Sayfa Yükleniyor...
Şimdi bir eleştiri yazısı yazacağım. Yaşadığım şehrin sosyal demokrat belediyesini eleştireceğim.
Büyük olasılıkla bazı insanlarda bana, e tabi, iktidarı eleştirmek yemiyor, muhalefeti eleştirmek kolay. Vurun abalıya diye bilir.
Bu arada yeri gelmişken vurun abalıya deyişinin kökenini de açıklamakta fayda var. Efendim eski zamanların birisinde bir ağa varmış. Ağa zengin mi zengin. Toprakları, keçi, koyun ve davar sürüleri varmış. Bu sürüleri güden çobanların da giydiği uzun ve yakasız çoban kıyafetlerine Aba denir bilirsiniz. Ağanın da güzel, ama güzel olduğu kadar da kaprisli, nazlı, adamı canından bezdiren bir karısı varmış. Pek çok kadının yaptığı gibi iyi gününde olduğunda, canı istediğinde ya da ağaya bir şey yaptırmak istediğinde Ağaya yanaşıp Canım, yiğidim erkeğim, bu yörenin en güçlüsü diye iki işve bir cilve yapar, bütün erkekler gibi ağa da bu numaraları yer, kadının istediğini yaparmış.
İstediğini elde ettikten sonra da kadın Bu gün hava bulutlu, ya da başıma bir ağrı peydah oldu, yok etraftan çok keçi, koyun sesi var, konsantre olamıyorum, inşallah artık başka sefere deyip dükkanı kapatırmış. Günlerdir su içmeyen, suyun başına götürülüp susuz getirilen biri gibi, iyice sinirlenen ağa da karısından bu sinirini çıkaramayacağı için eline sopayı alıp zavallı çobanların arasına dalarmış. Ulan ben size kaç defa bu hayvanlar ses çıkarmasın dedim. Niye bağırtisiyiz! diye önüne gelenin sırtına sopayı yapıştırırmış.
Bunu gören ahali de Ağanın gücü karısına yetmir, zavallı çobanlara girişir, Vurur çobana, abalıya demişler. Gel zaman git zaman bu deyim değişe değişe vurun Abalıya olmuş.
Bizde tabii ki karıya gücümüz yetmir, abalıya vuracağız desem de inanmayın. Buradaki belediye yıllardır sosyal demokrat bir belediye. Kırk yıllık İzmirli olarak da İzmirlilerin hangi gerekçelerle sosyal demokratlara oy verdiğini gayet de iyi biliyorum.
Diğer partilerden de biri gelir de merak eder, sorarsa onlara da anlatırız. Ancak onlar da zaten her işi çok daha iyi bildiklerini zannettiklerinden, bilen birinden görüş alma gereğini hissetmezler.( Ahan da buyurun eleştiri. Sadece Abalıya vurmuyoruz yani)
Uzatmayalım.
Oturduğumuz Narlıdere Sahilevlerinde büyükşehir belediyemiz kaldırım çalışması başlattı. Bilmeyenler için söylemekte fayda var yerel seçimlerden sonra belediye başkanlarının seçimde kendisine maddi destek sağlayan müteahhitlere diyetini ödemek için yaptırdığı ilk çalışma kaldırım çalışmalarıdır.
Büyükşehir de Narlıdere Sahilevlerinde güya Yayalara saygı olsun diye kaldırım çalışması başlattı. İyide kardeşim sizin mi gözünüz görmüyor yoksa bizi mi geri zekalı zannediyorsunuz, deniz kenarında 40 metrelik yürüyüş yolu var zaten. Dileyen yaya orada yürüyor. Siz 5 metrelik iki şeritli yolu her iki yanından 1 metre kaldırım yapıp yolu 3 metreye daraltıyorsunuz. İki şeritli yolu daracık hale getiriyorsunuz. Yazın deniz kenarına pikniğe, oturmaya gelen vatandaş arabasını nereye bırakacak? Tabii ki yola bırakacak. E peki o zaman arabayı yola bıraksa trafik nasıl akacak? Valla biz onu planlamadık. E tabi sen kaldırımı yap. Yolu daralt, trafik nasıl akar önemli değil.
Esas amacın buradaki zenginler yazın piknik ya da hava almak için deniz kenarına gelen ama her gece kendilerini ızgara dumanına boğan halktan rahatsız olduğu için araba koyacak yer bulamasınlar, gelmesinler olduğunu anlamadık zaten değil mi?
Kaldırım yapacaktın madem deniz kenarına sıfır yapılan trilyonluk villalar kaçak mı yapıldı? Hayır.
Peki sen onlara ruhsat verirken yol payını, kaldırım payını neden bıraktırmadın? Çünkü ya yemedi ya da onlar yan yollardan işi hallettiler.
E hadi madem sosyal demokrat ve halkçı bir belediyesin, o villaların bahçesinden kaldırım payını al, yolu daraltma madem işte sana çözüm.
İzmir Büyükşehir Belediyesi çalışmıyor diyorlardı.
Haksızlık etmeyelim. Çalışıyorlar.
Kime çalışıyorlar?
Cevabı yazının içinde var.
Bir daha okuyunuz