Sayfa Yükleniyor...
Bu akşam deniz kenarında akşam yürüyüşü için dolaşırken bir arkadaşıma rastladım. Deniz kenarındaki taşların üzerinde bir grup arkadaşı ile içiyordu. Uzun süreli bir ilişkisine yeni nokta koyduğunu biliyordum. Daha önce bu konuda da biraz dertleşmiştik.
Selamlaşmadan sonra Nasıl gidiyor bakalım? Bir gelişme var mı? diye sordum.
Abi sana da bir şey söylenmiyor ki dedi.
Neden dedim.
Yarın gazetede bir arkadaşıma rastladım, şöyle şöyle dedi diye yazarsın dedi gülerek
Valla bak söz. Yarın yazmayacağım dedim.
Ama başka bir gün yazmayacağım diye bir söz vermemiş olduğumdan bugün yazıyorum.
Muhtemeldir ki bu yazıyı okuduktan sonra da bir daha bana bir şey söylemeyecektir, ama ne yapalım?
Sonuçta her gün yazmaya yeni başlayan bir yazar olarak yazılabilecek her şeyi yazmak zorundayım. Buradan hassas ve duygusal Yayın Yönetmenim Erdal Beye de sevgilerimi gönderiyorum. Amacım diğer pek çok yazar gibi yayın yönetmenime yağ çekmek değil. Çünkü yazımı öğlen 12ye kadar bitirip gönderemediğimde yazdığı mesajlardan öyle biri olduğunu görüyorum. Son derece nazik bir şekilde Deniz hocam köşeniz boş ve mahzun mahzun bize bakıyor diye Sayın yazar gönderin artık şu yazıyı manasında yazıyor. Hak verirsiniz ki böyle mesajlar yazan birinin kaba biri olma olasılığı yok.
Haliyle bende de bir an önce bir konu bulma ve yazma telaşı başlıyor. Onun için ne bulursam hemen atlıyorum.
Tabi burada eski sevgilime de gözlem yeteneğime vurduğu darbeden dolayı bir teessüf göndermek istiyorum. Beraber olduğumuz dönemde ne zaman etrafıma baksam Bu sefer hangi kıza bakıyorsun? diye alaycı bir şekilde sorardı. İnsanları gözlemliyorum. Ne yaptıklarını, hikayelerinin ne olabileceğini merak ediyorum derdim. Gerçek de buydu zaten.
Ama o kadınsı kıskançlığı ile Sen yazar mısın? Bırak Allah aşkına. Etrafı kesmenin adı gözlem oldu şimdi diye söylenir, etrafı gözlemlemek konusunda içimdeki tüm isteği öldürürdü.
Kısmette yazarlık da varmış demek ki. Şu an yanımda olsa Nasıl buluyorsun yazılarımı? Becerebiliyor muyum? diye sormak isterdim ona. Muhtemelen yüzünü ekşitip Bunlara yazı mı diyorsun Allah aşkına. Yılmaz Özdil daha güzel yazıyor diye güler geçer, çıtayı oldukça yükseğe çıkartırdı.
Her neyse. Konuyu dağıtmadan arkadaşıma döneyim. Neticede o da şu anda ne yazacağımı merakla bekliyor olmalı.
Yarın yazmayacağım deyince bunu söz kabul edip konuşmaya başladı.
Bir gelişme yok be abi dedi.
Ne olacak peki? dedim
Ne olacağı var mı abi. Herkes yoluna bakacak. İkimizde genç insanlarız ve hayatımıza başka insanlar girecektir dedi.
Kolay mı peki? Bu kadar zamandır berabersiniz. Hemen hayatına başkalarını alabilecek misin? dedim
Kolay değil tabi ki abi. Ama hayat devam ediyor. Sonuçta dünyaya gelirken birine yapışık olarak doğmuyoruz dedi.
Madem böyle her akşam niye içiyorsun peki dedim.
Abi bende böyle unutmaya çalışıyorum dedi.
Düşüncelere daldım. Aklıma eski kız arkadaşım geldi. Evliliğin kapısından döndüğümüz 3.5 yıllık bir ilişkimizden 1 ay sonra başka biri ile beraber olduğunu görmüştüm. Ben böyleyim. Benim için bitmişse unuturum demişti. Çok şaşırmıştım.
Herkesin farklı bir unutma yolu vardı demek ki.
Abi ne düşünüyorsun? Daldın dedi.
Yazsam bunları diye düşünüyorum
Abi sen bence kendi yaşadıklarını da yaz dedi.
Peki dedim.
Geldim eve. Hem onu hem de kendimi yazdım.