2

Hoşaf Derken Bana Bir Şey mi İma Ettin?


  • Oluşturulma Tarihi : 17.12.2016 08:36
  • Güncelleme Tarihi :

Erkek: Hayatım kalkmayı düşünmüyor musun? Öğlen oldu.

Kadın: Çok yorgun ve bitkin hissediyorum kendimi, başım ağrıyor.

Erkek: Yine mi baş ağrısı. Merak etme bir şey istemeyeceğim. (Güler)

Kadın: Başımdan gider misin lütfen. Biraz dinlenmek istiyorum.

Erkek: İyi de zaten kaç saat oldu uyuyorsun. Acıktık.

Kadın: Bir gün istediğim gibi yatak keyfi yapamayacak mıyım? Hem acıktıysanız mutfağın yerini biliyorsun. Gidip yiyin.

Erkek: Ne yiyeceğiz?

Kadın: Canınız ne yemek isterse onu. Mesela kendine ve çocuklara bir tost yap.

Erkek: Benim canım tost istemiyor. Hani şöyle mantarlı, biberli bir omlet yapıyordun ya. Ondan yapsana.

Kadın: Elimi kıpırdatacak halim yok. Sanırım hasta olacağım.

Erkek: Sende daha hasta olmadan yatak döşek yatıyorsun ya.

Kadın: Sen basit bir grip geçirdiğinde kaç defa vasiyetini yazdırmıştın, hatırlatırım.

Erkek: Kahvaltı hazırlamayacak mısın yani?

Kadın: Ne var bir gün sen hazırlasan kahvaltıyı? Ya da çocukları alıp annenlere gitsene.

Erkek: Annemin dırdırını çekmek istemiyorum sabah sabah ‘Yok çocuklar zebil oldu, ben sana kaç defa şu kızı alalım dedim ama beni dinlemedin, şimdi paşa gibi bakılırdın’ falan diye başlayacak

Kadın: Bilerek, sırf beni sinirlendirip yataktan kaldırmak için yapıyorsun değil mi?

Erkek: Yok canım ne alakası var? Ben sadece annemin ne söyleyeceğini bildiğim için söyledim bunları.

Kadın: Sen de bir karşılık veremiyorsun değil mi? Başını önüne eğip susuyorsun.

Erkek: Anneme ne söylememi bekliyorsun ki?

Kadın: ‘Anne hakkında konuştuğun benim 10 yıllık karım’ de mesela ‘Çocukların yanında karımla ilgili böyle konuşma’ de ‘O çok iyi bir eş’ de mesela. Ama sen ne yapıyorsun?

Erkek: Amaaann yaşlı başlı kadın. Kendi kendine konuşup duruyor. Hem konuşuyor da ne oluyor Allah aşkına? Sanki onun dediğini mi yaptım?

Kadın: Benim çocuklarımın yanında konuşmasın. Geçen gün Ezgi’ye ne demiş biliyor musun? ‘Annen yemek yapmayı bilmiyor, o yüzden çıta gibi incecik kalmışsın’ demiş. Kaç yıl oldu bu kadın huyundan vazgeçmedi. Boşandığımız da zil takıp oynar herhalde.

Erkek: Boşanmak mı? Oda nereden çıktı? Boşanmayı mı düşünüyorsun?

Kadın: Zaman zaman aklımdan geçirmiyorum dersem yalan olur.

Erkek: Hangi zamanlarmış o zamanlar?

Kadın: Mesela az önce düşündüm. ‘Ben halsizim, keyfim yok, başım ağrıyor’ diyorum. Sen ‘Kahvaltı hazırlamayacak mısın?’ diyorsun bana. Acaba ben bu evin hizmetçisi miyim, annesi miyim? Mesela çocuklara kahvaltı hazırlasan, sonra bir tepsiye şöyle taze sıkılmış portakal suyu ile bir kaşarlı, domatesli, turşulu bir tost yapsan getirsen, sonra sırtıma biraz masaj yapsan?

Erkek: Başka bir arzunuz?

Kadın: Bunlar yapmadığın şeyler değil. Evliliğimizin ilk zamanlarında çok yapardın. Seni artık tanıyamıyorum. Bana hiç değer vermiyorsun artık.

Erkek: ‘Kahvaltı hazırlamayacak mısın?’ dediğim için mi oluyor bütün bunlar?

Kadın: Yoo. Sadece yeri gelmişken söylemek istedim. Artık eskisi gibi olmadığımızı görmüyor musun? Mesela en son ne zaman çiçek getirdin bana?

Erkek: Arkadaş şu kadınların çiçek merakı hiç bitmiyor ya. Valla çiçekçilik sektörü sizin sayenizde ayakta kalıyor. 10 yıllık evlilik, 3 yılda öncesini koyarsan 13 yıldır beraberiz, sen hala yeni yetmeler gibi elime gül koyup eve getirmemi bekliyorsun. Hem ben evlilik yıl dönümünde getirmiştim.

Kadın: Bir kere romantizmin yılı ve yaşı olmaz. Altmış yaşına da gelsem senden o romantizmi bekliyorum. Ama sanırım boşuna bekliyorum. Sürpriz yap diyorum. Sen ‘evlilik yıldönümü’ diyorsun. O sürpriz değil ki. O zaten kutlanması gereken bir gün.

Erkek: Şimdi birde bu çıktı: Kutlanması zorunlu olan günler ve sürpriz yapılacak günler. Daha neler göreceğiz bakalım.

Kadın: Amaaann ben kalkmış hoşafın faydalarını anlatıyorum, çekil çekil yolumdan. (Yatak odasından çıkar)

Erkek: Hoşaf derken bir şey mi demek istedin?

Kadın: …

Hoşaf Derken Bana Bir Şey mi İma Ettin?
Dr. Deniz Arslan
Yazarımız Kim ?

Dr. Deniz Arslan