2

Güzide teyze


  • Oluşturulma Tarihi : 01.11.2015 05:44
  • Güncelleme Tarihi :

Mahallemizin bakkalı Muhittin abi ile ilgili yazı yazdıktan sonra mahallede ünlü olduk. Muhittin abi sağ olsun yazıyı çerçeveleyip ‘veresiyemiz yoktur’ yazısının yanına, ‘peşin satan zengin bakkal ile veresiye satan fakir bakkal’ resminin altına asmış. Alışverişe giden herkesin dikkatini çekiyor tabi. Beni gören herkes de ‘Denizcim benimle ilgili de bir yazı yaz be canım’  diyor.

Dün sahilde bisiklet sürdükten sonra evime dönerken Güzide teyze yolumu kesti. Evi sokağımızın tam ortasına denk gelen noktada ve kendimi bildim bileli evinin önünde balıkçı ağları örüp evin bütçesine katkıda bulunur. Evin önünde yürüdüğünde her daim elinde süpürgesi ile dolaşan bu tatlı sert, sevimli teyzeye kimisi ‘sokağın bekçisi’, kimisi ‘mahallenin muhtarı’ der. Çünkü bu teyzemiz sevimli Karadeniz şivesi ile geleni gideni ‘çimsün?  Çime cidiysün? Oni nerden taniysun?’ gibi sorularla sorgudan geçirir, sorulara doğru cevap vermeyen ya da şaşıran kişileri sokağa sokmaz, gerekirse süpürgesi ile kovalar. Amerikan vizesi almak Güzide teyzeden geçmekten kolaydır yani.

 ‘Denizzz. Duydum çi Muhittine cuzel bir yazı yazmişun’ dedi.

‘Ya işte Guzide teyze biliyorsun o bana kefil olmuştu. Onu yazmıştım’

‘’Baa niye sormadun  çefil lazum diye? Ben sana çefil olayum. Ne var çi?’ dedi

‘Guzide teyze şimdi kefil lazım değil ki. O zaman lazımdı’ dedim.

‘Kiredi çekmiymisun?’ dedi.

‘Çekiyorum’.

‘Çefil istemiyler mi?’

‘Yok. Bana kefil istemiyorlar artık’ dedim.

‘Niye da?’

‘Bilmem ki valla. Hiç kefil sormuyorlar artık’ dedim.

Durdu, düşündü bir an için.  ‘Benum içün de bir yazi yazacasun’ dedi.

Ne diyeyim bilemedim.

‘Ama ne yazayım ki mesela Güzide teyze?’ dedim.

‘Oni ben bilmem da. Sen bilirsun. Cüzel bir şey yaz. Oni çerçeve edeceğum. Eve asacağum’ dedi.

‘Küçükken beni bir gün dövmüştün mesela onu yazayım mı?’

‘Ne zaman? Niye dövmüş idüm?’ dedi.

‘Hani senin üzümlerden bir salkım koparmıştım. Sende beni kulağı koparıyordun neredeyse’ dedim.

‘Töbe töbe. Nereden çikarisun da? Ben hatirlamirum.  Bak hele. Bunu yazacasun sonra mahalle de adumuz sabi dövene çıkar da. Yazma buni.’

‘O zaman bizim kayın peder gelmişti. Sen onu mahalleye sokağa sokmamıştın onu yazayım’

‘Hele bi anlat bakalum. Ne olmiş idi’ diye sordu.

‘Hani benim evleneceğim bir kız vardı. Babası gelmiş sana beni sormuş. Sende süpürge ile kovmuştun’ dedim.

‘Haturladum da oni. Cizli hafiye cibi çelmişti. Baa ‘sen Denüzü tani misun?’ dedi. Hanci Denüzü? Dedum. Aduni, soyaduni bildü. Fakat ananun kizluk soyadini bilemedu. Benda hirlimidur, hirsiz midur bilemedum da’.

‘İyide adamı süpürge ile kovalamışsın. O yüzden kızı vermediler bak bekar kaldım’

‘ Senun cibi birini bulmişler de bi de hafiyelük yapi da. Onun kafasunu kirmaduğuma dua etsun. Hem sana kizmi yok da?’ dedi.

‘Yok işte bak. Evde kaldım’ dedim.

‘Uşağum sen iste, saa Rize’den elune erkek elu değmemiş birini bulayum da’ dedi.

‘Eline erkek eli değmemiş kız’ lafını yıllardır rahmetli anamdan duyardım. Hep şurada bir kız var ‘eline erkek eli değmemiş, gidip sana alalım’ derdi. Kadıncağız ölmeden önce dahi ablalarıma dönüp ‘ Deniz’i evlendirin. Size vasiyetimdir’ demişti. Böyle bir efsaneye inanacak kadar saf değildim ama ’ ya varsa böyle biri?’ diye de meraklanmıyor değildim.

‘Güzide teyze eline erkek eli değmemiş bir kız var mı gerçekten?’

‘Var tabi da’ dedi.

‘Nerede var. Bak böyle biri varsa onun hikayesini yazabilirim’ dedim biraz sırıtarak. Süpürgeyi aldı.

‘Buni senun kafana vurayım da dalga geçme nedur cörürsün’ dedi. O davranmadan ben kaçtım.

‘Güzide teyze bunu yazayım mı’ dedim.

‘Buni yazda kafana indureyim buni’ diye süpürgeyi salladı.

Umarım bu yazıyı okumaz…

 

 

 

 

 

 

 

Güzide teyze
Dr. Deniz Arslan
Yazarımız Kim ?

Dr. Deniz Arslan