NERELİSİN?


  • Oluşturulma Tarihi : 11.09.2015 07:15
  • Güncelleme Tarihi :
NERELİSİN? yazının resmi

‘Nerelisin?’ diye sordu adam bana.

‘Annem Amerikalı, babam Hollandalı. Ama daha derin köklere gidecek olursak Anne Annem Rus, büyük babam İtalyan, Dedem (babamın babası) İngiliz, Büyükannem Norveçli’ diye cevap verdim

Çok şaşırdı. ‘Gerçekten mi?’ dedi.

‘Keşke böyle olsaydım. En azından bana sorsan öyle olmayı isterdim’ dedim.

Anlamadı. Anlayamadı. Anlamaya da çalışmadı. ‘Deli bu herhalde’ dedi ve gitti.

Ülkemde son zamanlarda birçok kişinin diğerini anlamadığı gibi.

Ben kendimi anlamaya çalışıyorum. Son günlerde de ülkem ve kendimle ilgili ciddi çelişkiler yaşıyorum mesela. Burada olmak, burada yaşamaya devam etmek konusunda bir tereddüt, bir umutsuzluk var içimde. Belki de bu yüzden ‘Nerelisin’ tarzındaki bir sınıflandırma sorusuna verilebilecek en güzel cevaplardan birisi buydu sanırım.

Ülkemdeki sınıflandırmalardan, insanların sürekli olarak diğer insanları doğduğu yere göre, dinine göre, ırkına göre sınıflandırmalarından bıktım.

Türkiyeli olmanın çok bir avantajını göremiyorum ki son günlerde. Ülkemizin ‘iklimi ve coğrafyası güzel bir ülke’ olması dışında başka neyimiz var?

Dünyanın en çok vergi veren ülkelerinden biriyiz. Telefon, internet desen en çok ücreti ödeyen Avrupa ülkelerinin başındayız.

Bunlara rağmen yaşam standartlarımız diğer birçok Avrupa ülkesinin gerisinde. Elin Hollandalı temizlikçisi 1 ay Türkiye’de bir sürü yıldızı olan otellerde tatil yapıp keyif çatarken biz yaz tatilini ‘akrabalarımızın yazlığına gidip birkaç gün geçirmek’ olarak biliyoruz.

Oturduğu yerden yazan gazetecilerimizin yazdıklarına inanarak (kendim bizzat 3 hafta önce oradaydım. Kimsenin battığını görmedim)  ile ‘güya batan’ Yunanistan da kişi başı gelir bizim en az 4 katımız iken kendimizi ‘bak gördün mü Yunanistan da batıyor. Aman bizim yiyecek ekmeğimiz var. Çok şükür’ diye kandırıyoruz.

Oysa biz batıyoruz farkında değiliz. Çünkü bu ülkede bir taraf diğerinin tamamen ölmesini, yok olmasını istiyor. Mesela dün ‘Kiralık aşk’ dizisinin başrol oyuncusu, “Ben kimseye ölsün, gebersin diyemem böyle bir şey olamaz! Nefreti hobi olarak yine yazın da ben ‘ilgilenmiyorum’! İnsanı sev önce” diye yazdı diye binlerce kişi tarafından protesto edildi. Klavyede iki kelimeden fazla yazamayan, onun yazdıklarının ne anlama dahi geldiğini anlama kapasitesinden yoksun insanlar tarafından hem de.

Böyle bir ülke işte bizim ki. Kimse kendi dışındakilerin ne düşündüğü ile ilgilenmiyor. Onlar için sadece iki şey var.’ Benim gibi düşünüyorsa iyidir, değilse kötüdür’

Ben de o oyuncu gibi düşünüyorum mesela.

Kimsenin ölmesini istemiyorum. Hiçbir canlının. ‘Karıncayı bile öldürmemesi’ gerektiğini öğretiyorum oğluma. Diğer taraftan birileri sürekli öldürmeyi öğretiyor.

O yüzden böyle bir ortamda kalmak ile ilgili ciddi çekincelerim var.                      

‘Bir Türk dünyaya bedeldir’ tarzı içi boş sözlerde tatmin etmiyor beni. O zaman son bir ayda en az 500 defa dünyanın batmış olması gerekiyordu. Ama ölen sadece yakınlarının içinde acılar bırakarak gidiyor. Geride kalanlarda ‘onsuz’ yaşamaya alışmaya çalışıyorlar. “Çalışıyorlar” diyorum çünkü hep bir tarafları eksik kalıyor biliyorum

Keşke bizi öyle hamasi şeylerle yetiştireceklerine ‘Bir İnsan olmanın erdemleri’ konusunda dersler verselerdi. O zaman belki bütün bunlar olmazdı.

Sadece ‘mutlu ve huzurlu’ bir ülkede ‘herhangi bir ayrıma uğramadan’ yaşamak istiyorum. Nasıl renkli bir bayrak olduğu hiç umurumda değil. Hatta var olan bütün renklerden de bir bayrak olabilir. İnsanlar çizmiyorlar mı? Kim kendine göre nasıl bir renk istiyorsa onu seçsin umurumda değil.

Kimsenin bana karışmadığı, onun hayatına müdahale etmediğim sürece birbirimizle ‘sosyal ilişki’ dışında ilişki kurmadığımız bir yerde yaşamak istiyorum.

İçimden geçenler bunlar. Çok mu şey istiyorum?

NERELİSİN?
Dr. Deniz Arslan
Yazarımız Kim ?

Dr. Deniz Arslan