Sayfa Yükleniyor...
Taşı sıksa suyunu çıkartır derler ya bazı insanlar için. Daha başka bir şekilde açıklayacak olursak hani Kırkpınara katılan pehlivanlar gibi uzun boylu, yapılı, kalın boyunlu, saçları asker tıraşlı bir delikanlı içeri girdi.
İyi bir doktor hastayı kapıdan içeri girdiği andan itibaren izlemeli. Hastanın yürüyüşünden, duruşundan, yaşından bile hastalığını tahmin edebilmeli derdi hocalarımız. Ona baktığımda Bu dev gibi genç delikanlının ne sorunu olsun ki? dedim. Çünkü bildiğimiz klasik hasta tanımlamasına girmiyordu. Böyle kişiler genelde başka birine ilaç yazdırmaya ya da başka bir şey için danışmaya gelirler. Öyle olduğunu düşündüm.
Karşımdaki sandalyeye oturdu. Başı istemsiz bir şekilde sallanıyor, gözleri kıpkırmızı olmuş, konuşurken ağzından kelimeler güçlükçe çıkıyordu. Eks beni bitirdi dedi.
Eks derken ne demek istediğini anlamıştım. Çalıştığımız muhit itibariyle sıklıkla duyduğumuz bir kelimeydi. Ecstacy genellikle eğlence ortamlarında daha çok eğlenmek, mutlu olmak, gülmek, kimseden utanmadan, yorulmadan dans etmek ve bazen de cinsellikten daha fazla haz almak amacıyla kullanılan bir kimyasal madde. Alındığında mutluluk hormonu serotoninin salınımını arttırıyor. Kullanıcılar aynı haz ve duyguları yaşamak için gittikçe artan sıklıkta bu ilacı alma ihtiyacı hissediyorlar.
Ne kadar zamandır kullanıyorsun? diye sordum.
Eylül 2013ten beri dedi.
Tarihi bu kadar net hatırlamış olmasına şaşırdım. Çünkü bu ilacı alanların gerçeklik ile bağlantıları kesilir, zaman ve mekân kavramlarını karıştırırlar.
Tarihi nasıl bu kadar kesin hatırlayabiliyorsun? dedim.
Çünkü o sırada bir fabrikada çalışıyordum dedi.
Nasıl kullanmaya başladın? dedim.
Canım sıkkındı biraz. İş arkadaşıma anlattım. O da cebinden kâğıda sarılı kırmızı bir hap çıkardı. Kardeş kardeşe bu kadar iyilik yapmaz, sana kıyağım olsun İç bunu kendini çok iyi hissedeceksin dedi. İçtim ve gerçekten de kendimi inanılmaz hafiflemiş hissettim. Yerimde duramıyordum. Sürekli gülüyor, şakalaşıyor ve eğleniyordum. Tüm sıkıntılarımı unutmuştum. Ertesi gün kendimi daha da kötü hissettim. Arkadaşımın yanına gittim. O haptan istedim yine. Oğlum o kadar da değil. Ağaçtan toplamıyoruz. Ben de para ile alıyorum dedi. O zaman aldığın yeri bana da göster dedim ve gidip aldık. O arkadaş sayesinde başladık işte dedi.
Kaç liraya alıyorsun? dedim.
15 lira oldu şimdi. Ama bana 10 liraya veriyorlar dedi.
Niye sana 10 lira? diye sordum.
Çünkü ben sık alıyorum hem de onlara müşteri buluyorum. Ama artık çalışmadığım için para bulmakta da zorlanıyorum. Annem babamla sürekli para yüzünden kavga ediyorum. Çevremdeki herkes beni görünce sırtını dönüyor çünkü para istiyorum. Bırakmak istiyorum ama..
Bırakmak için destek alacağın kimse yok mu? dedim.
Herkes kendi derdine düşmüş. Kardeşlerim beni istemiyorlar artık. Annem babam içinde üzülüyorum. Sağ olsun Kaymakamlık beni üniversiteye gönderdi tedavi için. Yattım, tedavi oldum ama dün çıkar çıkmaz yine oraya gidip eks aldım. Ama patlamayan eks verdiler. Sinirlerim tepemde dedi.
Patlamayan eks ne? dedim merakla.
Yani zirveye, yükseklere, doruklara çıkarmayan eks verdiler diye cevapladı sinirle.
Niye öyle bir şey yapsınlar ki? dedim.
Gidip tekrar tekrar alayım diye dedi.
Aldığın yer belli mi? dedim.
Evet belli ve herkes biliyor o muhitte. Polis bile ama dedi. Kafası sürekli sallanıyordu. Ağzı kurumuş, huzursuz bir şekilde sürekli etrafına bakınıyordu.
Sanırım burası sinir hastalıkları bölümü değil dedi.
Evet değil dedim.
Kusura bakmayın ben yanlış geldim sanırım dedi. Hızlı bir şekilde kalkıp bir şey demeden çıktı, gitti.
Dalyan gibi bir delikanlı bir kimyasal maddeye bağımlı hale gelmiş, hayatı mahvolmuştu.
Bu gencin bu hale gelmesine kim sebep oldu? Bunun gibi binlerce genç ecstasy, bonzai ve benzeri maddelere esir oluyorlar. Bunun bir çözümü yok mu?