2

Vefat Ve…..


  • Oluşturulma Tarihi : 28.06.2016 06:54
  • Güncelleme Tarihi :

Ancak birini kaybedince düşünür insan.

Etrafındaki kimsenin öleceği aklımıza gelmiyor normalde. Sanki hayat hep aynı şekilde devam edecekmiş gibi. Oysa çok hızlı bir şekilde akıp gidiyor, göremiyoruz. Birisini kaybedince önce bir şaşkınlık, bir boşluk, bir eksiklik hissediyorsunuz. Sonrasında beraber geçirdiğiniz/geçiremediğiniz anlar, anılar. ‘Ah keşke şunu da yapsaydım, keşke o gün şöyle deseydim/demeseydim. Ve belki de en önemlisi bazı şeyleri ertelememek gerektiğini öğreniyorsunuz.

Sonra kendinize dönüyorsunuz. “Kimim ben? Ne yapıyorum? Bir gün çekip gideceğim ve hayatımı nasıl geçiriyorum?” diye. Ardımdan neler bırakacağım. İnsanlar ne diyecekler? Başımda biri olacak mı ölürken. Yalnız bir köşede mi buluşacağım o ‘meşhur’ kişi ile.

Ancak bir ölümle bunları düşünüyorsunuz. Öncesinde pek de aklımıza gelmez genelde. Daha iyi bir telefon, daha iyi bir araba, daha lüks bir yaşam ve daha daha daha…. Sonu olmuyor bu ‘daha’ların ve aslında bu ‘daha’lara yıllarımızı verdiğimizi sonra da geride onları bırakarak gidildiğini ancak bir ‘ölüm’ görünce anlıyorsunuz. Hayat kimine kısa kimine uzun sunulmuş bir armağandır. Allah ona uzun ve güzel bir yaşam armağan etmişti.

Başsağlığı için arayanlara ya da mesaj atanlara söylediğim gibi “Babam 90 yaşına kadar güzel, mutlu ve sağlıklı bir hayat sürmüş, çocuklarının evliliğini, torunlarının çocuklarını görmüş, tüm çocuklarını iş güç sahibi yapmış, son günlerine kadar hafızası yerinde çok önemli bir sağlık problemi olmayan bir insandı”

Allaha bu nedenle her fırsatta şükrederdi.

İnançlıydı. Ölmekle hayatın bitmeyeceğine, ahrete, cennet ve cehenneme, öteki dünyada insanların birbirlerini tekrar göreceğine inanıyordu. O yüzden korkmuyordu ölümden. Sadece ‘Allah çok çektirmesin’ diye dua ederdi. İyilik yapan, ya da onun tanımı ile ‘iyi amel’e sahip insanların ruhlarını teslim alan ölüm meleğinin onların canını yakmadan, adeta tereyağından kıl çeker gibi kolaylıkla alıp götürdüğünü, kötülük yapan insanların ise ruhlarını teslim ederken çok çektiğini, çırpınarak, direnerek, zorlanarak, morarak adeta ölürken insanlıktan çıktığını anlatırdı.

Tamda Allah’a dua ettiği gibi, çok kısa süre içinde, çekmeden ebediyete gitti. Sanki ölmemiş, güzel bir uykudaymış gibi duruyordu bembeyaz örtünün içinde. İmam onu yıkarken ‘Vücudu pamuk gibi, yumuşak, yüzü nur içinde. Ne kadar güzel ölmüş’ dedi.

Arayan, mesaj atan dostlarıma hep söylediğim gibi ‘Allah en başta bana, sonrada tüm sevdiklerime babama verdiği gibi uzun, huzurlu, keyifli bir yaşam ve acısız, ağrısız bir ölüm versin. Yirmili yaşlarda toprağın altına girenlerin olduğu bir ülkede ‘Allah’ım neden babamın canını aldın?’ diye ağlamak, üzülmek nankörlüktür.

Yaptığı amele göre mekanı cennettir inşallah.

Büyükşehir Belediyesi’nin cenaze ve mezarlık hizmetleri gerçekten de çok düzenli ve güzel işliyor. Bunun yanında eve- istememiş olmamıza rağmen- yemek göndermesi ayrı bir incelik. Kendilerine bu acılı günümüzde gösterdikleri ince davranış için çok teşekkür ediyorum.

Telefonla arayan, mesaj atan, facebooktan taziyelerini yazan, ifade bırakan tüm dostlarıma da ayrıca çok teşekkür ederim.

Umuyorum ki tüm sevdiklerimizle zamanı geldiğinde bir araya gelecek ve tekrar sohbet edip hasret gidereceğiz. 

Vefat Ve…..
Dr. Deniz Arslan
Yazarımız Kim ?

Dr. Deniz Arslan