Sayfa Yükleniyor...
Facebookta gezinirken, kendini özgürlük ve insan hakları savunucusu olarak tanımlayan, gezi olayları sırasında oldukça aktif rol alan, o dönemde İnsanların görüşlerini kırmadan, dökmeden, yıkmadan ifade etmesi taraftarıyım. Böyle hak aranmaz diye yazdığım için beni haksızlıklara göz yuman, haklarını savunmak isteyenlere yapılan şiddeti onaylayan biri olarak suçlayan bir doktor arkadaşım, ailesiyle gittiği eğlenceli bir kutlamanın resimlerini harika bir günden nefis kareler diye paylaşmıştı.
Sekiz askerin şehit olduğu gün.
Bu bayrak için canımı vermeye hazırım, söz konusu vatanda gerisi teferruattır diye hamasi açıklamalar yapan başka biri gittiği Samos gezisinden güzel manzaralar paylaşıyordu.
Sekiz askerin şehit olduğu gün.
Giyeceği kıyafetler kadar ülke sorunları ile ilgilenmemekle suçladığım için bana Sen benim ne kadar duyarlı olduğumu bilmiyorsun. Ben her gece saatlerce sokak hayvanlarını besliyorum diyen başka arkadaşım da en samimi arkadaşının düğününde çeşitli kareleri Yoncaahmetevleniyor başlığı ile paylaşmıştı.
Sekiz askerin şehit olduğu gün.
Şiştim, sinirlendim.
Böyle durumlarda kendime hakim olamıyorum
Bu ülkede sadece dün 8 asker şehit oldu, 8 annenin evladı yok artık, 8 kadının kocası, sevgilisi, sevdiği yok artık. 16 ve hatta 24 çocuk babalarına bir daha sarılamayacak. 'Etkisiz' hale getirilenleri saymıyoruz zaten.
Ama kimsede bir değişiklik yok.
Eğlence, düğün dernek, yemek fotoğrafları tam gaz.
İyi ki arkadaşlarımın hepsi BAŞKA ülkelerden. Bir an için herkes ne kadar duyarsızlaştı diye düşünmüştüm diye yazdım.
Bir arkadaşım buna cevap olarak;
Duyarlılık bence bunları sosyal medyadan paylaşmakla olmuyor. Kimse üzüntüsünü, acısını herkese duyurmak, göstermek zorunda değil. Yapanlara nasıl bir şey denmiyorsa yapmayanlara da denmemeli. Böyle bir baskı yaratılmamalı. Bence buradan üzüntülü cümleler veya paylaşımlar yaparak daha iyi bir konuma gelseydik, şu andan farkımız olurdu. Bu insanın kendiyle vicdanıyla ve soruna karşı ürettiği, düşündüğü çözümle ilgili. Gönderi paylaşıp geçmekle olacak şey değil, herkesin hayatı devam ediyor etmek de zorunda. Önemli olan geleceği güzelleştirecek kalıcı çözümler üretmek. Bireysel olarak daha iyisi için çalışmak.
Oturdum bunun üzerine düşündüm.
Belki de haklıydı. Belki de ben fazla duygusal davranıyordum. Belki de gerçekten Facebook gibi ortamlarda düşünceleri paylaşmak bir şeye çözüm olamaz. Belki sokaklara çıkıp bağırmak ve hatta soyunmak ya da daha aktif bir şeyler yapmak gerekiyor.
Ama benim buna cesaretim yok ve ben sadece yazmakla kalıyorum.
Ne yapayım elimden gelen bu!