Sayfa Yükleniyor...
Daha önce yazdığım ve bu köşede yayınlanan Rus balıkçılar yazısı Whatsappta kurduğumuz Çılgın balıkçılar grubunda önemli bir tartışma yarattı.
Bilmeyenler için bir özet geçmekte fayda var.
Bir hafta önce bir grup Antrenör arkadaşla iki günlüğüne çıktığımız balık avı öncesinde Whatssappta çılgın balıkçılar diye bir grup oluşturmuş, yaptığımız hazırlıkları, yanımıza neler alacağımızı, nasıl gideceğimizi bu grup üzerinden konuşarak kararlaştırmıştık.
Grubun Organizatörü hocamız av öncesi bizi motive etmek için balık dolu bir leğen resmini paylaşmış, altına da Geçen hafta tuttuğum balıklar diye bir not yazmıştı.
Muhtemelen bazı Antrenör arkadaşlar da evdeki yengeden izin alırken Bak hayatım, İzmirdeki tüm Antrenörler gidiyor. Ben gitmesem, camiada izin alamadı, gelemedi diye Light erkeke çıkar adım. Hem bak bu kadar balık avlasam fena mı olur? Bir hafta boyunca taze balık yeriz diye bu balıklar gösterilmişti.
Ama 2 koca günün sonunda birkaç balık ile eve dönen çılgın balıkçımız evinde yenge tarafından Acaba yalan mı söyledi? Balığa gitmedi mi?gibi şüpheler ile karşılanmış, üstüne birde Whatsapp grubunda Ruslar mevzusu açılınca da bu şüphe iyiden iyiye Kanıtlı suç sınıfına girer olmuştu.
Hani haksız da sayılmaz yani. İki günde insan 3-4 balıkla, hem de küçük küçük balıklarla eve döner mi?
Tecrübeli biri dönmez, dönmemeli.
Evdeki yenge yer mi? Yemez.
Zaten bir olay patlak vereceği daha o günden belliydi.
O gün Hayatım biz Yunan adalarının yakınına gidiyoruz. Orada Yurtdışı yazar, fatura yüksek gelir, telefonu kapatabilirim diye her dakika denetlenmemek için tedbiren kapatılan telefonlar, tekneden minibüse atlar atlamaz açıldı. Sanki karşı taraf telefonun açıldığını hissetmiş gibi anında aradı. Hani minibüs hareket etmemiş olsa bir kenara gidip rahatlıkla yengeye yalvaracak olan değerli hocalarımdan biri, minibüs hareket etmiş olduğundan bir Dakka ben hanımla bir konuşup geleyim diyemedi. Dese minibüsteki 10 erkek kendisi ile yol boyunca light erkek diye dalga geçebilirdi. Onun yerine yanımızda sessizce konuşmaya başladı.
Evet hayatım. Şimdi bindik geliyoruz.
Karşı taraf sevgili eşinin 2 günlük balık avı neticesinde en azından 5-6 kişiyi doyuracak bir ganimet ile dönmüş olacağını hesap etmiş olacak ki yemeğe anne babasını da çağırmıştı sanırım. Telefon konuşmasında biz sadece yanımızda konuşan hocamın sesini duyuyor olduğumuzdan yengenin konuştukları için sadece tahminde bulunabiliyoruz.
Annem babamda mı? Yok hayatım. O kadar kişiye yetmez ya. Biz çok az balık yakaladık dedi
Biraz sonra Hayatım ne yapayım balık yoktu ki dedi ve İyi peki tamam diyerek telefonu kapattı.
Bronz teninde fark edilecek şekilde yüzünün rengi mora dönmüştü.
Merakla yüzüne bakıyorduk.
İnanmadı bu kadar az balık yakaladığıma dedi şaşkın şekilde.
Ortaya büyük bir sorun çıkmıştı.
Bunun çözümü konusunda minibüste birkaç fikir ortaya atıldı. Tecrübeli hocalardan biri Neden balık yakalamadığını söyledin ki? Ben böyle durumlarda balık haline uğrar birkaç kilo balık alırım. Neme lazım iki saat sorguda kalmaktansa dedi.
Bir başka hoca Valla benim hatun balık tazemi, eski mi anlıyor. O yüzden ben öyle yapamıyorum diğer arkadaşların balıklarını alıyorum dedi.
Neyse ki olan olmuştu artık. Bu olaydan çıkartılacak ders balık avına gidiyorum deyip eve eli boş dönmeyeceksin olmuştu.
Balık avımız ile ilgili yazdığım yazı gazetemde çıktıktan sonra da yazının linkini Whatsapptan Gruba atıp Arkadaşlar yazıyı buradan okuyabilirsiniz dedim.
Yazı okunduktan sonra Ruslar ile yakın temasta olan kişi olarak bilinmek istemeyenler acele ile Bu yazıda bahsedilen kim acaba diye gruba yazdılar. Ser verir, sır vermem dedim. Ama arkadaşlarımın bilmedikleri bir şeyi burada onlarla paylaşmak isterim. Bu tür durumlarda zanlıyı bulmak hiç de zor değil. Daha önce bir grupta suçluyu nasıl bilebiliyorsunuz diye sorduğum bir Polis arkadaşım Grupta en çok ses çıkartandır demişti bana.
Gruptan herkes bence şu olabilir, çünkü o korkar eşinden diye bir başkasını işaret ediyor, işaret edilende hemen kontra hareketle Benim hanım telefonuma bakmaz, zaten burada değil, Olsa olsa şudur diye topu bir başkasına atıyordu.
Uzun süreli atışmalardan bir sonuç çıkmadı tabiî ki.
Hala kim bu fırça yiyen acaba? diye grupta tartışma devam ediyor.