Sayfa Yükleniyor...
Ömrünün kısa bir süresini Hollandada geçirmiş biri olarak bu konuya müdahil olmamam olmazdı.
Başlangıçta Hassas bir konu bu. Arada kalmayayım şimdi diye girmek istemedim. Neticede gazetelerde, Kavga ayırmak isterken dayak yedi, yaralandı, öldü gibi haberlere sıklıkla rastlıyordum ve henüz genç ve gelecek umudu olan biri olarak ölmek istemiyordum.
Ama baktım iki ülke de birbirine kafa göz demeden giriyor, araya girip birbirlerini fazla yaralamadan onları ayırayım, bir barış çubuğu tüttürelim dedim.
Tüttürmek dedim de Hollandada tüttürmek serbest. Ne var kardeşim? Bizde de sigara içmek ve nargile tüttürmek serbest diye diklenmeyin. Adamlar bunu aşmışlar. Bana dokunmayan yılan bin yaşasın, içmek isteyen içsin, tüttürmek isteyen tüttürsün deyip belli bir gramaja kadar esrarı serbest bırakmışlar. Bizim kahveler gibi kahveleri var. Gidiyorsun, önüne menüyü getiriyorlar, oradan dünyanın çeşitli ülkelerinden gelmiş olan ürünler arasından dilediğini seçiyorsun. O yüzden cadde ve sokaklarda bir köşede henüz sınırını bilmeden içen, sızan göçmenlere ya da günü birlik olarak eğlenmek için Avrupanı çeşitli ülkelerinden gelen gençlere rastlamanız mümkün.
Adamlar ne yapsınlar. Zaten Konya ilimiz kadar bir büyüklüğe sahip bir ülke, ne üretsin de gelir sahibi olsun değil mi? Başka çareleri mi var? diyenler yanılıyorlar. Hollandalılar o küçücük ülkeden 2016 yılında tam 85 milyar avroluk tarım ürünü üretip ihraç etmişler. Kabaca Hollandadan 20 kat daha büyük olduğumuza göre bizim de en az onlar kadar ürün üretip ihraç etmiş olmamız lazım değil mi? Değil. Biz 2016 yılında sadece 17.1 milyar avroluk ihracat yapmışız.
Yetmemiş adamlar bir de 9 milyar avroluk tarım teknolojisi ihracatı yapmışlar!
Koca Türkiyenin 2016 toplam ihracatı 142 milyar dolar!
Yani bir Konya ilimiz kadar ülke, bizim toplam ihracatımızı sadece tarım ürünlerinde yakalamış. Vay anasını!
Şimdi biz Hollandayı protesto etmek için portakal sıkıp suyunu içtik ya, bu yaptığımız Türkün Türke propagandasından başka bir şey değil. Çünkü portakal adamların ihraç ettiği bir ürün değil. Bizimkiler halis munis Finike portakallarını sıkıp afiyetle içtiler. Vitamin olsun, yarasın inşallah. Orada toplanan vatandaşlar taze sıkılmış portakal suyundan faydalandı. Bu şekilde protesto edenden Allah razı olsun, ölmüşlerinin ruhuna değsin. Amma velakin onun yerine bir Hollanda ineği kesip ızgara yapsalardı protesto tam amacına ulaşırdı.
Yeri gelmişken bu portakal mevzusunu da açmakta fayda var. Öyle ya durup dururken bizimkiler neden onca portakalı sıktılar ki?
Efendim; bizim milli sporumuz olan futbolda Hollandalılar son derece başarılı bir geçmişe sahipler. 1974 Yılında Dünya Kupasında finale kadar yükseldiler. O zaman Dünya Kupasını TRT adına sunan Halit Kıvanç (Allah uzun ömür versin) ileri derecede miyop olmasına rağmen karizması bozulmasın diye gözlük takmıyormuş. Gözlük takmadığı için de oyuncuları net seçemiyormuş. Oradan oraya koşturan turuncu renkli Hollandalı oyuncuları da kasadan dökülen portakallara benzettiğinden onlara Portakallar demiş. O gün bu gündür Hollandalılar futbolseverler tarafından portakallar olarak çağrılır olmuş.
Mevzu uzadıkça uzar ama bu günkü yazımızın da sonuna yaklaşıyoruz. Fazla da uzatmamak lazım, uzun yazı okunmuyor. Aklıma başka şeyler de gelirse bir dahaki yazıda o konuya da değinirim
inşallah bu diplomatik kriz de fazla uzatılmadan tatlıya bağlanır da iki sevdiğim ülke birbirini daha fazla kırmaz. Ha devlet büyüklerimden rica ediyorum. Gerekirse elçi olarak beni göndersinler, sorunu bir haftada çözmezsem ibreti alem olsun diye beni vatandaşlıktan atsınlar.
Yo hayır, asla güzel ülkemi bırakıp Amsterdamdaki kafelerde yayılıp, keyif yapmak niyetinde değilim.