Sayfa Yükleniyor...
DENİZ ARSLAN
Gerçekten evlenmek istediğine emin misin? diyerek karşımda oturan kırklı yaşlarda, yerinde duramayan, kıpır kıpır arkadaşıma baktım.
Ağabey, yapacak başka bir şeyim, kaçacak başka bir yerim de yok dedi.
Nasıl yani? dedim.
Ağabey, ilişki bir süre sonra gelip bir yere dayanıyor. İzmirde de yaşıyor olsan burası Türkiye sonuçta. Mentalite aynı. Ya evleneceksin ya ayrılacaksın dedi.
Sen bu yaşa kadar o noktaya gelmemişsin o zaman dedim.
Aslında bir iki kere geldim. Ama aileler devreye girince sıkıntılar oldu. İş evliliğe varmadan bitti dedi.
Şimdi aileler anlaştı o zaman diye gülümsedim.
Sütten ağzı yanan yoğurdu üfleyerek yermiş ya da Tecrübe yediğin kazıkların toplamıdır veya başka bir şey, ne dersen de. Bu sefer kendi ailemin de kız arkadaşımın ailesinin de müdahil olmasına izin vermedim. Hatta kız arkadaşıma açık açık daha önce yaşadığım olumsuzlukları anlatıp biraz da gözdağı verdim dedi.
İyi o zaman. Bize de Allah tamamına erdirsin demek düşer dedim.
Ămin dedi iç çekerek.
Yalnız hala biraz tereddüt var sanki dedim.
Olmaz mı ağabey? Sonuçta benim kendime göre alıştığım bir düzenim, bir yaşam şeklim vardı. Misal salı akşamları arkadaşlarla Bira ve Playstation partimiz var. Acayip keyif alıyorum. Ayrıca hafta sonları takıldığım bazı mekânlar var. Canlı müzik yapıyorlar. Oralara gitmeyi seviyorum. Bunun pazarlığını da peşinen yaptım dedi.
O ne diyor bu konularda? diye göz kırptım.
Şimdilik bir şey demiyor. Ama tabii ki zamanla göreceğiz dedi.
Eğer zamanla oralara gidemezsin! derse ne olacak peki? dedim.
Tabii ki o konularda kaygılıyım. Ama umarım iş oralara gelmez... Bazı arkadaşlar nikâhtan sonra insanların değiştiğini söylüyorlar. Ama dedi.
Ya oğlum niye girdin ki bu işe şimdi durup dururken? Ne güzel düzenin vardı dedim.
Ağabey, evlilik bir kale gibi. İçeridekiler dışarıya, dışarıdakiler içeriye girmeye çalışıyorlar. Hem benimki durup dururken değil ki. Üç yıldır beraberdik. Ama artık belli bir yaşa geldik. Bekâr olduğumuz için arkadaşlarımın yaptığı hiçbir organizasyona katılamıyordum. Onlar eşli, çoluk çocuklu geliyorlar. Sen tek başına ya da üç ayda bir değişen kızlarla mı gideceksin oraya? Hem sevinçle iyi de anlaşıyoruz. Başka şansım da yok yani dedi.
Heyecan var mı? diye sordum.
Heyecan yok da şu düğünde masa düzenidir, davetiyesidir, ev eşyaları muhabbeti gibi işler bir an önce bitse. Bu yaşta kaldırmıyor bünye dedi kravatını gevşetirken.
Sen dur bakalım. Daha fotoğrafçı seni denize sokacak, kuaför, garson, otoparkçı, çiçekçi, yolda seni gören kim varsa sana cak dedim.
Ağabey; ben müsaadenle kaçıyorum. Biraz daha kalırsam sanırım bu işten vaz geçeceğim dedi.
Dur daha bitmedi. Daha bunun gittiğin balayı otelindeki belboyu var, alevli pasta getiren garsonu var, odana çiçek yaprakları sereni var Derken o kapıdan çoktan çıkmıştı.