Sayfa Yükleniyor...
Bu aşk yazılarını kime yazıyorsun? diye sordu.
Oldukça yüksek bir binanın üst katlarındaki lüks bir restoranın, cam kenarındaki masalarından birinde oturuyorduk. Yuvarlak şarap bardağının ince sapını elimle yukardan aşağıya oynayarak tutuyordum. Bir an karşımdakinin gözünün içine baktım. Gerçekten içimden geçeni söylemeli miydim? İçimden geçeni söylesem karşımdaki kırılmayacak mıydı? Aklında başka biri olan bir adamı hayatında isteyecek miydi? Yoksa ona söz verdiğim gibi hep gerçekleri mi söylemeliydim?
Biliyor musun bu soruyu o da hep sorardı dedim. Sorusunu böyle cevaplayarak konuyu değiştirmek istiyordum. Artık başka birine sana söylediğim gibi yalan söylemek istemiyordum. Yoruldum. Yalan söylemekten, yalan duymaktan
Yani? dedi bu sefer. Gözlerini kısıp gözlerimin içine baktı. Derinlerde bir şeyler arıyor gibiydi.
Yanisi şu ki ona da verdiğim cevabın aynısını sana da söyleyeyim Hiç kimseye... Bunları uyduruyorum dedim. İçimden geçenleri anlamaması için de gözlerimi kaçırdım.
Buna inanmalı mıyım? diye göz kırptı.
Bilmem inanmamalı mısın? dedim.
Hepimizin hayatında bir parçamızı alıp götüren birileri mutlaka olmuştur. Önemli olan o parçanın hayati bir şey olup olmadığı dedi.
Senin hangi parçanı götürdü gidenler? diye sordum. Konunun yavaş yavaş benden uzaklaşması olasılığı doğmuştu.
Çok önemli bir parçamı. İnsanlara olan güvenimi alıp götürdü. Bunun tamiri de çok zor gibi görünüyor. Onun için hayatımda bir daha birini almadan, ona inanmadan önce iyice tanımalıyım. Bu yüzden senden rica ediyorum öyle sorduğum soruları çeşitli trikler yapmaya çalışarak anlamazlıktan gelme. Söyleyeceğin en acı doğru en küçük bir yalandan daha az acıtır içimi dedi.
Böyle bir girişten sonra yalan söylemek istemiyordum. Evet zaman zaman hala onu düşünüyorum. Ve hatta bazen bu düşünme durumu zaman zamanın da ötesine geçiyor ve onu düşünmekten yorgun düşüyorum. İşin kötü tarafı da neyi düşündüğüm bilmiyorum. Bunun böyle olmasını biraz da ben istemiştim ama sonra nedense bunu isteme nedenlerini hatırlayamamaya başladım dedim.
Öyledir insan beyni, benliği. Unutur tüm kötüleri ve kötülükleri. Yoksa izin vermezdi, olmazdı ki yenileri. Sadece biraz zaman geçmeli. Kendini hazır hissettiğinde tekrar açacaksın kalbini dedi.
Yani şu an zamanı değil mi? dedim.
Sadece biraz zaman geçmeli . dedi ve Kadehini kaldırdı. Geçecek zamanın bize iyi şeyler getirmesine dedi.