Nihat Hatipoğlu ile Bir Akşam 2


  • Oluşturulma Tarihi : 24.08.2016 08:11
  • Güncelleme Tarihi :
Nihat Hatipoğlu ile Bir Akşam 2 yazının resmi

İlahiyatçı, akademisyen ve yaptığı televizyon programında izleyicilerin din ile ilgili sorularını yanıtlayan Nihat Hatipoğlu hoca ile karşılaşmamıza dün kaldığımız yerden devam ediyorum. Herkes hazır beklerken bir süre sonra bahçe kapısı çalındı.

Hepimiz gelen kişinin kim olduğunu bildiğimiz için beraberce kapıya yöneldik. Kapıyı açtığımızda bahçeyi tepeden aydınlatan lambanın altında sarımsı bir beyaz renk alan saçları, beyaz bıyığı ve her daim gülümser gibi duran yüzü ile Nihat Hoca en baştan itibaren herkesin elini sıkıp hal hatır sorarak içeri girdi. Hemen arkasından altmışlı yaşlara yakın bir kadın ve bir genç kız da geliyordu.

Hanımlar deniz kenarında yürüyüş yapmak istediklerini söyleyip ayrıldılar. Ev sahiplerinden biri onlara eşlik etti. Biz bahçede hazırlanan masaya doğru yürüdük. Nihat Hoca adet olduğu üzere en başa oturtuldu. Herkes nezaketen birbirine ‘Önce sen otur’ ‘Yok valla sen otur’ deyip yer gösteriyordu. Bana hocanın sağ yanındaki sandalye düşmüştü.

Masaya oturduk.

‘Hocam iyi ki geldiniz. Birkaç saattir sürekli hastalıklar ile ilgili konuşuyoruz. İnşallah sizin gelişinizle konu değişecek’ dedim.

‘Hayrola kim hasta?’ diye etrafa baktı.

‘Hocam ben doktorum da arkadaşlar tüm hastalıkları sıra ile soruyorlar’ dedim.

‘Doktor bulmuşken bende bir şey sormak istiyorum’ diye gülümseyerek bana baktı.

 Ben ‘Eyvah ya hiç çalışmadığım konulardan sorarsa’ diye endişe ile ona bakarken güldü.

‘Doktor siz de biz de insanları bilgilendirmeliyiz. Doğru bilgiler vermeliyiz ki insanlar yanlışa sapmasınlar. İnsanlar çaresiz kaldıklarında her şeyde şifa arayabiliyorlar. Bir kesim de bunu kullanıyor ne yazık ki. Dini de alet ediyorlar. Bu yüzden siz de biz de sorulacak her türlü soruyu sabırla, en doğru bilgileri vererek cevaplandırmalıyız. Benim sorunum yok, sağlıklıyım çok şükür. Sigara, içki gibi zararlı alışkanlıklarım hiç olmadı. Biraz da spor yapmaya fırsat bulsam daha iyi olurdu’ dedi.

Hocanın solunda oturan ‘Hacı’ lakaplı hemen atladı.

‘Hocam kısmetse ben birkaç güne kadar haç vazifemi yerine getirmek için gideceğim. Yapacaklarımı anlatır mısınız’ dedi.

Nihat Hoca onun uçağa binmeden önce, bindikten sonra, indikten sonra yapması gerekenleri, okuyacağı duaları, detaylı bir şekilde anlattı. O sözünü bitirdikten sonra ‘Hocam valla ben bütün bunları akılda tutamam. Sen bir daha anlatsan da ben ses kaydı alsam’ dedi.

Hocanın yüzündeki gülümseme ifadesi hiç değişmedi. Hacı telefonu yanındaki gence uzatıp ‘Şunun ses kaydını açıver’ dedi.

Hoca daha önce söylediklerini aynı şekilde tekrar etti. Hacı sorusuna en yetkili ağızdan cevap almanın verdiği keyifle koltuğa yaslandı. Bu aradan istifade hoca masaya konulan incir ve üzümden yedi. Ağzındaki lokmayı bitirir bitirmez sol yanında oturan halamın oğlu söze girdi.

‘Hocam kilo ile et alıp dağıtsam kurban yerine geçer mi?’ dedi.

‘Et alıp dağıtmanın elbette hayır ve hasenatı vardır. Ancak kurban yerine geçmez’ dedi. Halamın oğlu aldığı cevaptan pek de memnun olmamıştı. Yüzünü ekşitti ancak bir şey söylemedi.

Ben hocanın yanında onun hareketlerini, mimiklerini izliyordum. Sorulan sorulara hep güler yüzle, sabırla cevaplıyor, anlatırken vücut dili ve sesine verdiği ton ile çevresindekileri adeta olayın içine çekiyordu.

‘Hocam gittiğiniz her yerde sürekli sorulara muhatap oluyorsunuzdur, sıkılmıyor musunuz?’ dedim.

‘Allah (C.C) bize insanları doğruluğa, güzelliğe, kardeşliğe ve huzura davet eden kelamları tebliğ etme görevi vermiş. Bunu nefesimiz yettiğince yapmalıyız. Yoksa yalan yanlış bilgilerle doluşan beyinler bu gün hem insanlığa hem de İslam’a en büyük zararı veriyorlar. 12 yaşındaki bir çocuğu bomba donatarak masum insanların arasına göndermek dinimizle bağdaşıyor mu?’ dedi.

Devamı yarına…

Nihat Hatipoğlu ile Bir Akşam 2
Dr. Deniz Arslan
Yazarımız Kim ?

Dr. Deniz Arslan