Sayfa Yükleniyor...
Hanefi mezhebine göre abdestliyken vücudun her hangi bir yerinden kan çıksa kişinin abdesti bozulur. Buna göre iğne vurulduktan sonra kanama olmuyorsa kişinin abdesti bozulmaz, kişi bu abdestle istediği kadar namaz kılar, ibadet eder. Ancak iğneden sonra herhangi bir kanama olursa abdest bozulur.
İnsan küfre götürmeyen günahları işlemedikçe dinden çıkıp kafir olmaz. Yani kişi tasvip etmediğimiz halde namaz kılmamakla, oruç tutmamakla veya içki içmekle kafir olmaz. Çünkü İslama göre Müslüman günah işlemekle imandan çıkmaz.
İslam'da mal hürriyeti vardır. Yani erkeğin kazandığı malı kendisine, kadının kazandığı mal kendinedir. İslam'a göre herkes kendi malının sahibi ve tasarruf yetkilisi olduğundan ne kocanın ne de bir başkasının kadının malını nereye, nasıl ve ne kadar harcaması gerektiği gibi konularda karışma hakkı yoktur. Kadın dilerse malı yiyer, dilerse dağıtır, dilerse kocasına veya bir başkasına verir. Kimse bu konuda onu zorlayamaz. Kocanın o mal üzerinde bir yetkisi yoktur. Nitekim Allahu Teâlâ bu hususta mealen şöyle buyurmaktadır:
Dua ederken Allahın rahmeti bizlerin üzerimize yağıyor. Bizlerde bu rahmetten nasiplenmek için dua ederken ellerimizi rahmetin geldiği göklere doğru kaldırıyor daha sonra da bu rahmeti yüzümüze ve bedenimize sürüyoruz.
Evlilik gibi, yuva kurmanın ve neslin devamını sağlayan kutsal bir akdin basit çıkarlara alet edilmesi dinen doğru olmayan bir davranıştır.
Dinimiz, kul haklarına çok önem vermiş ve inananların bu haklara karşı duyarlı ve saygılı olmalarını emretmiştir. Ayrıca kul hakkı ihlalinde, hakkı ihlal edilen affetmedikçe, kimse tarafından affedilemeyeceği de belirtilmiştir. Veda hutbesinde Hz. Peygamber; Ey insanlar, sizin kanlarınız, mallarınız, (ırzlarınız) kişilikleriniz rabbinize kavuşuncaya kadar birbirinize haramdır (dokunulmazdır). (Buhârî, Hac, 132) buyurmuştur.
Halk ararsında Hz. Süleyman döneminde yaşanan bir kuraklık sırasında bir karıncanın yağmur yağması amacıyla yaptığı dua olarak inanılan ve bu sebeple "karınca duası" denen dua, güvenilir hadis kaynaklarında yer almamaktadır.
Yolcu kurban kesmekle mükellef değildir. Tatile çıkan kimse de yolcu gibidir. Bayram tatiline çıkan kimse kurban kesmek zorunda değildir. Ancak kesmesi halinde, sevabını kazanır. Sefer ya da tatil halinde iken kurban kesenler; bayram günleri içinde memleketlerine dönerlerse, yeniden kurban kesmeleri gerekmez. Sefer halinde iken kurban kesmeyip de bayram günlerinde memleketlerine dönenler, kurbanlarını keserler.
Ev veya araba almak kurban kesmeyi gerektirmez. Ama kişi isterse elde edilen bu nimetlerden dolayı Allaha şükür için, şükür kurbanı kesebilir. Ki bu da sünnet bir ibadettir. Zira kesilen hayvan aynı zamanda kesen kişi ve ailesi için sadaka hükmündedir..
Kurban, bir ibadet olduğu için, kurbanlık hayvanların kusursuz olmaları gerekir. Bazı kusurlar vardır ki; bunlar, hayvanın kurban olmasına engeldir. Bu kusurların başlıcaları şunlardır:
Kurban kesmekle mükellef olabilmek için borcun ve temel ihtiyaçların dışında artıcı olsun olmasın 85 gram altına ya da buna denk paraya veya mala sahip olmak gerekir.
