans eden kalem, scriks kazanmıştım.
Bir taşla iki kuş.
24 Kasımı büyük bir heyecanla bekledim. Hatta 23 Kasım günü rüyamda dolmakalem ile yazı yazdığımı ama kalemin yazı yazmadığını görmüş, kabustan sıçrayarak uyanmıştım.
Tören günü geldi çattı.
Tüm sınıflar avluda toplandı. Öğretmenleri öven konuşma ve şiirlerden sonra sıra öğretmenler günü için düzenlenen şiir yarışması ve ödüllere geldi.
Sunucu benim birinci olduğum yarışmada benimle beraber dereceye giren diğer iki öğrenciyi sahneye davet etti. Hiç unutmadım. Bizlere ödülümüzü de vermek üzere müdür yardımcımız Mehmet Şeran Hocayı alkışlarla sahneye çağırdı.
Artık dolma kalemi almama an kalmıştı.
Mehmet Hocam önce benim sonra sırası ile ikinci ve üçüncü sırayı almış olan arkadaşlarımın ödülünü verdi. Sonra bir konuşma yaptı. Normalde dolma kalem kutusunun 5-6 cm kalınlığında ve biraz uzun olması gerekiyordu. Ancak bize hediye paketi yapılmış kutu daha çok bir kitap gibiydi.
Herhalde dolma kalemin kutusu böyle diye düşündüm.
Alkışlarla biz yerimize geçerken sınıf arkadaşlarım sırtıma, omzuma, enseme vurarak tebriklerini iletiyorlardı. Bu arada diğer sınıflara da Birinci bizden oğlum diye laf atıyorlardı.
Benim tek derdim bir an önce hediye paketini açmaktı. Kurdeleleri biraz sıkı bağlamışlardı, zorlukla açtım.
Gördüğüm benim şiir ve yazı hayatımın sona ermesine neden oldu diyebilirim.
Sait Faik Abasıyanıkın Medarı Maişet Motoru adlı kitabıydı.
Günlerce hayalini kurduğum dolma kalemi alamamıştım. Birinci olmak da artık benim için hiçbir şey ifade etmiyordu.
Verdikleri kitap yaşıma göre ağır Türkçe ile yazılmış 1930lu yıllarda geçen bir hikayeydi.
Okumak için kendimi zorladım ama okuyamadım.
Beni yazıya başlatan, teşvik eden öğretmenlerimdi ama beni yazmaktan soğutan da yine öğretmenlerim olmuştu. Sonrasında pek şiir yazmadım. Çünkü her yazmaya başladığımda aklıma alamadığım dolma kalem geliyordu.
Aradan uzun yıllar geçti ve ben arkadaşlarımın teşviki ile tekrar yazmaya başladım. Sanırım şimdilik de iyi gidiyor.
Son sözüm değerli öğretmenlere ve ebeveynlere; ortaya bir ödül koyup onu vaat ettiyseniz sözünüzü mutlaka yerine getirin.
Çocukların hayallerini yıkmayın.