Sayfa Yükleniyor...
Her salı saat 22.00da TRT Kent Radyo İzmir de Partnerim Banu İmer ile beraber güzel sunucumuz Berrin Turanın sunuculuğunda kadın- erkek ilişkilerini tartışıyoruz.
Her hafta farklı bir konuda ben erkekler penceresinden Banu Hanım da kadınlar penceresinden olaylara yaklaşıyoruz.
Erkek doğmakla (Biliyorsunuz şansım olsa anamdan kız doğardım denir) hayata yenik başlayan hemcinslerimi daha iyi savunmak için günler öncesinden hazırlık yapıyorum. Program Alsancak TRT binasında yapılıyor olduğundan Narlıdereye kadar gidip bir daha dönmektense geç saate kadar hastanede konuşacaklarımın üzerinden geçiyorum. Programa iki saat kala da TRT binasının karşısında bir çorbacı-pideciye gidip bir şeyler yiyorum.
Saat sekizden sonra gittiğimden dolayı da genellikle kimse olmuyor.
Böyle durumlarda hem yemeğimi yiyor hem de oradaki çalışanlarla sohbet ediyor, onların hikayelerini öğrenmeye çalışıyorum.
Geçen hafta içeri girdiğimde sonradan oranın sahibi olduğunu öğrendiğim kırklı yaşlarda, ağır Ege şiveli usta Buyun beyim hoş geldiyiz diye karşıladı.
Hoş bulduk ustam. Çorban var mı? dedim.
İşkembe, kelle paça, mercimek, hangisini istersiniz? dedi.
Program yapacağımız arkadaşları içeceğim işkembe ve sarımsak kokusu ile rahatsız etmeyeyim, mercimek içeyim diye düşünürken Usta, Beni dinleycek olursen bol sarımsaklı paça çorbası içive. Toktur tavsiyesi, gribe, hastalığa birebir iyi gelir dedi. Bir esnaf size yemeğini övüyorsa onu kırmayın derdi babam. Zaten lafla, sözle program yaptığım kadınlarla baş etmem zor. Biraz sarımsak kokusu ile programda onları sersemletmek benim açımdan avantaj olabilirdi.
Sen öyle diyorsan getir bakalım bir çorba dedim.
Harika bir lavaş ekmeği ve yanında ev yapımı kırmızı lahana turşusu ile çorbamı keyifle içerken diğer taraftan aldığım notları okuyordum.
Biraz sonra usta yanıma geldi. Nasıl beğendin mi, gözel omuş mu? dedi.
Ustam beğenmem mi! Harika bir çorba bu. Ama lahana salatası daha güzel dedim.
O bizim mahsulden. Hanım yapeyo dedi.
Eline koluna sağlık. Çok lezzetli gerçekten dedim.
Benim hanım bi denedir. Hanım olmayaydı bu tükkan olmazdı dedi.
Patron hanım mı o zaman? dedim.
Yavaş gel hocem. Hanımı severiz emme patron matron bize getmez. Herkeş yerini bilecek dedi.
Sen öyle deyince hanım patron sandım dedim.
Yoh hocem. Erkeh çalışcek, gadın evi, ocağı toparleycek. Evde patron gadındır emme işte evelallah biz varık dedi.
Helal olsun sana ustam. Aslında programa seni çıkarmak lazım. Banuyu ancak senin gibi biri susturur dedim.
Banu kim be hocem? Senin hanım mı? dedi.
Çok şükür ki değil usta. Beraber program yapıyoruz. Ben erkekleri savunuyorum o kadınları deyip güldüm.
Sen baya bir korkuyon galba Banu hanımden dedi.
Yani korkuyorum denemez ama işte.. diye duraksadım.
Ne korkuyon be ya. Erkek adam dediğin höt deyivercek gadını susturcek dedi.
Biz konuşurken gür bir kadın sesi Raaaaşiiiitt diye seslendi. O ana kadar göğsünü kabarta kabarta konuşan usta, iğne batırılmış balon gibi küçüldü. İçerden önündeki beyaz önlüğün bedenini zorlukla sardığı, kilolu bir abla çıktı. Hamurlaa neye ortada duruyo diye sertçe sordu.
Usta Pide yapcektım emme diye bir şeyler söylemeye çalıştı ama abla kaşlarını çatıp öyle bir bakış attı ki hızlıca kalkıp arkasına bakmadan fırının oraya, hamurları toplamaya gitti.
Güldüm kendi kendime. Aklıma babamın Kadından korkmayan Allahtan korkmaz sözü geldi.
Afiyetle yemeğimi yiyip programa gittim.