Sayfa Yükleniyor...
Karaburun yolunda bir kayalığın tepesinde 1 haftadır kamp yapan 4 Ukraynalı turistten daha önce bahsetmiştim.
Biri profesyonel fotoğrafçı. O kadar güzel resimler çekmiş ki bunları Türkiye ile ilgili tanıtım sitelerine koymak lazım dedim.
Çok sevindi.
Dün eve getirdim onları. Dile kolay tam bir haftadır duş almıyorlar. Rahmetli annemin boş evinde duş almalarını sağladık. Duştan sonra ablamın onlar için yaptığı taze fasulye, pilav ve soğanı supper, supper diye iştahla yediler.
Çaylar içilirken ablam aralarından en güzeline dikkatli bir şekilde bakıyordu.
Hayrola abla? dedim.
Ah keşke bu kız senin eşin olsaydı dedi.
Sorayım istersen abla dedim.
Sor bakalım dedi ablam beklemediğim şekilde.
İkimizde kıza bakıp Türkçe konuştuğumuz için kız bir ona bir bana bakıyor, ne konuştuğumuzu anlamaya çalışıyordu.
Hemen konuya girdim. Ablam seni çok beğenmiş. Benimle evlenmeni istiyor dedim.
Kız bir kahkaha attı. Ablama sarılıp Bende Türkiyeyi çok sevdim, seni de çok sevdim ama benim bir ailem var orada ve ben onları çok özlüyorum. Deniz Ukraynaya gelirse olur dedi ona.
Abla kabul etti ama benim oraya yerleşmem lazım diye çevirdim.
Ablam Yok kurban yok. O buraya gelsin dedi telaşla.
Sen buraya gel ben oraya geleyim derken aramızda bir anlaşmaya varamadık.
Konuştuğumuz konuyla pek ilgilenmeyip bir köşede bilgisayarına bakan kişi birden bana dönüp Biz burada güvende miyiz? diye sordu.
Kardeşim espriyi yanlış anladın. Biz kıza şaka yapıyoruz. Zorla onu alacak halimiz yok dedim.
Anlamadım dedi.
Bende seni anlamadım. Ne demek istiyorsun? dedim.
Facebookta Türkiye çok güzel bir yer, harika bir ülke diye resim paylaşmışlar. Arkadaşları kendinize dikkat edin Çatışma var oralarda diye yazmış, bu nedenle bana o soruyu sorduğunu söyledi.
Evet şu dönemde ne yazık ki sıkıntılar var dedim.
Aslında bir şeyler okudum buraya gelmeden önce. Ama şunu merak ediyorum; Kürtler ne istiyor? dedi birden.
Orta düzey İngilizcem ve biraz Rusçamla cevaplandırmaya çalıştım.
Bak şimdi. Biz bu masada 8 kişiyiz ve ortaya bir menü koysan, içinde birkaç seçenek olsa, herkes farklı bir şeyi yemek ve içmek isteyebilir dedim.
Biraz daha açıklar mısın? dedi.
Yani Kürtlerden bazıları benim aslımın bir önemi yok, ben insanım, vatandaşım, mutluyum, rahatım diyebiliyor, bazıları ben Kürdüm ama bu ülkede Türkler gibi eşit vatandaş olarak, ayrım olmadan yaşamak istiyorum diyor, bazıları hayır biz Türkiyede kendi kendimizi yönetelim, Vali, belediye başkanı, emniyet müdürü seçimle gelsin, eyalet sistemi olsun, ya da federasyon olsun, bazıları da hiç kimseye bağlı değil kendi bağımsız devletimizi istiyoruz diyebiliyor. Herkesin farklı bir isteği olabilir dedim.
Bunlar tartışılabilir istekler. Peki ama neden silah kullanılıyor dedi.
Bilmiyorum dedim.
Bence birileri bizi olduğu gibi sizi de bölmeye çalışıyor dedi.
Nasıl yani?dedim.
Biliyorsun bizde de yaklaşık 1,5 yıldır özellikle doğu bölgelerinde çatışmalar sürüyor. Bir sürü kişi öldü. Ülkemizin ekonomisi çöktü. Daha da fakir bir ülke olduk. Zenginler daha zengin, fakirler daha fakir oldular. Kim kazandı? dersen sadece silah üretenler kazanıyor. Servetlerine servet katıyorlar dedi.
Dünkü yazımı mı okudun? dedim.
Ne yazısı? diye sordu.
Dün bunun aynısını yazmıştım dedim.
Sevgili Arkadaşım, bu senaryo birçok ülkede aynı şekilde oynanır. Sadece yer, dekor ve oyuncular değişir. Onun için dün sen yazdın, bu gün ben söyledim, yarın başka bir coğrafya da biri tekrar aynı şeyleri yaşayabilir. Hem bu zaten yeni bir şeyde değil. Birçok örneği var tarihte. Biraz tarih okumalısın Deniz tarih dedi.
Diyecek bir şey bulamadım. Yanlış mı söyledikleri?