Sayfa Yükleniyor...
Bir doktor arkadaşım var. Kırk yaşlarına merdiven dayayan ama sporunu yapan, nadiren içki sigara içen, kilosuna, yediğine, giyimine dikkat eden bu arkadaşımla zaman zaman çay içip sohbet ederiz.
Hacı sen evlenmeyi düşünmüyor musun? diye sordum.
Abi neden evleneyim ki? diye karşılık verdi. Doğrusu böyle bir karşılığa hazırlıklı değildim. Ne bileyim en azından şundan, bundan dolayı deyip bir şeyler söyler diye bekliyordum.
Ne bileyim oğlum işte. Yani böyle yalnız olmaktan sıkılmadın mı? Çoluk çocuk falan düşünmüyor musun? dedim.
Neden evlenmiyorum biliyor musun? Çünkü çevremdeki 10 arkadaşımdan 8i mutsuz ve ne zaman konu açılsa bekarlık günlerini büyük bir özlemle yad ediyorlar. Ah abi be, senin yerinde olmak için neler vermezdim şimdi. İstediğin zaman istediğin şeyleri yapıyorsun diyorlar. Çünkü yaşıtlarımın çoğu etrafa ölmüş kuzu gibi bakarken, saç sakal birbirine karışmış, göbek salmış ya da kelleşmişken gördüğün gibi ben son derece formumdayım. Evlendikten sonra kimseye iyi görünmek gibi bir kaygısı da olmadığı için salıyor kendini. Geçenlerde bir arkadaşımın evine yemeğe gitmiştim. Salonda asılı gelin ve damat resimlerine bakıp Bunlar kim ya? diye sormamak için kendimi zor tuttum. Beş yılda tanınmaz hale gelmişler. Beş yıl! Düşünebiliyor musun? Birde yemekte öyle saçma bir nedenden dolayı tartışmaya başladılar ki yemek boğazımda kaldı. Birde Sen neden evlenmiyorsun? diye sormazlar mı! Trajikomik bir durum Abi sizin gibi mutsuz mu olayım diye dilimin ucuna geldi. Yine ayıp olmasın diye sustum.
Hacı sende hep olumsuz taraflarını görüyorsun be dedim.
Abi bir olumlu tarafını söyle bana evleneyim hemen dedi.
Mesela yanında bir destekçin, yalnızlığını paylaşan bir arkadaşın olur dedim.
Sen varsın işte dedi gülerek.
Lan oğlum o manada değil be. Valla elimin tersi pistir bilirsin dedim.
Abi yalnızlık güzel bir şeydir aslında. Alışırsan acayip iyidir. Mesela işten çıktığım zaman spor salonuna gidiyorum. Orada bir güzel spor yapıp duşumu alıyorum. Sonra evime geliyorum. Çayımı koyup bilgisayarımın başına geçip işlerimi yapıyorum. Sonra ayaklarımı uzatıp kitap okuyorum. Müzik dinliyorum. Ya da canım ne isterse onu yapıyorum. Bazen de işten sonra arkadaşlarımla çıkıp yiyip içiyorum. Kimseye hesap vermeden, istediğim saatte evime geliyorum. Ya da evime gelmiyorum, arkadaşlarıma gidiyorum. Canım istediği zaman istediğim yere, istediğim günde gezmeye gidiyorum. Evli insanlar bunu yapabilir mi? dedi.
Evlilikte öyle kafana estiği gibi şeyler yapamazsın tabi. Unutmadan bir şey daha söyleyeyim. Evliliğin bir diğer güzel tarafı da çocuk. Mesela sen çocuk istemiyor musun? dedim.
Çocuk istemiyor muyum? diye tekrarlayıp elini çenesine götürdü. Hımm dedi Çocuk mevzusunu çok düşündüm. Çocukları çok da seviyorum ve istiyorum. O olduktan sonra da hayatımın çok değişeceğini, ona bağlanacağımı, özgürlüğümü kaybedeceğimi biliyorum. Bu da beni korkutuyor. Ama esas önemli olan o çocuğun sorumluluğu. Korktuğum o kadar çok şey var ki. Haberlere baksana. Etraf tacizci ve tecavüzcü dolu. Güvenlik? Ne kadar güvendeyiz? Bir de eğitim tarafı var. Nereden tutsan elinde kalıyor. İyi bir eğitim için büyük paralar harcaman gerekiyor. Öyle bizim zamanımızdaki gibi normal liseden çıkıp doktor olması mümkün değil yani. Hadi eğitim aldı diyelim. Peki iş? Sonra onun evliliği vs vs Çok zor be abi. Ben böyle iyiyim. Bence pek çok kişi yaşlandığında kendisine baksın diye çocuk yapıyor. Ben yaşlandığımda tatillerde, bayramlarda Bu bayram gelecek mi? diye çocuk yolu gözlemek istemiyorum. Hem yaşlanacak mıyım? Bunu bir garantisi var mı? Hayat bana sunulmuş bir armağan ve en iyi şekilde yaşamak istiyorum dedi.
Lan oğlum öyle bir anlattın ki evli olanlar bunlar duysa sana imrenirler dedim.
Bunları yazsana Abi. Böylece neden evlenmiyorsun diyenlere cevap olmuş olur dedi göz kırparak Lan oğlum git işine. Bırak millet bildiği gibi yaşasın deyip yazmadım.