Sayfa Yükleniyor...
Yaklaşık 20 yıl önce kasım ayında, havanın buz gibi soğuk olduğu bir Hollanda akşamında dışarı çıkmıştım. Orada özellikle kasım ayından mart sonuna kadar olan dönemde dışarıda 10 dakikadan fazla dolaşmak mümkün değil. Yürürken soğuğun yavaş yavaş paçalardan yukarı, bel bölgesine doğru çıktığını hissediyorsunuz. Bir an önce ısınma isteği diğer tüm isteklerin önüne geçiyor. Öyle ki yanımızdan geçen güzel kadınlar kesinlikle ilginizi çekmiyor bile. Isınmak için bir kafe-bara girdim.
Oturup etrafa göz gezdirdim. Grup halinde oturanlar yüksek sesle sohbet edip kahkahalarla gülüyorlardı. Televizyonun önünde birkaç masa da yaklaşık 10-15 erkek biralarını içip maçı seyrediyorlardı. Televizyona baktığımda bir Hollanda takımı ile Galatasarayın maç yaptığını gördüm.
Bende televizyona yaklaştım ve boş bir sandalyeye oturarak maçı seyretmeye başladım. Maç Hollanda da oynanıyordu ve her iki takımda galip gelmek için elinden geleni yapıyordu. Derken Hollandalılar gol attılar. Grubun keyfi biraz daha arttı. Beyaz pos bıyıklı erkeklerden oluşan 40 yaş üstü gruptakiler, bardaklarını gol atanın şerefine kaldırıyor, marşlar söylüyorlardı.
Bir süre sonra bu sefer bizim takım gol attı. Gayrı ihtiyari goool diye bağırdım. Oysa ben Fenerbahçeliydim. Neden öyle bağırdığımı bende bilmiyorum. Ama olmuştu. Hollandalılardan bazıları bana doğru dönüp ters ters baktılar, kendi dillerinde bir şeyler söylediler. Konuşma dillerini çok da anlamıyordum ama vücut dillerinden anladığım kadarıyla bana iyi dileklerini iletiyorlardı. Bazıları biralarını bana doğru kaldırıp şerefe yaptılar. Sallama ve dallama çayım ile karşılık verdim.
Bizim tersimize Hollandalılar nazik insanlar. Kavgacı değiller. Dün gittiğim Şirinyerspor Narlıdere Belediye Süper Amatör maçında bile Narlıdereyi tutuyoruz diye neredeyse saldırıya uğruyorduk. Göztepe ve Karşıyaka arasındaki düşmanlıktan bahsetmiyorum bile. Bu gün bile Meşhur Göztepe Köprüsünün ayağında Biz karşıya cihada gidiyoruz diye yazmış fanatikler. Sanırsın ki Karşıyakada oturanlar düşman.
Hollandanın ortasında bir kafe-barda tek tabanca Goool diye bağırabilmiştim.
Maçın sonlarına doğru Hollanda takımı 2 gol daha attı ve maçı kazandılar. Kadehler sevinçle birbirine tokuşturulurken gruptan bazıları bana doğru Türklere nasıl geçirdik manasında el kol hareketi yaptılar.
Bir Fenerbahçeli ve bir Türk olarak Keşke biz galip gelseydik düşünmüş ve çok üzülmüştüm.
O günden bu güne uzun yıllar geçti ve bu yıllarda Galatasaray tüm Avrupa takımlarını dize getirerek UEFA kupasını kazandı. Gururlandık.
UEFA kupası final maçını evinde seyrettiğim Beşiktaşlı arkadaşımız ile birbirimize sevinçle sarılmıştık. O benden daha duygusaldı. Gözlerinden yaşlar da gelmişti.
Başarılar arka arkaya geldikçe birçok Galatasaray taraftarının Biz Avrupa Liginde, siz ananızın liginde gibi sataşmaları yok benim ay-yıldızım var, senin kaç yıldızın? gibi kelli felli adamların paylaşımları bende farklı duygular oluşturdu.
Galatasaray başka bir takımla oynadığında galip gelirlerse bak işte biz buyuz, siz şusunuz gibi böbürlenmeler, diğer takımı aşağılama ve tahrik etmeler olacak biliyorum. Belki de bu yüzden artık takımlarımızın Avrupa maçlarına gönülden bir destek sunamıyorum.
geçen akşam Galatasarayın Benfica ile maçı vardı. Bir yanım Hollandadaki o cafe-barda maçı seyreden adamdı. O yanım doğal olarak Galatasarayın Benficayı mağlup etmesini hatta perişan etmesini, maç sonunda oradaki Hollandalılara size nasıl geçirdik diye kadehini Şerefe diye kaldırmayı arzu ediyordu.
Ama diğer yanım da Galatasaray galip gelirse Facebookta yapılacak Bak Aslanın gücü işte bu, biz şampiyonlar liginde lideriz, siz ananızın dizi dibinde paylaşımları hayal ettim. O yanımda yok ya Benfica galip gelsin dedi. Elin takımını tutmak istedim.
Galatasaray yenildi ve ben üzüldüm. Çok üzüldüm diyemiyorum. Ama Neden çok üzülmedim? diye de kendime kızıyorum.
Çok üzülmedim diye suçlu ben miyim yoksa galip geldiklerinde her fırsatta karşı takımları aşağılayan taraftarlar mı? Bunu kendi Fenerbahçe taraftarı içinde söylüyorum.
Bir Türk takımını canı gönülden destekleyememenin suçlusu kim? Bunu sadece karşı takımı destekliyor olma durumu ile ifade edebilir miyiz? Bilinçli olarak bizi kamplara bölüp, fanatikleştirip bundan para mı kazanıyor kulüpler?