Sayfa Yükleniyor...
Boş sayfa bana, ben boş sayfaya bakıyorum.
Bu gün ne yazsam ki? neyden bahsetsem diye düşünüyorum.
Her düşündüğünü de yazamazsın ki. Elalem ne der sonra?
Türkiye de elalem denen kimsenin görmediği ve hiçbir resmiyeti olmayan bir kurum var. Her bir şeye karışır bu kurum.
Misal kız arkadaşın var. Evlenmeden önce de tanımak istiyorsun. Bazı büyük şehirleri bu kategorinin dışında tutarak söylüyorum, birçok yerde aileler elalem ne der? diyerek müsaade etmezler. Uzaktan görürsen, ya da yanınızda biri varken sorun yok. Ama öyle yan yana uzun sohbetler, evlenince ne istediğinden bahsetmeler, olayların karşısında nasıl refleks verdiğini görmeler mümkün olmaz. Sonuçta çoğu çift birbirini çok iyi tanımadan torbadan Şampiyonlar Ligi ön eleme kurasını torbadan çeker gibi, birazda şansına hadi bismillah diyerek evlenir.
Bahtına ne çıkarsa artık.. Zorlu Barselona da, zayıf Astana da çıkabilir. Misal Astana çıktı, sahaya %100 galip geleceğini bilip mutlulukla da çıkabilirsin. Ama ya Barselona çıkarsa? Çetin ceviz. Sana sahayı dar eder sana. Perişan olursun.
Haa şimdi eğri oturup doğru konuşalım. Her anlamda iyice tanısan da mutlu olacağının bir garantisi var mı? Yok.
Öyle olsa elalem kurumunun olmadığı Müslüman olmayan diğer ülkelerde tüm çiftler mutlu olurdu. Kimse boşanmazdı. Peki öyle mi? Değil tabii ki.
Diyelim ki evlendin ve mutsuzsun. Bunun bir sürü sebebi olabilir, sevgi, saygı bitebilir, hiçbir konuda anlaşamıyorsundur, karşındaki psikolojik hasta çıkabilir, bağımlı çıkabilir vs Ya da hiçbir sebep de olmayabilir. Artık hayatını yalnız geçirmeye karar vermişsindir. Ya da karşındakinin bir sürü davranışı sana batmaya başlamıştır, artık yapmak istemediğin şeyleri yapmak zorunda kalmak istememişsindir.
Boşanmak istersin.
Türkiye de sadece kişiler değil, aileler de evlenmiş olduğundan hemen elbirliği ile bu mutsuzluk halinin devam etmesini sağlamaya yönelik çalışmalar yaparlar. Herkes aslında kendisinin de mutsuz olduğunu, ama çocuklar için, çevre için bu oyuna devam ettiğini söyleyip boşanırsan elalem ne der? diye bitirir.
Abi kim bu elalem? Niye benim hayatıma karışıyor ki? Diye sormak istersin bazen ama sende bilirsin ki aslında elalem sen, ben ve Odur. Biziz yani elalem.
Elimizde akıllı telefonlarla ya da klavyelerle oturduğumuz yerden yaptığımız yorumlar, paylaşımlar, beğenmeler ya da beğenmemeler ile biziz elalem.
Yeni atanan Aile ve Sosyal Politikalar bakanı bir bayan var mesela. Bazıları daha önceden yaptığı bir açıklamadan dolayı kendisine Börekten sorumlu Devlet bakanı diyorlar. Bu hanımefendi eşinde ayrılmış biliyorsunuz. Birçok klavye efendisi Boşanmış bir Aile bakanı mı olur? Aileden sorumlu boşanmış bakan diye oturdukları yerden dalga geçerek yazdılar.
Çok kızıyorum.
Mensup olduğu partinin politikasına katılmayabilirsiniz, onlara oy vermiyor, onlara muhalif de olabilirsiniz. Eleştirin, hanımefendinin geçmişte yaptığı çalışmalarla yargılayın ama özel hayatına girip, onun özel hayatını iş yeri hayatına taşımak hakkaniyetli bir şey mi? Yani o zaman sende özel hayatını işyerine taşıyorsun demektir.
Acaba evlilik hayatında neler yaşadığını biliyor musunuz? Yani İlerde belki Aileden Sorumlu Devlet Bakanı felan olurum. Neme lazım ben bu adamın dayağına, hakaretini, beni aşağılamasına katlanayım. Boşanırsam elalem ne der? mi deseydi.
Size göre eğer boşanmamış olsa iyi bir aile bakanı mı olacaktı?
Üstelik de bunu yapan insanlar yaptıkları paylaşımlarda son derece özgürlükçü bir profil çizen kişiler. Demek ki sadece kendimiz için özgürlük istiyoruz. Sadece bizim düşüncemize göre yapılan şeyler iyi, diğerleri kötü.
Kendimizi o insanların yerine koyduğumuzda, kendimiz çin istediğimizi başkaları için de istediğimizde, oturduğumuz yerde insanları yargılamadığımızda elalemlikten çıkıp güzel bir toplumun bireyi olma yolunda adım atmış oluruz.
Amaan Elale ne derse desin. Başlarım ama
Yazmaya