Sayfa Yükleniyor...
İnsanlar bu kadar mı sahte? Duygular bu kadar mı yüzeysel? Sevgiler bu kadar mı yalan?
Her şey bu kadar mı basit?
Tamam, kabul ediyorum. Tüketim çağındayız. Her şeyin modası çabucak geçiyor. Gerçi moda nedir? Niye bu kadar hızlı değişiyor bilemiyorum. Bunu bir modacının cevaplandırmasını beklerim. Ama bazı şeylerin modaya ayak uydurmasını da kabul edemiyorum.
Yazar bu sabah ters tarafından kalkmış. Yine saydırıyor diyorsunuz.
Hayır. Aslında bu sabah çok güzel bir güne uyandım.
Gece boyunca yağan bu yılın ilk yağmuru ile yazın toplanan tüm kirler yıkandı sanki. Bahçemdeki mandalina ve portakal ağaçlarının yapraklarında birikmiş tozlar gitti. Koyu yeşil tertemiz bir renk çıktı. Gökyüzünde gökkuşağı bile vardı bu sabah. Nedense erken uyanmıştım ve biraz bu manzarayı seyrettim.
Hafta içi her sabah yaptığım gibi, Narlıdereden Tepecike uzanan aslında kısa, ama trafik yoğunluğu nedeniyle uzayan yola çıktım. Uzun yol bazen eğlenceli radyo programları ile fark etmeden geçiyor. Bu sabah psikolojime göre bir radyo bulamadım. Öylesine gezindim. Yandaki arabayı süren yapay sarışın, bir eli ile direksiyon tutarken diğer eli ile telefonu kurcalıyordu. Bir ara önceki arabaya çarpmasına ramak kalmıştı. Çarpmış olsa, muhtemelen iki eli ile yüzünü tutup Ayy. Kusura bakmayın. Nasıl olduğunu anlayamadım diye ağlayacaktı belki de. Önde çarpılmış olan adam da işinden gücünden kaldığı ile kalacaktı. Bir an kendimi o adamın yerine koydum. Sinirle baktım. Ama o telefondan başka bir şey görmüyordu.
İşe geldim. İşlerimi bitirdim. İnternette gazeteye göz gezdirdim.
Boya, makyaj ve silikon ile güzelleştiği her hali ile belli olan göğüs dekolteli bir kadın resminin altında İşte yeni sevgilisi ile ilk resmi diye verilen haber dikkatimi çekti. Evet, sizin de düşündüğünüz gibi önce resim dikkatimi çekti. Sonrada habere baktım. Nasıl dikkat çekileceğini iyi biliyor gazeteciler.
2 ay önce ne iş yaptığı belli olmayan eşi Ukrayna da öldürülmüş olan Bu gün ne giysem Yakışmaz programı ile ünlü olmuş bayan, yeni sevgilisi ile mutluluk pozları veriyordu. Oysa aynı kişi, eşi öldükten hemen sonra, günün modasına uygun şekilde, baştan ayağa siyahlar giyinmiş halde, mezar başında çekilen bir resmini İnstagram hesabından hayranları ile paylaşmış, altına Emirim, canım, bitanem. Sen gittin ama ben buradayım. Yasını tutacağım yazmıştı.
Aynı kadın, şimdi bikini giymiş şekilde yeni sevgilisi ile poz veriyordu. Doruk benim 10 yıllık arkadaşımdı. Ama eşim öldükten sonra bana başsağlığı mesajı attı ve konuşmaya başladık, sonra aramızda elektriklenme oldu.
Arkadaş bu nasıl bir dünya? Bunlar nasıl ilişkiler? Yani kadının kocası ölüyor, hazırda bekleyen diğer adam başsağlığı mesajı atıyor ve anında ilişki başlıyor.
Midem bulandı.Sabah yediğim patates böreği mi dokundu? diye düşündüm.
Yok yok. Ekranda o kadın ile ilgili haberi kapatınca bulantı geçti.
Kendime kızdım. Neden böyle şeyler okuyorum, neden o haber için vakit harcadım? diye
Ama diğer taraftan da demek bunlar hayatın gerçekleri diye düşündüm. Böyle de yaşayan insanlar var.
Çivi Çiviyi söker mantığı ile o ilişkiden bu ilişkiye koşan, bir ilişkideki hasarı diğer ilişkideki sevgi ile kapatmaya çalışan insanlar.
Böyle haberler okudukça ya da birilerinden buna benzer şeyler duydukça sevgiye olan inancımı kaybediyorum. Oysa biz böyle bilmedik, böyle büyümedik. Bizim yetiştiğimiz dönemdeki dizilerde birbirlerinden ayrılanlar hemen başkasına koşmazlardı. Biraz acılarını yaşarlar, biraz içerlerdi, biraz ağlarlardı ya da tam tersine ellerini açıp Allahım bu acı ile baş etme gücü ver bana diye dua ederlerdi.
Moda değişiyor. Bir zamanlar balıkçı çizmeleri giyenler için kıro diyenler, şimdi o çizmelere servet ödüyorlar. Ve sevdiğinden ayrıldığı için berduş olmuş insanlarla dalga geçenler acılarını unutmak için yeni aşklara yelken açıyorlar.
Her devrin bir modası var demek ki