Sayfa Yükleniyor...
İçimden hiç bir şey yapmak gelmiyor bazen. Yazmak da buna dahil. Bir okurum bir ara yazdığım 'Her gün yazı yazmak çok zor' anlamına gelebilecek bir yazım için 'Aslında yazınızın altına 'Yazmayın o zaman!' diye yazacaktım ama sizi üzmemek için yazmadım' demişti. O okuruma cevap olsun diye yazıyorum. Aslında 'O kadar çok şey' yazmak geçiyor ki içimden. 'Her içinden geçen her zaman, her yerde söylenmemeli' demişlerdi. Bu yüzden tutuyorum kendimi.
Yani mutedil dalgalı iken beynimin bir köşesi, fırtınalar, şimşekler, sel ve yağmur içinde kalan diğeri. Yani karmakarışığım sizin de anladığınız gibi...
Hayatımın büyük bir kısmı olaylar, ölenler, ağlayanlar ve intikam sloganları işe geçti. Bir yerlerde bir gün sevinirken dahi 'Acaba başka bir yerde bir şey oldu mu? Bomba falan patladı mı?' diye düşündük. Çünkü farkındaydık, ölüm hep çevremizdeydi. Bile bile, garip bir heyecandı bu ülkede yaşamak yani.
Şu an denize girilebilecek kadar sıcak bir yerden yazıyorum bu yazıyı. Oysa daha buraya gelirken yol üstünde gördük kar dolu zirveleri ile dağları, ovaları. Öyle güzel bir memleket yani burası. Karıştırıyor birileri burayı. Kullanıyorlar işte insanları ve farklılıkları. Biliyorlar ki ancak böyle bölmek mümkün olacak burayı.
Yazmak, konuşmak çözüm olsa keşke. Ama artık bunlardan ziyade oturup üstünde biraz düşünmeli, ne yapmalı, ne etmeli de artık bu işe bir çözüm üretmeli?
Bu böyle gitmemeli. Artık herkes şapkasını önüne koyup 'Ben her şeyi düzgün yapıyor muyum? İyi bir vatandaş mıyım? Daha iyi bir vatandaş olmak için, ülkem için, yaşadığım bu yer için her şeyi düzgün yapıyor muyum? İnsanları ayırıyor muyum? Hep ben mi haklıyım?' diye düşünmeli. Bırakmalı bir köşeye 'Ben şuyum, ben buyum, hep ben doğruyum' demeyi.
Daha fazla gecikmeden, vakit kaybetmeden.
Üstelik Suriye gibi canlı örnekler önümüzde, Halepte aynı dine mensup insanlar birbirlerini acımadan öldürürken.
İçimden hiçbir şey yapmak gelmiyor bazen. Yazmak da bunlardan biri. Çok şey geçiyor içimden. Onları yazsam çözüm getirir mi? Anlayana bu kadar laf yeterli değil mi?