Sayfa Yükleniyor...
Biliyorsunuz üniversite öğrencilerine Afrikada yaptığımız çalışmalar ile ilgili yaptığımız sunum üzerine konuşuyorduk. Sevgili yapışık ikizim Erdinç ile beraber sunumumuzu yapıp dönmek üzere yola çıktık. Daha önce birkaç yazımda bahsettiğim şanssızlığım ve bahtsızlığım yakamı bırakmıyordu. Hava muhalefeti nedeniyle neredeyse uçuşumuz iptal olacaktı. Şükür ki şartlar henüz uçmaya izin veriyordu.
Erdinç Hacı sende bu şans varken bu uçak düşer, ben başka bir havayolu ile uçacağım deyip biletini başka bir yerden almış olduğundan orada vedalaştık. Ne olur ne olmaz belki bir daha birbirimizi göremeyiz diye birbirimize hakkımızı helal ettik.
Biletimi alırken balık etli yer hizmetleri görevlisi Herhangi bir yer tercihiniz var mı? diye sordu. Oldum olası yanıma ya beni oturduğum yerde sıkıştıracak kadar şişman biri, ya da bir ton ilaç kullanan ve herhalde doktor olduğumu anlayıp yolda fenalaşan yaşlı biri düşüyor. Mesela geçen yıl İstanbula giderken Ertan Kayıtkenin defilesinden dönen hepsi de birbirinden güzel mankenler sıra ile başka yerlere otururken benim yanıma 70 yaşında tansiyon hastası bir İspanyol düşmüş, uçak kalkarken fenalaşmış, hosteslerin Doktor var mı diye çaresizce etrafa bakmalarına daha fazla kayıtsız kalamamış Maalesef ben doktorum deyip, bütün yol boyunca mankenlerin hayranlık dolu bakışları ile ağzı kokan İspanyola müdahale etmek zorunda kalmıştım.
Bunlar geldi aklıma. Mümkünse genç, zayıf ve hasta olmayan, hatta eğer uçakta varsa bir mankenin yanına beni verin dedim sessizce.
Kız Anlayamadım dedi.
Yani ne zaman uçağa binsem hep birileri etrafımda fenalaşıyor da. Mümkünse suni solunum için öpmek zorunda kalmayacağım birinin yanına verin dedim
Neden birini öpmek zorunda kalıyorsunuz ki? dedi.
Çünkü doktor olarak biri fenalaşırsa başka şansım yok dedim.
Aa doktor musunuz? Ne güzel. Uçakta bir doktor olması iyidir dedi gülerek.
Valla benim için bazen iyi olmuyor ama umarım bu sefer kimseye bir şey olmaz dedim.
Umarım diye gülümseyerek bileti uzattı.
Havaalanı girişinde, kapıdan girerken geçtiğimiz güvenlik kontrolünden bir daha geçtik. Oldum olası neden iki defa güvenlik kontrolünden geçtiğimizi anlamış değilim. Zaten havaalanına girerken donumuza kadar aranıyoruz. Uçağa geçmeden önce havaalanından bomba bulacağımızı mı düşünüyorlar? Ya da madem öyle düşünüyorlar sadece uçağa girerken bir kere arasınlar olur biter
Haksız mıyım?
Kemeri tak çıkar yorucu oluyor.
Ayrıca her şeyi çıkarıyor olmama rağmen o makine ben geçerken mutlaka ötüyor. Sanırım bu terör tehdidinden sonra da güvenlikçi arkadaşlar daha da bir tedbirli davranıp Beyefendi saat, gözlük, metal ne varsa çıkarın bir daha geçin dediler.
Uzun yazıyı kimse okumadığından biz devamını yarın anlatalım müsaadenizle.