Üzülme Annem, Üzülme


  • Oluşturulma Tarihi : 15.05.2017 07:25
  • Güncelleme Tarihi :
Üzülme Annem, Üzülme yazının resmi

Hemen yanımda yatan oğlumun diğer tarafa dönmesi ile tekrar gözümü açtım. Yine her zaman olduğu gibi üstünü açmıştı. “Üstü açık uyursa hasta olur” korkusu ile bütün bir gece tetikte beklemiş, doğru düzgün uyumamıştım bile. Ama olsun. ‘Yeter ki ona bir şey olmasın’dı.

İnce yorgan ile dışarı çıkardığı bacaklarının üstünü örttüm. ‘Şunu altına koy, öyle otur, yer soğuk’, ‘Terledin atletini değiştir’, ‘Sıkı giyin hasta olma’ cümlelerini sıkça duyduğum annem geldi aklıma. Bu gün “Anneler Günü (Annemin tanımı ile “Analar günü”) ve annemin olmadığı üçüncü yıl. Onun olmamasının üzüntüsü ve ona olan özlem bir yana en çok onun “karşılıksız sevgisi”ni arıyorum. Yine de pek çok kişiye göre çok şanslı olduğumu düşünüyorum. 84 yaşına gelinceye kadar annemin o tarifsiz, ölçüsüz ve sınırsız sevgisini doya doya yaşadım.

Peki ya yaşayamayanlar? Ya annelerini erkenden kaybeden, anasız, ilgisiz, sevgisiz büyüyen çocuklar? Ya da evladını erkenden kaybeden anneler? Hangisi daha acıdır?

Uyku tutmayınca telefonumu elime aldım. Gelen bir iki mesaja baktım ve sonra Facebook’u -sanırım artık el kendiliğinden oraya gidiyor- açtım. Facebook’ta gezinirken annesine sarılıp güzel dileklerini paylaşan, vefat eden annesini eski bir fotoğraf ve acı kelimelerle yad eden ya da Anneler Günü’nü dua ile çeşitli özlü sözlerle kutlayan arkadaşlarımın paylaşımlarını gördüm. Arkadaşım Osman Aşçılar’ın sayfasında ise bir mektup vardı. Bir kaç hafta önce sarhoş ve kural tanımaz bir sürücü tarafından katledilen oğlu Bora Aşçılar’ın ağzından annesine yazılmıştı bu mektup:

“Biliyorum annem,

Bugün, evet bugün; acıyı, özlemi, gözyaşını, öfkeyi, nefreti bir arada yaşıyorsun.

Yaşamanın dışında, tüm benliğine, kalbine, yüreğine kazıyorsundur.

Bugün ilk kez bensiz bir Anneler Günü’nü kutlayacaksın.

Aslında KUTLAYAMAYACAKSIN, çünkü ben YOKUM artık annem.

Ve bundan sonra da Anneler Günü’nü benimle beraber kutlamak gibi bir olasılığın olamayacak.

Bugün senin için çok ama çok özel bir gündü değil mi?

Hatırlıyorsun değil mi, beni dünyaya getirdiğin o günü. Bir nisan günü, 20 Nisan’dı.

Bahar o güzel zamanı ve bahar yağmurların da dünyaya getirmişsin beni.

Anlatırdın hep; beni ilk kucağına alışını, öpüşünü, emzirdiğini…

Benimle beraber büyüyordu sevgin.

Ben ne kadar büyüsem, senin sevgin de benimle beraber büyüyordu.

Bazen şaşırıyordum bana olan sevgine, sevginin gücüne…

“Amannn anne” diyordum.

Bugün Bora’ sız, bensiz bir Anneler Günü kutlamak için yanıma geldin.

...

Üzgünüm anne, hem de çok… Hiç ister miydim sensiz olmayı, ister miydim şimdi seni böyle üzmeyi?

Sensiz olmak, sensiz yaşamak benim için mümkün olamayacak ihtimallerdendi.

Sen bana her zaman bir ağaç oldun, ben de sana, dal, yaprak ve meyve oldum.

Sen bana her zaman bir deniz oldun, bende sana mavi, balık, dalga ve fırtına oldum.

Sen bana her zaman bir bahçe oldun, bende sana tomurcuk, gonca, gül ve mis kokular oldum.

Sen bana her zaman, her şey oldun annem…

Şimdi sana yaşaman gereken en güzel, en özel bir gün de yanında değilim.

Ellerini tutamıyorum, yanaklarından öpemiyorum, sana sarılamıyorum.

Bak sana hediyeni bile veremiyorum.

...

Üzülme ne olur,

Ben hep senin kalbinde yaşayacağım

Seni çok ama çok seviyorum ANNEM….”

Kelimelerin kifayetsiz kaldığı acı bu olmalıydı.

“Allah sizin acınızı bana göstermesin” diye sürekli dua eden annemi çok daha iyi anlıyorum şimdi. Rahmetle...

Üzülme Annem, Üzülme
Dr. Deniz Arslan
Yazarımız Kim ?

Dr. Deniz Arslan