2

Fransız takımı kazanırsa Türk genci ne alacak?


  • Oluşturulma Tarihi : 18.04.2017 07:28
  • Güncelleme Tarihi :

Sabah kahvaltımı yapmak için işyerimin çaprazındaki ‘Unlu mamuller’ dükkânından içeri girdim yine.

Artık buranın müdavimi olduğumdan dükkân sahipleri tarafından ‘Hocam hoş geldiniz’ diye gülümsenerek karşılanıyorum. Böyle bir yere göre oldukça bakımlı, saçları düzgün şekilde taralı, her gün muntazam şekilde sinek kaydı tıraşı olan ve İngiliz kraliyet ailesine hizmet edermiş gibi işini ciddiyetle yapan çaycı, yan masadan gazeteyi alarak önüme koydu. ‘Diğer gazete yok mu?’ dedim. Çünkü önüme koyduğu gazete daha ziyade propaganda amaçlı birkaç kâğıt parçasıydı.

‘Üzgünüm efendim. Diğeri henüz gelmedi’ dedi.

Yapacak bir şey yoktu. ‘En azından 3. sayfa haberlerini tarafsız yazmışlardır. Bari onları okurum’ diyerek gazeteyi aldım.

Çayımı, dilimlenmiş yumurtamı, boyozu ve biberli yeşil zeytinlerimi getirip, özenle önüme koydu.

Bir yere içmeye giden iki arkadaş arasında bilinmeyen bir nedenle kavga çıkmış, biri diğerini bıçaklayıp öldürmüş. (Yanında bıçak ya da silah taşımak bu ülkenin normallerinden biri), Kocasından boşanmış bir kadın 3 yaşındaki kızının gözü önünde öldürülmüş… vs vs.

Keyifle başladığım kahvaltımın tadı kaçtı.

Gazeteyi yan tarafa bıraktım.

Yandaki boş masalar bir süre sonra dolmaya başladı. Bir süre sonra ‘Oturabilir miyim?’ diye bir ses duydum. Kafamı çevirdiğimde otuzlu yaşlarında dün, ince saçlı zayıf bir adamı benim cevabımı beklerken gördüm. ‘Buyurun, tabii ki’ dedim.

Sandalyesine oturdu. Elindeki spor gazetesinin kalın ekini aldı. İç cebinden kalem çıkartarak gazetenin yeşil ekindeki birkaç yere işaretler koydu. Kalemi tuttuğu sol eli ile özenle işaret koyduğu satırın altını çizdi. İç cebinden küçük kare şeklinde not kağıtlarını masaya koydu. Kağıtlara bir takım rakamlar yazmaya başladı. O kadar özenle ve dikkatle yazıyordu ki.. Merak etmiştim.

‘Bu yazdıkların nedir?’ diye sordum.

Sesimle beraber irkilir gibi oldu. Kalemi azına götürdü.

‘İddaa’ dedi.

‘’Ne yapıyorsun yani?’ dedim.

‘Maç seçiyorum. Bunları oynayacağım’ dedi.

‘Neler var mesela’ diye işaretlediği satırlara baktım. Hollanda, Fransa ligleri maçları vardı. ‘Auxere- Bilmem ne’ maçını işaretlemişti.

‘Kim kazanacak bu maçı?’ dedim.

‘Auxere çok iyi gidiyor. İkinci yarı orta sahaya ve forvete takviye yaptılar. Kesin kazanacaklar’ dedi.

‘Ne kadar yatıracaksın?’

‘Beş maç yazacağım. Beş lira yatıracağım’ dedi.

Dikkatini dağıtmak istemedim. Titreyen eliyle, özenle, dikkatle yazdığı kâğıtlarını bunları özenle katlayıp cebine koyuşunu izledim.

Bir kâğıdı bana uzattı’ Sende oynamak ister misin?’ diye oyuna davet eden bir çocuk masumluğu ile sordu.

‘Ben oynamıyorum’ diyecektim ama üzülür diye uzattığı kâğıdı aldım. ‘Görüşürüz ağabey’ diye kalktı.

O elindeki kağıda umutlarını, hayallerini yazmış, bilmem kaçıncı ligdeki Fransız takımının kazanmasını umut eder şekilde büyük bir heyecanla giderken ben belki de son parasını buna yatıran  bu genç adam için üzülüyordum.

Kâğıt burada, anlayan biri varsa baksın.

Umarım bir şeyler kazanmıştır.

Fransız takımı kazanırsa Türk genci ne alacak?
Dr. Deniz Arslan
Yazarımız Kim ?

Dr. Deniz Arslan