2

Darbeden Öğrendiklerim


  • Oluşturulma Tarihi : 20.07.2016 07:00
  • Güncelleme Tarihi :

•• Evin bir yerlerinde mutlaka kötü günler için altın ve nakit bulundurmak gerekiyormuş.

•• Benzin, mazot, gaz, un, tuz, şeker gibi temel ihtiyaçları zulalamak için bir düzenek yapmak gerekiyormuş.

•• Darbenin ilk anlarında, ‘Dur bakalım ne olacak’ diye bekleyen, herhangi bir şey yazmayan, ya da ‘Vatanımızın ve milletimizin yanındayız’ gibi her yere çekilebilir mesajlar yazan resmi kurumlar ve bil umum sivil toplum örgütleri artık darbenin gerçekleşmediğini gördüklerinde nasıl da coştular. Bu kuruluşları yönetenler ne kadar zekiymiş.

•• Demek ki herkes kendine göre haklı bulduğu gerekçelerle sokağa inebiliyormuş, protesto etmek istediğin bir konuda sokağa sokağa inmek ‘vatan hainliği’ değilmiş.

•• ‘Darbeye karşıyım ama’ demek darbeciliği savunmak oluyormuş.

•• Darbenin ilk anlarında hiçbir şey söylemeyen, yazmayan insanlar darbenin artık olmayacağını gördüklerinde birden ‘darbe karşıtı’ olabiliyormuş.

•• Ezan ve sela bir tek sadece namaz vakitlerinde değil insanları toplamak içinde kullanılabiliyormuş.

••Bir yerde kalabalık toplandığında araya hırsızlarda karışabiliyormuş. İzmir Konak Meydanı’nda, Saat Kulesi etrafında toplananların içine karışan hırsızlar saati, muslukları ve sökebildikleri her şeyi götürmüşler.

•• Bu ülke de darbeye karşı olanlar kadar darbe olmasını isteyenler ya da olsa ses çıkarmayacak olanlarda varmış. (Sosyal paylaşım sitelerinde gördüklerime istinaden)

•• Tutuklanan, gözaltına alınan general, amiral, rütbeli sayısına baktığımda binleri bulan bir sayı var.

Demek ki İstihbarat teşkilatımız hakkında söylenen ‘herkes hakkında bilgi sahibi, herkesin bir kırmızı dosyası var’ sözü gerçek değilmiş.

•• Darbenin ilk saatleri ile darbenin gerçekleşmeyeceği belli olduktan sonra yapılan paylaşımları göz önüne aldığımda Türk insanının ‘dönme’ hızı müthişmiş.

•• Darbe miydi? Değil miydi? Kim yaptı? Neden yaptı? Kafa karışıklığı günlerce devam edebiliyor ve bu tarz tartışmalardan sonuç alınamayabiliyormuş.

•• Her olayda olduğu gibi bu olayda da sosyal paylaşım sitelerinde sahte paylaşımlar olabiliyormuş. (Mesela’ kafası kesilen Asker’ diye paylaşılan güler yüzlü, yakışıklı genç asker fotoğrafının gerçek sahibinin aslında İstanbul Avcılar’da halen yaşayan bir gence ait olduğunu öğreniyoruz)

•• Darbenin hiç de korkulacak bir şey olmadığını, kısa şort, tişört ve elde bir sopa ile darbecilerin püskürtülmesinin mümkün olabilirmiş.

•• Polislerin askerlere karşı ciddi bir öfke besliyorlarmış.

•• ‘En büyük asker bizim asker’ diye konvoy yapan, profillerinde çeşitli milliyetçi paylaşımlar yapan insanlardan bazılarının aynı askerleri kemerlerle dövebilecek kadar sinirlenebiliyorlarmış

•• ‘Yüzde 50’yi evde tutmaya zorlanıyoruz’ demişti zamanın Başbakanı. O yüzde 50 gerektiğinde sahalara inebiliyormuş.

•• Fikirlerinizi yazdığınızda henüz siniri geçmeyen bazı arkadaşlarınız sizi arkadaşlıktan çıkarabiliyormuş.

•• Darbe olsa da olmasa da mangalcıların umurunda olmuyormuş.

•• Türk insanı her şeye anında uyum sağlayabiliyor, darbe olsa da olmasa da hayat devam ediyormuş.

Darbeden Öğrendiklerim
Dr. Deniz Arslan
Yazarımız Kim ?

Dr. Deniz Arslan