Sayfa Yükleniyor...
Babaları onları terk ettiğinde 5 yaşındaydı. Bir daha da haber alamadılar. Yurt dışına gittiği söylendi.
Hepsi de 10 yaşın altında, üçü erkek dört kardeş ve bir anne, hayata karşı durmaya çalıştılar.
Anneleri başta temizlik olmak üzere bulabildiği her işi yapmaya çalıştı. Biraz da anneanneden destek aldılar.
Merve, zeytin karası simsiyah gözleri, simsiyah saçları ve sert bakışları ile neler yaşadığını hiçbir zaman belli etmedi. Pek çok kişi ardından öğrendi yaşadığı zorlukları. Oysa o hiçbir zaman Bu yemeği beğenmedim ben deyip önüne konulan yemeği yemeyip bırakan yaşıtları gibi olmadı. Onu hiçbir zaman şımartan, bir dediğini iki etmeyen bir babası olmadı.
13 yaşında voleybola başladığında boyu yaşıtlarına göre kısa olmasına rağmen isteği, arzusu ve bitmeyen enerjisi ile hemen yılların tecrübesi Kazım Tokat hocanın gözüne çarptı.
Sadece bir antrenör değildi hocası. Bilenler bilir Kazım hocayı. Kendi çocuklarından ayırt etmemiştir oyuncularını. Merveyi tanıdıkça, onun isteğini ve yaşam mücadelesini gördükçe ayrı bir yere koydu hocası onu. O da onları bırakıp giden babasının yerine.
Yıllar sonra hocası için Facebook sayfasında şunları yazacaktı, Bir antrenör sadece voleybol öğretebilir, çok da iyi öğretebilir. Çünkü sadece işini yapar. Fakat benim antrenörüm İşimi yaptım parasını alayım diyenlerden değil. O, gönlünü, yüreğini, sevgisini, arkadaşlığını, yeri gelir babalığını koyar ortaya ve tüm sporcularını evladıymış gibi yetiştirir. Hep doğru yolu gösterir, iyiyi öğretir, hayatı öğretir, insanları sevmeyi, saygıyı öğretir. Çünkü o sadece bir Antrenör değil, çok iyi bir öğretmen, çok iyi bir arkadaş, çok iyi bir dost, çok iyi bir babadır. Onun için ne söylesem azdır. Çünkü onun gibi insanlar bu dünyada nadirdir. O, hiçbir zaman vazgeçmez arkamızda durmaktan. Nankörlük bile yapsa bazı insanlar o yine vazgeçmez dostluğundan, iyiliğinden, güzelliğinden. O değerli çok değerli, sevgiyi saygıyı sonuna kadar hak eden bir insan. Kazım hocam, arkadaşım, dostum, sırdaşım, öğretmenim, sevgim, saygım, iyiliğim sizi çok seviyorum ve iyi ki varsınız bir Antrenörden çok bize hayatı öğreten bir baba oldunuz. İyi ki varsınız hocam.
Çok sevdiği Beden Eğitimi ve Spor Bölümünü kazanmıştı. Sporcu olarak yoğun maç ve antrenmanların yanında üniversitede de ayrıca yarı zamanlı çalışıp para kazanıyordu. Bu şekilde aile bütçesine katkıda bulunuyor, geri kalan vaktinde de hocasına yardımcı antrenörlük yapıyordu. Yirmi dört saat Mervenin enerjisine yetmiyordu adeta.
Bir akrabalarının düğünü için bir kardeş hariç tüm aile ve anneanne ile beraber Konyaya gittiler. Tüm düğünler gibi o düğün de eğlenceli geçti.
Yoruldular.
Dönüşte arabayı kullanan ağabeyin bir anlık dalgınlığı ya da yol gibi, araba gibi başka faktörlerinde etkisi ile Merve ile beraber 2. lig de hentbol oyuncusu olan kardeşi, anneannesi ve annesi oracıkta can verdiler.
Mervenin yüzüne gülmeyen kaderi yine ağlarını örmüş, onu hayata tam da tutunduğu anda, arkasında Güle güle kadersizim diye gözyaşlarına boğulan bir Baba ve kalabalık bir voleybol ailesi bırakarak alıp götürmüştü.