2

Tarık Akan ve Emirhan


  • Oluşturulma Tarihi : 19.09.2016 07:05
  • Güncelleme Tarihi :

"Abi neden Tarık Akan'la ilgili bir şey yazmıyorsun?" diye sordu arkadaşım.

" Yazmayı çok düşündüm. Yazacaklarım herkesin yazacağı iyi dileklerden ve temennilerden çok farklı olmazdı ki. Keşke gerçek hayatta onu tanımış olsam. En azından ortak bir şeyden, ya da yaşanmış bir anıdan yola çıkarak bir şeyler yazabilirdim" diye cevapladım.

"Abi; Bir şey yazmak için Tarık Akan'ı gerçek hayatta tanıyor olmak şart mı? O bizim için hasta kardeşine çare arayan ağabey Murat(Canım Kardeşim), aşkından vazgeçmeyen genç Ferit ( Bizim Aile), hababam sınıfının haylaz yakışıklısı Damat Ferit ( Hababam sınıfı sınıfta kaldı), hasta arkadaşının tedavisi için her şeyini satan Ali ( Arkadaşım), işçi hakları için mücadele eden Nurettin ( Maden), törelere başkaldıran Seyit Ali ( Yol), gençleri uyuşturucu batağından kurtarmaya çalışan Komiser Yılmaz ( Beyaz Ölüm),  12 Eylül döneminde herkesin komünist dediği kızına ve torununa kol kanat geren Hüseyin Efe ( Eylül Fırtınası), yani abi, kardeş, arkadaş, baba, her şeydi. Üstelik öyle sade bir oyuncu değil, o gerçek bir sanatçıydı. Kral sofralarının soytarısı değil halkın kavgasında en önde olanlardan biriydi. Gerektiğinde fikirlerini korkmadan dile getirdi. O bizim ailemizden biri gibiydi. Şu anda bir yakınımı kaybetmiş gibi hissediyorum kendimi" dedi. Söylediklerine öylesine kaptırmıştı ki gözleri buğulandı. Biraz daha konuşsa gözlerindeki yaşlara hakim olamayabilirdi.

"Sen öylesine güzel dile getirdin ki. Eminim Tarık Akan bunları duysa ya da okusa çok mutlu olurdu. 12 Eylül döneminde başkaları susup viski bardakları ile poz verirken o doğruları dile getirdiği için hapiste, hücrede sıkıntı çekti. Ama işte bütün bunlar ölümünden sonra, ardından, kendisi ile hiç tanışmayan senin gibi birinden böylesine güzel sözler söylenmesini sağladı. Kaç kişi için böylesine şeyler yazar ki?" dedim.

" Abi niye iyiler hep erken ölür ki?" diye gözüme baktı.

"Sanırım onlar yolunda gitmeyen şeyleri daha fazla taktıkları içindir' dedim. Bir süre sonra aklıma başla bir şey geldi. "İzlediğim filmlerden birinde 'iyiler dünyadaki kötülüklerle daha fazla kirlenmesinler, günahkar olmasınlar diye Tanrı tarafından erkenden alınıyorlar' diye söylenmişti" dedim.

" Abi iyi insanlar çabuk giderse dünya kötülere kalmaz mı o zaman?' diye kaygıyla baktı.

"Merak etme; Tarık Akan gibi iyi insanları örnek alan senin gibi güzel insanlar hep olacak' dedim.

Söylediklerim tahmin ettiğim gibi moralini düzeltmiş gibiydi. Gülümsedi.

"Yine de keşke iyi insanlar hiç ölmese'" diye söylendi. "Keşke..." Dedim. O da, ben de son söylediklerimizin sadece bir temenni olduğunu biliyorduk.

Bir süre susup haberlere baktık. Sunucu Tarık Akan'ın ardından sosyal medyada ünlülerin yazdıklarını okuyordu. Bir dönemdaşı  "O hep bizim önümüzden gitti, ölüme de öyle" demiş pek çok yaşıtına göre erken gitmesini anlatırken. Diğer pek çok kişi (Pek çoğu onun yaptıklarından bihaber kişiler) klişe sözlerle, belki de sırf bir şeyler yazmış olmak içim paylaşımda bulunmuşlardı.

Bir an telefonuma göz attım. Elim farkında olmadan son zamanlarda edindiğim bir alışkanlıkla facebook'a gitmiş. Amaçsızca gezinirken bir arkadaşımın paylaşımı dikkatimi çekti. Birlikte, güzel ve mutlu günler geçirdiği, vedaları sevmeyen,  ama bir trafik kazasında, 20 yaşında hayatını kaybeden  Emirhan adlı arkadaşının ardından, onunla ilgili duygularını, beraber çektirdikleri bir resimle birlikte paylaşmış, "Bu erken veda oldu mu?" diye sitem etmişti.

Her ölüm erkendir geride kalanlara.

Yanımda, hiç tanışmadığı halde ailesinden biri gibi kabul ettiği, sevdiği, sanatçı için üzülen arkadaşım Murat, başka bir şehirde, en yakın arkadaşlarından birini kaybeden başka bir arkadaşım Neslihan’la aynı duyguları yaşıyordu.  Tarık Akan ve Emirhan sonsuzluğa giderken Murat ve Neslihan yas tutuyordu. Ölüm birilerini ayırırken birilerini de yasla birleştirmişti.

Tarık Akan ve Emirhan
Dr. Deniz Arslan
Yazarımız Kim ?

Dr. Deniz Arslan