Sayfa Yükleniyor...
Benim Yılmaz Özdilden ne eksiğim var?
Tamam, Fransaya gitmeyebilirim ama bu spor yazıları yazmama engel bir durum mu?
Hayır!
Madem bir ay, -ilk maçların neticesine bakacak olursak Türkiye için daha kısa sürecek gibi görünse de- gündem futbol olacak. Bizimde futbol yazmamız normal o zaman.
En zararsız konu da bu sanırım. Mesela Amerikalı haham Michael Lerner'in, tüm dünya Muhammed Ali'nin cenaze törenini izlerken söylediği sözler üzerine çok şey yazılabilir.
Boşverin biz futbol konuşalım.
Ağır konuları sinir sistemi devrelerimiz kaldırmayabilir, maazallah devreler yanar. Zaten her şey de sinirimizi bozuyor. Futbola bakalım biz. Bakalım bakmasına ama futbolumuz da pek keyif vermiyor. Zaten elemelere katılan 53 takımdan 24 ünün katılabildiği Avrupa Futbol Şampiyonasına ittire kaktıra, biraz da diğer takımların beceriksizliği sebebiyle, grupta 3. olarak, en iyi 3. takım kontenjanından katılmaya muvaffak olduk.
Şimdi tekrar eski defterleri karıştırıp birinci İzlanda ve ikinci Çek Cumhuriyetinin nüfusu, teknik direktörlerinin kaç lira aldığı gibi konulara hiç girmeyeyim, zaten bu konuda bir değil bir kaç yazı yazmıştım. Merak eden baksın.
(http://www.ilksesgazetesi.com/mobil/koseyazisi.php?id=2329 )
Etmeyen de kına yaksın. Zaten bir şeyi merak etmediğimiz için başımıza bunlar gelmiyor mu?
Her neyse ana konudan fazla uzaklaşmayalım. Adam başı 500 bin Euro para ödülü verip Avrupa Futbol Şampiyonasına gönderdiğimiz Milliler, oraya gitmeden bütün reklamlarda oynadılar maşallah. Bir tek ped reklamı kalmıştı, onda da zaten Kadın Voleybol Milli Takımımız oynuyor.
Ee çeşme akıyorken küpü doldurmaları lazım çocukların. Face'ten bir arkadaşım, Ardanın reklamlarda oynadığı süre futbol oynadığı süreden daha fazla demiş. Bir başkası, Arda reklamda çok koştuğundan maçta koşacak hali kalmamış demiş.
Bir başkası, Milliler reklamlarda daha iyi oynuyorlardı demiş. Hakikaten ama ya. Her reklamda nasıl oynadılar? Nasıl vakit buldular? Kaç lira aldılar? Orası bizi ilgilendirmiyor!
Ne ilgilendiriyor? Sahadaki sonuçlar. Peki sahada ne yaptık? 5 milyon bile nüfusu olmayan Hırvatistan, başında yılda 300 bin avro kazanan teknik patronu ile geldi, bizi yendi geçti.
Peki 80 milyonluk ülkemizin 3,5 milyon avro alan teknik patronu ne yaptı? 1 aydır takımında dahi oynamayan, ünlü stil ikonu karısına boşanma hediyesi olarak 1 milyonluk- yeni para ile- jeep hediye edip boşanan, akabinde üniversiteli kızlarla sağda solda saklambaç oynayan oyuncunun yanına, Bana şu kadar imza parası vermezseniz oynamam deyince Valla veremeyiz abi, paramız yok cevabı karşısında 1 aydır, O zaman ben de sakatım diğer oyuncuyu aldı, yanlarına da 3 aydır oynamayan sakat stoperi koydu, aralarına allı morlu bir şeyler serpiştirdi. Hapisten çıkınca ilk iş Eski ekibi topluyoruz' diyen çete lideri geldi nedense aklıma. Biz bitmeden bitmez! tarzı havalarla gittiler.
Korkarım tırıs tırıs dönecekler.
Hocamızın böyle bir tavrı var. O da onun sorunu. Başarısız olursa gider. Gider ama yanında da tazminat olarak 5 milyon eurocuk götürür. Parayı da biz vermiyoruz, sanırım reklamlar ya da Almanlar verdiğinden sorun yok!
Evet haklısınız Sonuca göre konuşuyoruz'. Ya da Dün takım Hırvatları yenseydi kimse sesini çıkarmayacaktı diyorsanız o da doğru.
Belki bende bu yazıyı yazmayacaktım. Ama kendim de çok haksızlık yapmayayım. Daha önce yazmıştım ama belli ki siz eski yazıları okumamışsınız.
(http://www.ilksesgazetesi.com/mobil/koseyazisi.php?id=2325, http://www.ilksesgazetesi.com/mobil/koseyazisi.php?id=2341)
Günü birlik başarılar yerine kalıcı çözümler üretmediğimiz sürece formsuz futbolculardan mucize yaratmaya çalışan sihirbaz İmparatordan daha çoook mucize bekleriz.