Sayfa Yükleniyor...
Bazen sadece oturup televizyon seyretmek istiyorum.
Örneğin evlilik programlarını. Enteresan şeylere denk gelebiliyorum.
Bu günkü programın sonuna yetişebildim. Burnunda hızma olan beyaz tenli, siyah saçlı güzelce kız paravanın bir tarafında bekliyordu. Tahminen 25 yaşlarında olan bu genç kızımızın mutsuzluğu yüzüne yansıyordu. Orada olmaktan mı rahatsızdı? Yok canım. Madem rahatsız ne işi vardı ki burada. Sürekli bir mutsuzluk ifadesi o yaş grubu genç kızlarda olağan yüz ifadesi sanırım.
Paravanın diğer tarafında son zamanların tembel erkek modası olan kirli sakalı ve elinde özenle hazırlandığı belli olan çiçeği ile kız ile aynı yaşa yakın genç bir delikanlı ayakta bekliyordu.
Heyecanlıydı. Yerinde duramıyor gibiydi. Bir stüdyoya, bir sunucuya bakıyor, hiçbir noktada 1-2 saniyeden fazla yoğunlaşamıyordu. Arada da yavaşça açılan paravanı kontrol ediyordu.
İşte o an. Karar anı.
Bana göre karar anı her ikisinin göz göze geldiği saniye. Kızın gözlerine baktım. Mutsuzluğunda zerre kadar bir değişiklik olmadı. Beğenmedi diye düşündüm. Esra Hanım, beyefendi uzaktan gelmiş ama dedi yüzünü ekşiterek. Kararım olumsuz.
Adamcağız kafasından aşağı buz dolu bir kova dökülmüş gibi kaldı. sağlık olsun saygı duyuyorum falan gibi kelimeler ağzından döküldü. Sunucu biraz daha düşünseydin dediyse de mutsuz abla Kararım kesin dedi. Adamcağız Şansımı başka bir aşkta denerim şarkısı eşliğinde stüdyoyu terk ederken sunucu Şimdi alkışlarla Begümü çağırıyorum. Afyondan gelen talibi Şevket Bey burada dedi.
Mini eteği, topuklu ayakkabısı, fönlü saçları ile genç güzel bir kız sevinçle paravanın önündeki koltuğa oturdu. Mikrofonu aldı. Esra Hanım ben önce bir açıklama yapmak istiyorum dedi. Kameraman yüzüne zoom yaptı. Esra Hanım biliyorsunuz ben Murattan hoşlanmıştım. Ama Muratla aramı Dilara bozdu diye sanki ağlayacakmış gibi.
Başka kameraman olayı önceden biliyormuş gibi onların loca benim sergi dediğim bölümde oturan Dilaraya odaklanmıştı bile. Mikrofonu beklemeden sinirle bir şeyler söyleyen Dilaranın ne söylediğini biz ekran başındakiler anlayamamıştık. Allahtan sunucu konuya hakimdi. Dilaraya mikrofon verelim dedi. Dedi ama mikrofonu elinde tutan 50li yaşlarda amca dalmıştı. Muhtemelen bu gün de bize talip çıkmadı diye üzülüyordu. Mikrofon kimde? diye birkaç anonstan sonra kendine geldi ve mikrofonu 30lu yaşlardaki İzmirli kuaföre, oda 45 yaşındaki emekli öğretmen Ceyda Hanıma, oradan da Dilara Hanıma ulaştı.
Mikrofona nihayet kavuşan Dilara Hanım, Ben ne yaptım ki? dedi. Kaşlarını çatarak.
Murata benim faceden Turgaya yazdığımı söylemişsin dedi.
Evet söyledim. Sen Turgaya yazmadın mı?
Yazdım. Ama ne yazdığımı biliyor musun?
Biliyorum. Ona demişsin ki Sen Dilaraya talip olmasaydın ben senle görüşebilirdim.
Ona öyle demedim. Bak facede ki yazışmaları şimdi tüm Türkiyeye gösteririm rezil olursun. O bana dedi ki sen Dilara hanımdan daha güzelmişsin. Keşke sana talip olsaydım dedi.
Dilara Hanım ses tonunu yükselterek, Ayol göz var nizam var. Bir bana bak, bir sana. Kararı Türkiye versin dedi eliyle baştan aşağı fiziğini göstererek.
Begüm dil dalaşında tecrübeliydi belli ki. Ayol sen git bir aynaya bak. Sana kaç talip geldi bu güne kadar? dedi alaycı bir tavırla.
Dilara Hanım zayıf bir yerinden mi vurulmuştu? Belli ki gelen talip sayısı paravanın önündeki Begüme göre daha azdı. Ayol sana kim geldi ki? Manav, kasap, elektrikçi dedi gülerek.
Sunucu yaşanan polemikten memnundu. Ne kadar çok kavga o kadar reyting demekti. Ateşi körükleme isteği duydu. Dilara Hanım buraya her meslek grubundan insanlar gelebilir. Bu bir evlilik programı. Biz insanları mesleklerine göre ayırmıyoruz dedi.
Dilara Hanım; Esra hanım bakın Turgay bana talip olduktan sonra biliyorsunuz çay içtik. Ancak bazı konularda anlaşamadık. Daha sonra Begüme mesaj atmış. Begümde demiş ki Dilara Murata yazıyor. Turgayda demiş ki keşke bana umut vermeseydi. Begümde demiş ki Ayol o herkese yazıyor demiş. Bunu bana Dilek söyledi dedi.
Konu gitgide karışıyordu. Paravanın önünde konuşan kız Begümdü ama Dilek kimdi? Murat kimdi? Kim kimle? Nerede ne zaman? Kafam karıştı. Demek daha sık izlemeliyim diye düşünürken ablam içeri girdi. Paravanın önünde konuşan Begümü görünce Bu kızı sana alsak ya. Çok güzel dedi.
Abla o Turgaya yazıyormuş dedim.
Öylemi. Tüh bak kaçırdık orayı demek diye üzüldü.
Talip olayım mı ona? dedim göz kırparak.
Yok babam yok. Öyle oynak kızlardan hayır gelmez. Senin de hiç şansın yok. Kısmetsizsin dedi.
Burada da talihimiz yaver gitmiyordu demek ki.
Ben Kendimi bu çekyattan aşağı mı atsam? diye düşünürken onlar oynak bir müzikle göbek atmaya başladılar.
Ülke de seçim varmış, sorunlar varmış, terör varmış, ekonomi bozulmuş kimin umurunda .