Sayfa Yükleniyor...
Erkek: Ablama neden öyle söyledin?
Kadın: Ablan Evlenmek için acele etmeyin, şimdi zamanı değil dediğinde susmalı mıydım?
Erkek: O hem ablam hem de iş ortağım. Biliyorsun ki iş yerini ikimiz beraber işletiyoruz. Zamanı değil derken şirketin durumunu biraz daha toparladıktan sonra demek istedi. Senin orada kalkıp Ne zaman yapacağımıza bir karar veririz diye sert çıkmana gerek yoktu.
Kadın: Ablan senin patronun olabilir ama benim patronum değil canım. Benim hayatımla ilgili kararları onun vermesinden hoşlanmıyorum. Gerçi onun da benden hiç hoşlandığını sanmıyorum.
Erkek: Ablam biraz sert görünür ama asında hep benim iyiliğimi ister.
Kadın: Bence ablan hepinizi yönetmekten büyük bir keyif alıyor. Eniştene baksana adamın varlığı yokluğu belli değil. Ablan mı erkek, enişten mi karıştırıyorum bazen.
Erkek: Onlar mutlu olduktan sonra bize ne? Hem nesi varmış ki eniştemin?
Kadın: Erkek dediğin kararlarda varlığını belli etmeli, gerekirse yumruğunu masaya vurmalı, istemediği bir şeyi sırf karşı taraf mutlu olsun diye yapmamalı.
Erkek: O zaman bende senin erkek kategorine girmiyorum.
Kadın: Ben enişteni kastetmiştim. Sen neden üstüne alındın ki şimdi?
Erkek: Çünkü bende bazen sırf sen mutsuz olmayasın diye susuyorum da ondan.
Kadın: Bak sen! Neymiş mesela beni mutsuz edeceğini düşündüğün için sustuğun şey?
Erkek: Mesela bu evlilik konusu. Ben de şu anda evlenmek istemiyorum ama sırf sen mutsuz olmayasın diye sessiz kaldım.
Kadın: Sen evlenmeyi istemiyor musun?
Erkek: Bilmiyorum. Yani o konuda henüz kesin bir karara varamadım.
Kadın: İyi de sen evlenme teklif ettin!
Erkek: Senin ısrarla Şu da evlendi, ay şunun da çocuğu oldu, bunlar daha yeni çıktılar, nişanlanmışlar bile diye milletin paylaşımlarını gözüme soktuğun için kendimi baskı altında hissetmiş olabilir miyim acaba?
Kadın: Öyle şeyler dediysem bile kafana silah dayamadım ya! İstemediğin bir şey için o kadar zahmete girmene gerek yoktu. Öyle yemekler, yok özel kutuda tek taş falan.
Erkek: İstemediğimi söylemedim. Tabii ki evlenmeyi istiyorum. Sadece biraz kafam karışık. Zamanlamasının uygun olmadığını düşünüyorum. Ayrıca açıkçası senin daha biz evlenmeden bizimkilerle bu denli çatışıyor olman beni çok kaygılandırıyor. Sürekli ablamla tartışıyorsunuz.
Kadın: Ablanın her şeye karıştığının farkında değil misin? Fikrini söylemek ile fikrini dikte ettirmek arasında fark var. Evde hepiniz ondan korkuyorsunuz. Annen bile geçen gün o gelmeden sofrayı koyamadı. Hepiniz el pençe divan duruyorsunuz.
Erkek: Bence sen fazla abartıyorsun. Ablam akıllı bir kadın ve hep ailemizin iyiliğini düşündü bugüne kadar. O olmasaydı ben şu anda işsiz güçsüz biri olabilirdim.
Kadın: Evet bu konuda sana katılıyorum. Sen sürekli birinin sana bir şey yapmanı söylemesi ile yapıyorsun. Kendi başına karar alamıyorsun. Açıkçası bu durum da beni oldukça endişelendiriyor.
Erkek: Bence bu durumda oturup düşünelim o zaman.
Kadın: Bence gereksiz zaman kaybı. Görüyorum ki farkında olmadan aslında ikimizde bazı kararlara varmışız. Sen ablan olmadan kendi başına bir şey olamayacaksın ve ben de bir ömür ablandan talimat almak istemiyorum. Hayatımı kendi kararları olmayan, sürekli bir yerlere bağlı biri ile geçirmek istemiyorum. Ben evlenmekten de vazgeçtim.
Erkek: Biraz acele etmiyor musun?
Kadın: Bence geç bile kaldım. Ha unutmadan şu yüzüğü de vereyim. Ablanın tanıdığı kuyumcudan almışsındır. Eminim ki az kullanılmış olduğu için kabul edeceklerdir. Sana ablanla mutluluklar diliyorum. (Yüzüğü çıkartıp masanın üstüne koyar ve gider)
Erkek: