2

Tayland Yolculuğu Kaç Yazıya Sığar?


  • Oluşturulma Tarihi : 13.10.2017 06:25
  • Güncelleme Tarihi :

Beklemelerle beraber bir gün süren bir yolculuk yaptık. Tayland bizden 4 saat ileride olduğu için de o dört saati “yaşamadan” geçmiş olduk. Saat 19.30’da Sabiha Gökçen’den kalkmıştık. Saat 17.00 civarında Phuket’e, havaalanına indik.

Doğrusunu söylemek gerekirse yolculuğumuz sırasında uçtuğumuz Katar havayollarındaki personel bizi mutlu etmek için çok çabaladı. Katar son dönemlerde komşularıyla sorun yaşadığından bölgede kalan dostlarından biri olarak Türkiye ve Türklere özel ilgi mi göstermek istiyor bilemiyorum. Hostesler ve hostlar iki de bir gelip “Bir isteğiniz var mı?” diye soruyorlardı.

Bir önceki yazımda da belirttiğim gibi İstanbul Sabiha Gökçen’den bileti veren kızımız, bendenizi, “tehlike anında” insanları kurtarabilecek biri gibi gördüğünden biletimi acil çıkış kapısına vermişti. Hoş, uçakta, çevremdeki Arap abilere baktığımda neden beni seçtiğini çok iyi anladım. Özellikle business classta (Yani bilet ücretinin fazla olduğu için zenginlerin oturduğu kısım) oturanlar iki koltuğa zor sığan ebatlardaydılar. Misal bir olay anında uçak okyanusa acil iniş yaptı, onlar koltuktan kalkıncaya kadar suya gömülürdük. Belki onların ağırlığı yüzünden daha da çabuk gömülürdük.

Uçak kalkmadan önce, uçuş kuralları gereği, hostes yanımıza gelip düzgün ve hızlı bir İngilizce ile herhangi bir acil durumda kapıyı nasıl açacağımızı, yolcuları nasıl yönlendirip tahliye edeceğimizi anlattı. Yani cümlelerin hepsini tam anlamasam da, arada anladığım kelimelerden bu anlam çıkıyordu. Her şeyi tam anlıyormuşum gibi yapıp “okey” “hımm” “tamam” diyerek emme basma tulumba gibi başımı sallıyordum. Açıkçası o anda diğer yolcular arasında özellikli biri olmak beni mutlu etmişti. Neticede uçaktan diğerlerinin çıkışı tamamen bizim bilgilerimize ve çabalarımıza kalmıştı.

Solda iki koltuk ötemde, pencere kenarında oturan gözlüklü, altmışlı yaşlara yakın abi, kalın çerçeveli gözlüğünün arkasından gözlerini kısmış, ağzı açık, sevimli bir şekilde hostesi dinliyordu. Her şeyi anlıyor gibiydi. Hostes gittikten sonra bana “Ne dedi?” diye sordu.

“Uçak acil iniş yapınca kapıyı açıp diğer yolcuları nasıl tahliye edeceğimizi anlattı” dedim.

“Uçak indiğinde sağ kalırsak tabii” diye doğru bir tespit yaptı.

O şekilde tanışmış da olduk. İzmir’deki bir şirkette halı üretmek için yapılan ve Çin’e satılan bir makinayı kurmaya gidiyorlarmış. Çin’e makine satıyor olmamız beni mutlu etmişti. Katar’daki aktarmadan sonra onlar Çin uçağına ben Tayland uçağına bindim.

Uçakta yaşadıklarımı bir önceki yazımda anlatmış olduğumdan bir daha aynı konuya girmeyeyim.

“Ne bitmez yolculukmuş. Bir türlü Tayland’a varamadı” diyenler vardır mutlaka.

Size katılıyorum ama neticede 24 saat süren bir yolculuk ve haliyle bu süre zarfında insan bir sürü şeyi yaşayabiliyor. Hatta bir ara “24” diye bir dizi vardı. Bir ajanın yaşadığı bir günden bilmem kaç bölümlük dizi yapmışlardı. Ben iki yazı yazmışım çok mu?

Merak etmeyin; Tayland’a vardık. Ama havaalanında bizi bir sürpriz bekliyordu. Onu da artık bir sonraki yazıda.

O zamana kadar kendinize iyi bakın.

Tayland Yolculuğu Kaç Yazıya Sığar?
Dr. Deniz Arslan
Yazarımız Kim ?

Dr. Deniz Arslan