Sayfa Yükleniyor...
Gazetecilik dışında hobi olsun diye voleybol ile de ilgileniyorum.
Bir şeyin içine girdikçe aslında görüntünün arkasında neler döndüğünü daha iyi görebiliyorsunuz. Sizin de gördüğünüz gibi Tanrı bana yazma kabiliyeti vermiş.
Verilen bu kabiliyeti iyi kullandığımı düşünüyorum.
Özellikle eleştiri yazısı yazdığım zaman bambaşka biri oluyorum. Geçenlerde yazılarımı okuyan biri Sen normalde iyi bir insansın ama yazınca sanki içinde canavar çıkıyor dedi. Bir başka biri Çok sertsin, aşırı eleştiriyorsun, başın belaya girmesin sonra dedi. Sanırım biraz da dikkatli ol anlamında bir uyarıydı.
Ancak yanlış bir şeyi gördüğüm zaman tutamıyorum kendimi. Sadece yazılarda değil, gerçek hayatta da böyleyim. Haksızlıklara tahammül edemiyorum. Kendimi tuttuğumda da sonradan neden içimden geçeni yapmadım diye kendi kendimi yiyorum. Mesela dün işe giderken boş sigara paketini penceresini açıp dışarı atan sürücü ile çevreyi neden kirlettiği konusunda, arabadan arabaya tartıştım. Adam Abicim senin işin gücün yok mu? Sen mi dünyayı düzelteceksin? dedi. Bir an Adam haklı ya. Ben mi dünyayı düzelteceğim? diye düşümdüm.
Ama yapamıyorum işte. Bana ne ya! Ne olursa olsun beni ilgilendirmez diyemiyorum.
Amerikada yaşayan ve yazılarımı yakından takip eden bir arkadaşım Türkiye sana göre bir yer değil. Her şeyi çok dert ediyorsun. Erken ölürsün dedi. Doğru. Doğru olan kısmı erken ölecek olmam değil, kendime dert etmem.
Eğlenmek, kafamı rahatlatmak için voleybolun içine girmiştim. Ama yıllar geçip de oranın da iç yüzünü gördükçe o konularda da yazmaya başladım. Yazıların pek çoğu da gördüğüm yanlışlıklar ile ilgili yazılar. Yazılar okunup popüler oldukça insanlar Abi şu konuyu da yaz diyorlar.
Tamam, yazayım ama kaynak belirtmek gerekirse sizin adınızı yazayım mı? diyorum.
Aman abi gözünü seveyim. Şimdi insanlarla ters düşmeyelim, ne olur ne olmaz diyorlar.
Ama kaynak belirtmeden nasıl yazacağım ki? diyorum. Sen bir yolunu bulursun mesela şey de Öyle olduğu söyleniyor de diye yol da gösteriyorlar.
Neden bu kadar korkak bir toplumuz. Niye fikirlerimizi rahat rahat, korkmadan söyleyemiyoruz? Ya da başka bir değişle Niye insanların fikirlerini söylemesinden bu kadar rahatsız oluyoruz?
Bu konuda bir fikri ya da çözümü olan var mı?