2

ZİYNET VE ŞEYNİZ’İN HİKAYESİ


  • Oluşturulma Tarihi : 29.09.2015 06:24
  • Güncelleme Tarihi :

‘İyi ki yapmışım bu geziyi' diye düşünüyorum. Bayram tatilinde Mardin’e yaptığım kısa geziden bahsediyorum. İyi ki yapmışım çünkü oraya gitmeseydim bazı şeyleri bilmeyecektim. Bazı iyi insanların hikayelerini öğrenemeyecektim mesela. Böyle insanların olduğunu duyuyordum ama gözümle görmemiştim. Ama varmış gerçekten, bir efsane değilmiş.

İşte size gerçek bir ‘iyilik’ öyküsü;  Ziynet ve Şeyniz hanımın hikayesi.

Rahmetli annemin hayrı için bir şeyler yapmak amacı ile Mardin'de fakir bir köy okulunu ziyaret etmiştim. Öğretmen bize okulu gezdiriyordu. Bahçede bir köşede bir grup çocuk oyun oynuyor, yanlarında yaşça biraz daha büyük ablaları onlara gözcülük ediyordu. Öğretmenlerini görünce sevinçle yanına geldiler. Öğretmen beni onlarla tanıştırdı.

Ne konuşulur ki bu durumlarda? Klasik olarak sırayla ‘ne olmak istiyorsunuz?' diye sordum. 16-17 yaşlarında bıcır bıcır konuşan bir kız çocuğu ‘Otel müdürü olmak istiyorum' dedi.

Köydeki çocuklara genelde ‘ne olmak istiyorsun?' diye sorduğumda ‘Doktor, öğretmen, Mühendis olacağım' gibi cevapları almaya alışkındım ama ‘otel müdürü' cevabını ilk kez duymuştum.

Merak ettim. ‘Neden otel müdürü olmak istiyorsun?' dedim. ‘Çünkü annem de otel müdürü' dedi. Şaşırdım.

‘Annen nerede müdür?' diye sordum. ‘İstanbul Ceylan otelde' dedi. İyice meraklandım. Giyimi, konuşması diğer arkadaşlarından farklı değildi.

‘Tatil için mi buradasınız?' dedim. ‘Hayır biz burada oturuyoruz zaten' dedi.

Daha da şaşırdım. ‘O zaman annen orada sen burada mı oturuyorsun?' diye soracak oldum. Öğretmen devreye girdi. ‘Hocam Ziynet kızımızı İstanbul Ceylan oteli Müdürü Şeyniz hanım okutuyor. Oda ‘anne' diyor ona' dedi.

‘Şeyniz hanım buralı mı?' dedim öğretmene.

‘Hayır hocam. Kendisi Tekirdağlı. Burayı bu güne kadar görmemiş bile' dedi.

Tekirdağlı bir kadın bu güne kadar bir kez bile gidip görmediği Mardin’de fakir bir kızı okutuyordu.

‘Hocam nasıl görmüş? Kimden duymuş? Ne kadar zamandır okutuyor?' dedim şaşırarak. Arka arkaya soruları sıralamıştım.

‘Hocam buraya yaklaşık 10 yıl önce idealist bir öğretmenimiz gelmiş. Buradaki çocuklar için bir şeyler yapmak istemiş. İhtiyacı olan zeki çocukları tespit etmiş. Sonra da nasıl buldu, nasıl bir organizasyon yaptı bilemiyoruz. Bildiğimiz o zamandan beridir Ziynet'in tüm ihtiyaçlarını Şeyniz hanımın karşılıyor olduğu' dedi.

Ziynet'e döndüm. Başını önüne eğmişti. ‘Tanıştın mı Şeyniz hanımla?’ dedim.

‘3 yıl önce tanıştık annemle. İstanbul' a evine davet etti, bilet gönderdi, gittim. Annemin ikizleri var. 7 yaşındalar. Onlarla da tanıştım' dedi.

‘Sevdin mi kardeşlerini?' dedim.

‘Annemi de, onları da çok seviyorum. Onları buraya çağırdım. Geleceklerdi. Onlara köyümü gezdirecektim. Ama' dedi. Yine başını önüne eğdi.

Öğretmen; ‘Hocam biliyorsunuz buralar yine biraz karıştı. İnsanlar gelmeye çekiniyor. Eskiden günde 3-4 turist otobüsü görürdük. Şimdi onlar da gelmiyor. İnşallah bu olaylar biterse tekrar eskisi gibi güzel olur' dedi.

‘İnşallah' dedim Ziynet’in gözlerine bakarak.

‘Bunları yazabilir miyim?' diye sordum Ziynet'e. ‘Nasıl yani ne yazması? Nerede yazılacak?' gibi baktı gözlerime.

‘Ben İLKSES Gazetesi’nde yazı yazıyorum. Bunu da orada yazmak istiyorum. Tabi izin verirsen'  dedim.

‘Bilmem ki annem ne der' dedi.

Şeyniz hanıma ‘annem' diyor. Benim için dünyadaki en değerli şey annem'di. Onun için birine ‘annem' demenin ne demek olduğunu, neyi ifade ettiğini iyi bilirim.

‘Ben bunu yazmak istiyorum. Çünkü böyle iyi insanların olduğunu başkaları da bilmeli' diye ısrar ettim. Başını önüne eğdi. Yanımda öğretmeni de vardı. Belki de bizi kırmak istemedi ‘Peki hocam' dedi.

‘Yazmak istiyorum' dedim ama etrafımız biraz kalabalık ‘belki arkadaşlarına mahcup olur' düşüncesi ile detaylandıramadım. Başka bir zaman da uzun konuşma şansımız olmadı.

Yani Şeyniz Hanım ile ilgili bildiklerimiz bundan ibaret. Tekirdağlı, İstanbul Ceylan otelde müdür, ikiz çocukları olan bir iyi insan, bir anne ve bu güne kadar gidip görmediği bir yerde, Mardin'de, bir kız çocuğuna 10 yıldır kesintisiz yardım ediyor.

Ben yazacak bir şey bulamıyorum. Bu insanın büyüklüğünü, gönül zenginliğini anlatacak, ifade edecek kelimeleri bulmakta güçlük çekiyorum. Bunları duydukça, böyle hikayeleri okudukça güzel bir gelecek için umutla doluyorum.

Şeyniz hanıma sesleniyorum ‘Şeyniz hanım, siz belki de bu yazıyı okumayacaksınız. Ama bilmenizi isterim ki sizin sayenizde Mardin’de, tertemiz, çalışkan ve sevgi dolu bir kız çocuğu yetişiyor. İyi ki sizin gibi insanlar var. Ülkem bu haldeyken bana iyi günlere dair bir umut oldunuz.

Saygıyla ellerinizden öpüyorum.

ZİYNET VE ŞEYNİZ’İN HİKAYESİ
Dr. Deniz Arslan
Yazarımız Kim ?

Dr. Deniz Arslan