Hakim ve Savcılara Bir Sorum Var


  • Oluşturulma Tarihi : 14.07.2016 07:35
  • Güncelleme Tarihi :
Hakim ve Savcılara Bir Sorum Var yazının resmi

Çok okuyan, çok araştıran, yaşadığı yaşamı ve kendisini sorgulayan, çevresinde yanlış gördüğü pek çok şeyi eleştiren bir arkadaşım var.

Hafta sonu beraber deniz kenarında bir kafede çayımızı içerken her birimiz kendi telefonlarımızdan internette geziniyoruz. ‘Telefon çıktı sohbet öldü’ diye boşuna demiyorlar. Birden ‘Hay böyle adaletin’ diye sinkaflı sözler söyledi.

‘Ne oldu?’ dedim.

‘Bak habere’ diye telefonunu bana doğru çevirdi. Gazetenin birisinin internet sayfasında İstanbul Fatihte çalıştığı işyerinin önünde Ramazan ayında, sigara içerken, yumruklu saldırıya uğrayan gencin komadan çıktığı haberi vardı. Detaylarda yumruk atan kişinin ‘Onu Ramazan ayında sigara içmemesi için uyardım, bana küfür etti. Oruçluydum, kendimi kaybettim’ dediğini, mahkemeye bile çıkarılmadan, karakoldan serbest bırakıldığını, yumruk yiyen gencin beyin kanaması geçirdiğini, burnunun kırıldığını, 9 gün komada yattığını, bundan sonra belki de sakat biri olarak hayatına devam edeceğini’ öğrendik.

‘Yumruk atan kesin yalan söylüyor’ dedi.

‘Nerden anladın?’ dedim.

‘Tecavüz edenler ‘Rızası vardı’ dediğinde nasıl indirim alıyorsa bu da ‘Bana küfür etti’ diyerek az bir ceza ile kurtulacak. Belki de hiç ceza almayacak’ dedi.

Haberin altında güvenlik kamerasından alınan videoyu açtık.

Mağazada çalışan zayıf, çelimsiz genç, kaldırım kenarında park eden bir arabaya yaslanmış sigara içerken arabanın arkasına motorunu park eden başka bir adam geliyor ve hiçbir şey demeden yumruğu yapıştırıyor. Yani iddia ettiği gibi bir konuşma, bir diyalog yok aralarında.

‘Abi bu şimdi adalet mi?’ dedi bizimki.

‘İyi de daha dava devam ediyormuş’ dedim.

‘Şimdi elini vicdanına koy ve bana söyle! Bu yumruğu yiyen bir hakim ya da savcı olsa bu adam serbest bırakılır mıydı?’ diye gözlerimin içine baktı.

Daha önce trafikte, sokakta veya herhangi bir yerde sadece ‘tartıştıkları’ kişiyi bile hemen tutuklatan hakim ve savcılar geldi. Dudaklarımı ‘Bilmem’ anlamında büktüm.

‘Geç kalan adalet, adalet midir? Yumruk atan bu kişinin (Başka bir kelime kullandı ama yazamam) tutuklanması için diğer gencin öldürülmesi mi gerekiyordu?’ dedi sinirle.

Diyecek bir şeyim yoktu. Pek çok zaman kendisine şiddetle muhalefet ederdim ama bu konuda aynısını düşünüyordum.

‘Birde işin dini boyutu var. ‘Dinde zorlama yoktur’ derler ama biri gelir ‘sen ramazan ayında neden oruç tutmuyorsun’ diye yumruğu çenene yapıştırır. ‘İnançlara saygı’ kelimesini eskiden hep dindarlar kullanırdı ama dengeler değişir değişmez bu saygıdan eser kalmadı. Günahlar, sevaplar bireysel değil midir? Ben günah işliyorsam bunun cezasını ahirette ben çekmeyecek miyim? Başkası mı çekiyor yoksa? Sen de sevap işliyorsan bunun karşılığında keyif yapmayacak mısın?’’ diye bana baktı

‘Öyle tabii’ dedim.

‘Öyleyse aslında ‘Ben inançlıyım’ deyip böyle davrananlar neye inandıklarını bilmiyorlar. Böyle yaparak insanları dinden soğutuyorlar. Bu memleket adam olmayacak…’ diye başladı. Dakikalarca daha önce benzerlerini dinlediğim klasik konuşmalarını yaptı.

Ben ise hala ‘Bu yumruğu yiyen bir hakim ya da savcı olsa bu adam serbest bırakılır mıydı?’ diye düşünüyordum.

Hakim ve Savcılara Bir Sorum Var
Dr. Deniz Arslan
Yazarımız Kim ?

Dr. Deniz Arslan