Sayfa Yükleniyor...
Bir zamanlar ülkemizde en çok okunan iki gazetenin arasında bir tartışma olmuştu.
O zamanlar google henüz yoktu ve her bilgiyi ansiklopedilerden öğreniyorduk. Gazeteler de kuponla ansiklopedi verirlerdi. 30, 40, 50, 60 ve hatta 100 kuponu her gün özenle keser, önemli bir yere saklardık. Sonrada onları gazetelerin ana bayilerine götürür, reklamlarda kocaman, süslü, kuşe kâğıda basılı gördüklerimizden farklı, küçücük, ucuz, özensiz baskılı kitapçıklar alırdık.
Semtlerin en bulunmaz noktalarına sanki bilerek saklanmış o Ana bayiiyi bulmak için harcadığımız benzin zaten o ansiklopedinin ederinden çoktu. Yanında harcadığımız enerji de cabasıydı. Ama olsundu. O kadar çaba gösterilmişken o ansiklopedi alınacaktı.
Gazetenin biri Amerikanın en ünlü ansiklopedisini veriyoruz diye reklama çıkmışken, diğeri Amerikada böyle bir ansiklopedi yok ki diye karşı çıkıyordu. Biri en ünlü muhabirini gönderip Amerikalılara Filanca Ansiklopediyi biliyor musunuz? diye soruyorken, diğeri de başka ünlü bir muhabirini gönderiyor, adam Amerikalılar bu ansiklopediyi hiç duymamışlar diye başka Amerikalılarla röportajları veriyordu.
Kafamız çorbaya dönmüştü.
Kime inanacaktık? Böyle bir ansiklopedi var mıydı? Yok muydu?
Aradan uzun yıllar geçmiş olmasına rağmen hala o konu muamma. Zaten artık kimsenin de umurunda değil.
O her iki gazete de artık eski güçlerinde değiller zaten. Yerlerine her daim doğruyu yazan, çok okunan gazeteler- İlkses gazetesi mesela- ve güvenilir genç yazarlar-Deniz Arslan mesela- aldılar.
16 Nisanda yapılacak olan Cumhurbaşkanlığı seçimleri ile ilgili sosyal medyada yazılanları ve televizyonlardaki tartışma programlarını izlediğimde, aklıma o iki gazetenin Amerikadaki ansiklopedi tartışmaları geliyor. Birinin söylediğini öteki çıkıp Zinhar böyle bir şey yok. Kesinlikle yalan. Zaten bunun babası da yalancıydı diyor, makarna ve soğan yemeğe alışmış, iyi vitamin alamamaktan muzdarip zavallı beynim karışıyor.
O yüzden de bu günlerde kim bana ne sorarsa bilmiyorum diyorum. Geçenlerde otobüs yolculuğu sırasında muavin Abi nerede ineceksiniz? diye sorduğunda Sen nereyi öneriyorsun? diye cevaplamıştım. Adam garajda inin demişti. İyi fikir valla demiştim.
Oysa aslında gerçek tek değil midir? Politikacılar bir gerçeği nasıl başka şekilde değiştirmeyi becerebiliyorlar? Mesela ben yapamam. Kızarır, bozarır, kekeler, gözlerimi kaçırır bir şekilde
kendimi mutlaka ele veririm.
Herkes gibi benim de bir fikrim var. Ama açıkçası fikrimin sonuçlarını bilmiyorum. Yani biliyordum da arada kafam karışık.
Onun için siyasilere ve gönül verdiği taraf için çalışan, paylaşan arkadaşlara tavsiyem çalışmaya devam etmeleri. Benim gibi kafası karışık, gidip gelen, ya da karar vermemiş olanları ikna etmeye çalışın. Ama aynı şeyleri temcit pilavı gibi paylaşıp durmayın, biraz daha yaratıcı olun lütfen.
Bu arada bilmiyorum dediğime bakmayın belki biliyorumdur.
Sizinde kafanız karıştı değil mi?
Neyse şimdiden iyi çalışmalar