Sayfa Yükleniyor...
Hafta sonu Alsancak Kıbrıs Şehitleri Caddesinde gezerken tadilata alınan bir dükkanın önünde, küçük bir seyyar tezgahta bir şeyler satan yaşlı bir kadın, yan yana koyduğu iki kasanın üzerine serdiği örtüde namaz kılmaya çalışıyordu. Oturdum biraz onu izledim.
Ona bakarken kutsal topraklarda selfi çekip Rabbim yedinci defa Umreyi nasip etti diyenleri, Biz garibanın hakkı için buradayız deyip son model makam arabalarını beğenmeyip daha da üst modellere binmek isteyenleri, gösteriş için kameraların önünde namaz kılanları, Hazreti Ömerin adaletini uyguluyoruz diye sadece sözde dile getirip garibanların hakkını mideye indirenleri, ülkemizde her şey varken ve bunları kullanabilirsek dünyanın en zengin ülkesi olmak varken, kaynaklarımızı silah ve ölüm ile israf edenleri (Bunların içinde düşünceye tahammül edemeyenleri ve düşüncesini savunmak için silaha başvuranlar bana göre aynı oranda suçlu) düşündüm.
Kadın namazını kıldı, duasını yaptı ve tezgahının başına döndü. Üç beş kart satarak geçimini sağlamaya çalışan bu insana bakarken kelimeler kalemime aktı. Bu şiir çıktı ortaya...
İzmirin kalbinde
Kıbrıs Şehitlerinde
Akşamüstü saat beşte
Buz gibi bir hava eserken caddede
Bir kadın namaz kılıyor
Kasadan bozma seccadesinde
Önünde bazı yazılar yazıyor ya
O, ne Yeni demokrat kadın ne de nurella
O bir kadın, bir teyze, bir ana
Bir şeyler satıyor orada
Amacı bir ekmek çocuklarına
Affet be abla
Birileri yedi bir şey kalmadı ki sana
Senin gibi insanlara
Yaşlılara
Muhtaçlara
Çocuklara.
Yazıklar olsun, haram olsun
Çalanlara, çırpanlara
Ve benin gibi suskun duranlara
Hangi namaz daha değerli acaba?
Allah bilir, görür o, sen meraklanma
Çok daha değerlidir çıktığın o kasa
Gitmişsin gibi kabul eder Allah, hacca.