Hz. Peygamber'in hadis ve uygulamalarında, cinsiyet ayrımı yapılmaksızın kurbanlık hayvanların vasıfları belirlenmiştir. Bu itibarla kurban olup olmaması açısından hayvanların erkek veya dişi olması arasında bir fark yoktur.
Doğan çocuğa isim koyma ile ilgili rivayetlere baktığımızda bazı rivayetlerde doğumun üçüncü, bazılarında ise yedinci gününde isim koyulması gerektiğini müşahede etmekteyiz.
Eti yenen kara hayvanlarının etlerinin helal olması için, usulüne uygun olarak kesilmesi gerekir. Usulüne uygun kesim, Hanefilere göre besmele çekilerek, hayvanın nefes ve yemek boruları ile şah damarının veya iki şah damarından birinin kesilmesi şeklinde yapılır.
İslam inanç, örf ve geleneğinde cenazenin tabutsuz olarak defnedilmesi esastır. Ancak kabrin zemini rutubetli veya yumuşak olduğu takdirde cenaze tabut ile defnedilebilir.
Bütün varlıklar Allahın yaratması ile var olmuşlardır. Dolayısıyla Allah bütün varlıkların sahibi ve rabbidir. O dilediğine dilediğini verir, dilemediğine vermez. Aynı şekilde O dilediğini zengin yapar, dilediğini fakir bırakır. Yani kısaca Hz. Peygamberin bir hadis-i Şerifinde buyurduğu gibi Allahın dilediği olur dilemediği olmaz meydana gelmez.
Gerek evliliğin yıldönümü gerekse doğum yıldönümü münasebetiyle tertiplenen merasim ve toplantıların kendisi günah olmaz. Günah, bu toplantılardaki tutumlardan meydana gelir.
İnsanlar bir araya gelince helal olan şeyleri yiyor, helal olan şekliyle sohbet ediyor, hayattan bir yaprağın daha koptuğunu, ömürden bir yılın daha gittiğini düşünüyor, faydalı sohbetler yapıyor. Günah olmayan şekilde eğleniyorlarsa elbette böyle evlilik yıldönümü veya doğum günü kutlamalarında haram olmaz. Hiçbir sakınca söz konusu hale gelmez.
Şayet bu vesile ile haramlar işleniyor, günahlara maruz kalınıyor, çok israflı eğlence ve yeme içmelerle kötü örnek olunuyorsa; o zaman bu kutlama haram olur.
Abdestsiz kıyılan dini nikah geçerli olur mu?
Peygamberlerin dışındaki insanların gördükleri rüyalar, kesin bir hüküm ifade etmediği gibi bağlayıcılığı da yoktur.
Buluğa ermiş Müslüman bir hanımın namaz kılarken saçlarını ve diğer avret mahallini örtmesi gerektiği Hz. Aişe validemizden rivayet edilen hadis ile sabittir. Sevgili peygamberimiz bu konuda şöyle buyurmaktadır: "Allah erginlik çağına ulaşmış kadının başörtüsüz kıldığı namazını kabul etmez."
Tıbbi bir gereksinim halinde, doğum esnasında beklenmeyen komplikasyonlarda veya doğum öncesi yapılan incelemelerde ihtiyaç belirlendiğinde sezaryenle doğum yaptırmada hiç bir sakınca yoktur.
Eşyada aslolan ibâhadır. Yani bir şeyin haram olduğuna dair bir delil (ayet ya da hadis) bulunmadıkça onun helal olduğuna hükmedilir. Kur'an-ı Kerim'de yenilmesi haram kılınan şeyler: Leş, akıtılmış kan, domuz eti ve Allah'tan başkası adına kesilmiş hayvanların etleridir. ( Bakara, 2/173; Maide, 5/3; En'am, 6/145 ve Nahl, 16/115)
Namazda düşünceye dalmak namaza zarar vermez. Ancak namazın manevi ortamından kopup düşünceye dalamak namazın ruhuna aykırıdır. Bu dalma da bazı durumlarda sehiv secdesi gerektirmektedir.