Sayfa Yükleniyor...
Dün bir arkadaşımı ziyarete gittiğimde gördüm onu. Seyyar arabasının iterek gidiyordu. Hafif bükülmüş beli, rengi atmış kabanı, düzgünce taranmış yer yer kırlaşmış saçı ve insanlara, Belki bir şeyler alırlar diye bakışı hiç değişmemiş.
Otuz yıl öncede böyleydi. O zamanda küçük seyyar arabasında kemer, çanta, cüzdan, tıraş köpüğü, kalem pil gibi şeyler satıp ailesinin geçimini sağlardı. Sürekli okul çevresinde, oturduğu yerde etrafa bakan bu seyyar satıcıyı pek çoğumuz okul çevrelerinde öğrencileri korumak için, kılık değiştirerek dolaşan sivil polis sanıyorduk.
Bu adam 30 yıldır hala aynı işi yapıyor. Ben ortaokula giderken okulun önüne gelirdi dedim.
Ne yapsın? Nasıl geçinsin? Kimi kimsesi yok. Gariban bir iki şey satarak yaşamaya çalışıyor dedi arkadaşım.
Kimsesi yok mu? dedim.
Şu anda kimsesi yok. Yalnız başına bir gecekonduda kalıyor. Eşi vefat etmiş. Çocukları var diyorlar ama biz görmedik dedi.
Ne kadar kötü. Peki, bu adam hastalandığında kim bakacak ona? dedim.
Allah yardımcısı olsun dedi dudak bükerek arkadaşım.
Birde, Yaşamımız zor diyoruz, mutlu olamıyoruz. Bu adam sadece yaşamaya çalışıyor. Ölüm döşeğinde bir bardak su verecek kimsesi yok dedim.
Öyle valla dedi arkadaşım.
Bir ihtiyacı var mı acaba? Sorsak kızar mı? dedim.
Normalde kızmaması lazım. Ama sen ona iyilik yapmak istiyorsan bence git alışveriş yap, bir şeyler al dedi.
İyi fikir valla dedim.
Boş bir dükkanın önünde durmuş, gelene gidene bakıyordu.
Hiç ihtiyacım olmamasına rağmen elime ilk gözüme çarpan siyah bir kemer aldım.
Amca bu kemeri almak istiyorum dedim.
Kaliteli, hakiki deri, uzun yıllar kullanırsın dedi.
Fiyatını sordum, ederinden biraz fazla verip, Üstü kalsın dedim.
Olmaz dedi. Israrla o paramın üstünü vermek istiyor, bense, Kalsın diyordum.
Vallahi olmaz diye parayı zorla elime tutuşturmak isteyince, para üstü ile bir jilet ve kalem pil aldım.
Amca maşallah bu arabada 30 yıldır çalışıyorsun. Eskiden bizim okulun karşısında çok dururdun dedim.
40 yıl oldu dedi.
Zor olmuyor mu? Yorulmuyor musun? dedim.
Zor olmuyor ama belediye bırakmıyor artık. Son bir ayda 2 defa benim arabamı alıp götürdüler. Belediye uzman çavuşluktan gelme 300 kişi almış. Onları zabıta yapmış. Hiç dinlemiyorlar, acımıyorlar. Tezgahı arabaya atıp götürüyorlar. Arabayı kırıyorlar. Malları da 1 ay sonra sana geri veriyorlar dedi.
Yazık ya dedim.
Seyyarı bitirecekler. Öyle görünüyor. İki arabam gitti. Başkana da çıkacaktım. Bırakmadılar. Bende artık bu arabayı kullanıyorum diye büyük marketlerden birinden aldığı alışveriş arabasını gösterdi. Bunu alıp götürürlerse üzülmem. Ne yapalım? dedi.
Amca bir şeye ihtiyacın var mı? dedim. Sağ ol evladım. Canınızın sağlığı dedi.
Yanından ayrılırken her şeye sahip olmama rağmen zaman zaman mutsuz olduğum zamanlarım aklıma geldi. Kızdım, Yazıklar olsun bana dedim kendi kendime.