Sayfa Yükleniyor...
Arda Turan, Sinem Kobal ve Kenan İmirzalıoğlu ile karşılaşınca neler oldu? diye başlık atmış gazetenin internet sayfası.
Amaç doğal olarak merak uyandırmak. Açıkçası merak da ettim hani. Ama kendimi tuttum. Bu yazıyı yazarken bakmamıştım. Çünkü Arda Turan-Sinem Kobal ile ilgili haberler çıktığında nedense içimde hep bir burukluk olur. Bitmemiş ama bitmek zorunda bırakılan aşklar geliyor aklıma. Benim de aşklarım
Arda Bayrampaşada, kenar mahallede, amatör bir futbol takımında top oynarken Sinem Kobal da Dadı filminde oyunculuğu adım atan, ergenliğe yeni giren bir genç kızdı.
Sinem 13 yaşında dizilerde oynamaya başlarken Arda 12 yaşında Galatasaraya transfer oldu.
Sinem Selena dizisi ile gençler arasında popülaritesi arttırırken, Arda da başka bir alanda, futbolda yükseliyor, 17 yaşında ilk resmi maçına çıkıyordu.
Sinemin magazin haberlerine yansıyan ilk ilişkisi Kocaelinin popüler, Belediye Başkanı Sefa Sirmenin oğlu Mustafa ile olandı.
Ardanın o dönemde daha çok Futbol oynamak ile meşgul olduğundan henüz magazine düşmemişti.
O dönemde Acun Medyanın yaptığı bir davette tanıştıkları söylendi. Ekim 2009da başlayan bu beraberlik Aralık 2012de nişan ile devam etti. Haziran 2013te ayrılık dedikoduları başladı Aralık 2013 te de ayrıldılar.
Akabinde Sinem Kobalın bir başka ünlü oyuncu İbrahim Çelikkol ile el ele göz göze fotoğrafları gazetelerde boy boy yayınlanmaya başladı. Bu fotoğrafları gördüğümde kendimi Ardanın yerine koydum.
Üzüldüm. Nitekim daha sonra oda yaptığı bir açıklamada Sinemi başkası ile görünce içim yandı ve o an benim için her şey bitti demişti.
Hiçbir zaman bir aşktan diğerine koşanlardan, teselliyi yeni sevgilimin kollarında arayanlardan olmadım. Kendime çekildim, hatalarımı, ilişkinin bitmesinde kendi payıma düşenleri gözden geçirdim, bazen balıkçı arkadaşlarıma takıldım, içtim, bazen ellerimi açıp Allahım bana yardımcı ol diye dualar ettim. Ama hiçbir zaman hiçbir sevgilimin ardından vakit geçirmeden, yeni sevgili edinmedim.
Belkide bundan dolayıdır ki biten bir aşkın ardından, yeni aşkları ile güya daha mutlu olmuş da, iyi ki ayrılmış gibi yapanları hiç tasvip etmedim. Böyle yapanlara içten içe acıdım. .
Kendi arkadaş listemde de bir ilişkisini bitiren birinin hemen akabinde bir başkası ile el ele yanak yanağa resimlerini gördüğümde aslında bu arkadaşımın ayrıldığı kişinin canını yakmak için bunu yaptığını düşünürüm. Eski resimler kaldırılarak konulan yeni resimlerde aşkım, canım, böcüğüm diye tanımlanan yeni kişi aslında pansumancı dır. Görevi bir öncekinin açtığı yaraları iyileştirmektir.
Çoğunlukla da yaralar iyileştiğinde senin görevin bitti. Ben artık daha iyiyim. Sen daha iyilerine layıksın diye gönderilir.
Nitekim Sinemde bunu yaptı. Deniz Çakır ile Oynadığı İffet dizisindeki performansını, Fetih 1453 te oynadığı Ulubatlı Hasan rolü ile devam ettiren bu jön kardeşimiz, Sinem ile oynadığı oyundaki pansumancı rolünden sonra pek de ortalıkta görünmedi
Onunda depresyona girdiği, Sinemin onun sinesinde açtığı yaraların pansumanı için eski sevgilisine döndüğü söylendi.
Arda da teselliyi başkasında aradı. İnstagramda, Facebookta her paylaşılan resim, her yazılan yazı aslında biraz da eski sevgiliye mesajdır. Örneğin Arda da yeni sevgilisi ile paylaştığı bir resmin altına İnsanlar sanıyorlar ki kursağımızda bir şey kalmış da ondan yutkunamıyormuşuz. Halbuki biz yere bile tükürmüyoruz. Başkaları boğulmasın diye. diye yazıp paylaştı
Duygu dünyasında oluşan kırgınlığın, hala bir şeyler hissedilen eski sevgiliye olan yeni duyguların ifadesi aslında. Hem sevmek hem de nefret etmek, birazda kendine kızmak. Ben böyle birini nasıl sevdim, nasıl onun bu yüzünü görmedim diye.
Sinem hiç boş durmadı zaten. İbrahimden boşalan yeri hemen Kenan ile doldurdu.
Kadınlar yine bana kızmasınlar, bir arkadaşım kadınlar ilişkilerde maymun gibidirler, bir dalı tutmadan diğerini bırakmazlar demişti.
Bu gün biraz magazin ağırlıklı bir yazı oldu farkındayım, ama görüp de yazmasam içimde kalacaktı.
Peki ne oldu onlar karşılaşınca dersiniz? haberi okumadım. Ama acıdır bir zamanlar beraber hayaller kurduğun, el ele gezdiğin, konuştuğun, her şeyini paylaştığın, kendinden çok sevdiğin, sana sarılan birini, başkasına sarılırken görmek.
Çok acıdır hem de.