Sayfa Yükleniyor...
Kimse Osmana Sen onu beğendin mi? diye sormuyor. Çünkü heyecanı ve hareketleri ile onu ne kadar beğendiğini gösteriyor.
Osman Yenge beni beğendi mi acaba? diye Selviye soruyor.
Selvi, Valla bir şey demedi ama bence hoşlandı diyor.
Osman, Yenge eğer o da benden hoşlandıysa ben onunla evlenmek istiyorum diyor.
İbrahim neşe ile elini Osmanın sırtına vururken Demek sonunda oltaya takıldın ha diye onu sallıyor, Vay be Osmanım demek öyle ha diye gülüyor, Selviye dönüp Hanım bize şöyle güzel bir sütlü kahve yap, kutlayalım diyordu.
Osman kahveden sonra, beden olarak o evden ayrılırken, kafasını, kalbini bırakmıştı. O da benden hoşlandı mı acaba? sorusu ile o geceyi uykusuz bir şekilde geçirdi.
İşe giderken her gün düzenli yanına aldığı sefertasını ve tespihini evde bıraktığını fark etmedi bile. Gider gitmez İbrahimi buldu. Bir haber var mı? dedi. İbrahim gözleri kızarmış, saçları dağılmış arkadaşını baştan ayağa süzdükten sonra Hayrola, ne bu acelen? Bir şey mi içtin? diye sordu.
Osman içki, sigara nedir bilmezdi Benim bir şey içmediğimi bilmez misin? diye sertçe çıkıştı.
Ne bileyim. Seni öyle görünce dedi. Elini arkadaşının sırtına koyup yürürken Bizim hanım bugün yarın bir haber alır merak etme, Aşık Osman diyor gülerek.
Günler Osman için geçmek bilmiyor. Ya cevap olumsuz olursa? Ya hayır derse? diye kendi kendini yiyor, yemekten içmekten kesiliyordu.
Ablası onun bu durumunu fark ediyor ama Hayırdır inşallah diye üstüne de gitmiyordu.
Derken Ailesiyle gelsinler görüşelim diye bir haber geliyor. Bu haber olumlu adımın bir öncesi olduğundan Osman zil takıp oynuyor.
Ancak işin kötü tarafı Osmanın annesi yok ve babası uzak bir şehirde, telefonun, telgrafın olmadığı bir yerde yaşıyor. Çaresizlik içinde Ne yapacağım şimdi? diye düşünürken arkadaşı ona Biz kardeş değil miyiz? Biz gider isteriz diyor. Aileye böyle bir haber gönderiliyor ancak Edaviyenin ailesi Onun anne babası neden gelemiyor, istemiyorlar mı? Gelmesinler o zaman diye haber gönderiyorlar Osmana.
Bu haberle yıkılan, o güne kadar Anaya babaya selam eder, ellerinden öperim den öte satır yazmayan Osman kalkıp 12 Şubat 1973 te bugün elime geçen bu mektubu yazıyor.
Edaviye
37 gündür hayalle yaşadım. Bu 37 gün hayatımın en tatlı ve gelecek mutlu günlerimizin hayallerini kalbimde gerçekleşeceğine inanıyordum. Fakat evinizden gelen cevap hayallerimin çok dışında. (gelmesinler demişler) Hayır olamaz! Olamaz! Böyle bir ümidin böyle bir sonu olamaz. Ben yoruluncaya kadar aradım, ölünceye kadar beraber olacağım kızı buldum. (Evet sizi, o kız sizsiniz)
Ben sizden ayrılmak istemiyorum.
Ben hayatta hiçbir kızla konuşmadım. Kimsenin duyguları ile oymamaya, kimseyi kandırmaya hakkım yok. Bu benim prensibimdir. Konuştuğum kızla hayat boyu beraber olmak istiyorum. Hayatım boyunca beraber olmak istediğim kişi sizsiniz.
Eğer sizde benim gibi düşünüyorsanız, bir ömrü beraber mutlu bir şekilde geçirmek istiyorsanız, belki çok büyük bir zenginlik içerisinde değil ama büyük bir mutluluk içerisinde sizi seveceğim. Dünyadan göçüp giderken geride sizinle dolu dolu yaşanmış mutlu bir hayat bırakmak, sizin elinizi tutarak, sizin gözünüze bakarak gitmek istiyorum.
Bana böyle bir fırsatı verirseniz beni çok mutlu edersiniz
Sizden sabırsızlıkla cevap bekleyeceğim.
Osman
Bir olumsuz cevap daha geliyor aileden ama Osman vazgeçmiyor. Babasını, ablasını yanına alarak gidiyor Edaviyenin kapısına.
Muradına eriyor.
Gerçektende söz verdiği gibi mutlu bir hayat geçiriyorlar Edaviye ile. Çok seviyor Osman onu. Onsuz bir gün bile bir yere gitmiyor, bir yerde kalmıyor.
41 yıllık mutlu bir evlilikten sonra Osman ağır bir hastalık geçiriyor. Edaviye günlerce uyumadan, başında, elini tutarak, nöbet tutuyor. Osman ruhunu teslim ederken, eli Edaviyenin elinde, gözü gözlerinde, verdiği sözü tutmuş olmanın huzuru ile ebediyette görüşmek üzere sevdiğine veda ediyor.