Sayfa Yükleniyor...
Yorgunum. Çok yorgun hissediyorum. İçimden hiçbir şey yapmak gelmiyor. Sadece ve sadece yatmak istiyorum.
Üstelik Nihat Behramın dediği gibi Yorgunluğumun yaşamak gibi bir anlamı olup olmadığından da emin değilim. Çok yorulacak aktiviteler yapmamışım geriye dönüp baktığımda. Sıradan şeyler işte. Ev, iş, ufak tefek hobiler, bazen geziler, yani ortalama bir insanın yaptığı şeyler işte.
Mesleki olarak geriye dönüp baktığımda pek de başarılarla dolu bir hayatım olmamış. Ama kötü de yaşamamışım. Bir ileri bir geri işte. Önce bir meslek sahibi olmaya çalışmışım sonra ev, araba ve diğer insani kaygılara ulaşmaya çalışmışım.
Aşk hayatında ise pek de başarılı olamamışım sanırım. Ya ben yanlış kişilere aşık olmuşum ya da doğru kişileri görmek istememişim.
Ülke olarak yanlış bir yerde doğmuşum diye düşünüyorum. Biraz daha özgür bir ruha sahibim ve burası bana dar geliyor. Kalıplara, toplumun düşüncelerine sığmayan bir yaşam hayalim var. Hep de bu yüzden kendi kendimi sorgulayıp duruyorum. Zamanım varken neden farklı bir yer arayışına girmedim diye. Kendimi bıraktım. Kurtuluşum olmadığını bilmenin çaresizliği içinde olan biteni sadece ve sadece seyrediyorum.
Yorgunum.
Yorgunluğumun nedenini de tam olarak bilemiyorum. Sanırım iyi bir psikiyatriste ihtiyacım var. İyi bir psikiyatrist bana bu ülkede, bu koşullarda mutlu olmayı öğretecek mi acaba? Yaşadıklarım ve gördüklerim mi beni yordu bu kadar? Yoksa ümitsizlik mi? Hiçbir şeyin değişmeyeceğini mi kesin olarak görmeye başladım. Bilemiyorum.
Yorgunum ve içimden hiçbir şey yapmak gelmiyor. Yazmak da dahil buna.
Onun için bu günlük böyle.