Sayfa Yükleniyor...
Tatildeyim.
Yazmamak için çok çaba gösteriyorum. Olmuyor
Bir şeyler çıkıyor önüme 'Yaz beni, yaz beni' diyor. Sigarayı bırakamayan tiryakiler gibi hissediyorum kendimi. 'Bir yazıdan bir şeycik olmaz' diyorum.
Efendim biraz dinlenmek için adet olduğu üzere güneyde bir yerlere gidelim dedik. Malum İstanbullular Çeşmeye akın ettiğinden beri, ortaya çıkan astronomik fiyatlar nedeniyle, tatil için oraya gitmek ancak futbolcu, manken ve Türkiyenin zenginleri için mümkün olduğundan biz onlara uzak yerlere gidelim diye düşündük. Ha şunu da ekleyeyim bende yazar olarak iyi kazanıyorum. Doktorluğu hiç saymıyorum çünkü yazar olarak kazandıklarımın yanında doktor olarak kazandıklarım yemeğin yanındaki garnitür kalır.
'Kazanıyorsan bize ne kardeşim! Ye, iç, harca' diyorsa bazılarınız şundan dolayı söyledim. İyi kazanıyorum ama göz göre göre kazıklanmak hoşuma gitmiyor. Maliyeti 50 lira olan bir balık 200 liraya önüme geliyorsa ben o balığı yerken 'Yazık bu kadar paraya kıymasak mı?' diye düşünmekten yiyemem. Ben 'tutumlu' diyorum kendime, siz kısaca 'cimri' de diyebilirsiniz.
Bazı arkadaşlarımın yaptığı gibi yakın Yunan adalarına da gidebilirdim. Geçen yaz zordaki Yunan adalarına yardıma gitmiştim. Hatta bir ara bir arsa satın almak için pazarlık bile yapmıştım ama bu sene durum başka. Türk turizmi bu kadar zordayken oralara gitmeye gönlüm elvermedi. 'Varsın paralarım Türk turizmine feda olsun' deyip Marmariste bir otelde oldukça uygun fiyata yer ayarladım.
Hakikaten de çok uygun fiyata, her şey dahil bir tatil bu. Fiyat yazmalı mıyım? Yazamam ama şöyle anlatayım; asgari ücretli bir kişinin bir maaşı civarında bir para ile çekirdek ailesini çıkabileceği bir tatil. Öyle binlerce liralık değil yani.
Yola çıkarken tek kaygım otelin katalogdaki reklam gibi çıkmayabileceğiydi. İsmindeki 'exclusive aqua resort' kelimelerini gördüğümde 'Bu isimdeki bir yer pahalı olmalı, neden ucuz? Bu iş elimizde patlamasın' diye düşünmüştüm. Çok şükür ki tam katalogdaki gibi olmasa da düşündüğümden de iyi bir otel.
Fiyatı tam olarak merak eden varsa bana özelden mail atsın, detaylı bilgi veririm.
Ben gittiği otelin reklamını yapıp bedava tatil yapan yazarlardan da değilim. Daha rahat yazabileyim diye kendimi hiç tanıtmadım. Hem öyle bedavacılık benim tabiatımda yok.
Yolculuğumuz çok güzel geçti. Oldum olası yolculukları severim. Yolda etrafa bakmak, yeni yerler görmek, yeni insanlarla tanışmak beni hep cezbetmiştir.
Yolda Aydından geçtik. Aydın deyice aklıma hep incir gelir. Yol kenarında, bir seyyar incir tezgahının önünde durdum. İncirci amca yerinden kalkıncaya kadar geçen sürede orada durmamış olsaydım sanırım Muğlaya varmış olurdum. Öyle ağır hareketlerle kalktı yerinden. Aklıma coğrafya hocam geldi. 'Çocuklar oyunlar bile yere göre, iklime ve havaya göre değişir. Misal Karadenizde hava soğuk ve çoğu zaman yağmurludur. Ya yağmur yapmayan kısacık bir anda Çabuk olalım, yağmur yapmadan bir oyun dönelim diye düşündüklerinden ya da soğukta ısınmak için horon oyununu icat etmişler. Oysa Aydın efesi sıcaktan ve nemden bir saatte elini zor kaldırır. Zaten orada horon oynamaya kalksa terden sırılsıklam olur' derdi.
Onu da gülümseyerek yad ettim.
Devam edecek....
(Devam edecek diye yazdığıma bakmayın, belki de devam etmez. Neticede tatildeyim canım. Belki de yazmam, canım isterse yazarım. Yazı başına para aldığımdan param biterse yazarım belki)