Sen Hoşça Kal Dememi İstemezdin 4


  • Oluşturulma Tarihi : 09.05.2016 07:35
  • Güncelleme Tarihi :
Sen Hoşça Kal Dememi İstemezdin 4 yazının resmi

(22 Ocak, 29 Şubat ve 11 Nisan 2016 tarihli yazıların devamıdır)

Sanırım bir ara ‘Sana bir daha yazmayacağım’ demiştim ama tutamıyorum ki kendimi. Mektuplar sana ulaşmıyor mu acaba? Ya da adres mi değiştirdin? Başka bir yere mi taşındın? Taşındıysan umarım o kanepemizi de yeni evine götürmüşsündür. Hani ikimizin yatarken zor sığdığı kanepemizi. Attın mı yoksa beni de attığın gibi…

Merak ediyorum seni. Çok mu zor bir iki satır yazıp rahatlatsan içimi? İyiyim de sadece. Ya da ne bileyim artık yazma de mesela. Hani niyetin çıldırtmak ya da meraktan öldürmekse beni bilemiyorum.

Bir önceki mektup ta ‘Daha iyiyim’ demiştim ya. Yalan! Bir ölü gibiyim. Hiçbir şeyden zevk almıyorum. Evet yaşıyorum, ama bir örtünün arkasından hayata bakıyorum sanki. Her şey flu. Bunları yaşayan ben değilim gibi. Başka biri yaşıyor ve ben onu izliyorum sanki. Sağ olsun Aslı ve Sedat beni hiç yalnız bırakmıyorlar. Sanırım kendime bir şey yapmamdan korkuyorlar. Sürekli gittikleri yere benimde gitmem için ısrar ediyorlar. Onların taşıdığı bir çanta gibi hissediyorum kendimi...

Geçen gece Teoman’ın konserinde sana benzeyen birini gördüm. Leman Sam’ın şarkısındaki gibi.  Merak etme sırf sana benziyor diye usulca sokulup ‘Merhaba’ demedim. Hatta o bana göz kırptı.  Bir an için yanına gitmeyi ne çok istedim bir bilsen. Ama onun yanına değil senin yanına. Onun suretinde sana…

Yapmadım. Yapamadım. Bir gün sen geri gelirsen diye, kalbimi ve bedenimi temiz tutmak istedim.  Geçici, kalıcı hiçbir sevginin kapımdan içeri girmesine izin vermiyorum. Buna gücüm de yok. Sadece yatmak ve yataktan çıkmamak, saçma sapan gündüz kuşağı programlarını seyrederek vakit geçirmek istiyorum.

Top sakallı psikologumun da ısrarı ile iş yerinden biraz izin aldım. Akyaka’ya gittim. Seninle fotoğraf çektirdiğimiz o yamaca çıktım. Hani en uca gitmiştim ve sen beni kolumdan tutup ‘ Hayatım o kadar uca gitme. Sen düşersen ben sensiz ne yaparım?’ demiştin ya. İşte orada, en uca kadar gittim. Bir an aşağı baktım ‘Ayağım kaysın ve düşeyim’ diye istedim biliyor musun?

Acaba düşsem acılarım son bulur mu? Sence öteki tarafta daha mutlu olur muyum? Ya din dersi hocamızın söyledikleri doğruysa? Kendimi attığım için cehennem ateşinde yanar mıyım? Cehennem ateşi şu anda içimde yanan ateşten daha fazla yakar mı beni? Sence sadece ayağım kendiliğinden kaymış olsa acaba tanrı beni ‘kaza ile düşenler’ sınıfına alır mı? Her neyse…

Saçmaladım biliyorum. Özür dilerim. Sen saçmalayan insanları sevmezsin. Hep mantıklı hareket ederdin. Zaten zorluğu görür görmezde kaçıp gitmen belki de senin için en mantıklı hareketti. Zorlamak istemedin şartları. Kaçıp gitmek senin bünyenin en kolay kabul edeceği davranıştı değil mi? Bana yalan mı söyledin? Yoksa sen yengeç burcu değil misin? Karşısındakini de düşünen ‘hassas’ insan. Yalanmış demek.

Ne kadar yalancıymışsın. Ne kadar kolaymış beni silmek.

Neyse sana kızmayacağım diye söz verdim kendime.

Bana yaz. Bir şey yaz ama yaz. Lütfen…

Sen Hoşça Kal Dememi İstemezdin 4
Dr. Deniz Arslan
Yazarımız Kim ?

Dr. Deniz Arslan