Sayfa Yükleniyor...
Hz. Peygamber yetimlerin himaye edilmesini, yetiştirilmesini, haklarının titizlikle korunmasını istemiş, bunu hakkıyla yapanların cennette, kendisiyle yan yana olacaklarını müjdelemiştir.
Yoksullara yardım konusundaki ayetler ve hadisler ise saymakla bitmeyecek kadar çoktur.
Şu halde yoksul ailelerin çocuklarını ve himaye edecek yakınları olmayan yetimleri, hali vakti yerinde olanların yetimleri ve fakirleri himaye etmeleri, onların ihtiyaçlarını karşılamaları, yetişip iyi insan olmaları için gayret göstermeleri İslam’ın, Müslümanlardan istediği güzel işlerden, sevaplı amellerdendir. Bir kimse istiyorsa ihtiyacı olan çocuklara, kendisi hayatta iken mal bağışlaması da mümkün ve caizdir. Ama bağışlama başkadır, evlatlık edinip mirasçı kılmak başkadır.
Anası babası belli olan bir çocuğu onlardan almak, kendi soyadlarını vermek, nüfus kütüklerine kaydettirmek ve mirasçılar yapmak manasındaki “evlat edinme” ise şu sebeplerle İslam’da yasaklanmıştır:
1- Ana-babanın, çocuklar üzerindeki haklarından biri de aile ocağını tüttürmesi, ailenin adını devam ettirmesi, o ailenin bir ferdi olarak ve bu şuur içinde hak ve ödevlerini yerine getirmesidir.
2-Aile fertlerinin (akrabanın) kimlerden oluştuğu ve mirasın bunlar arasında nasıl paylaşılacağı hususları Kur’an’da ve Sünnet’te belirlenmiş, “Bunlar Allah’ın koyduğu sınırlardır, sakın bu sınırları aşmayın” buyrulmuştur. Evlatlık mirasçı olunca bu ilâhî düzen bozulmaktadır.
3- İslam’da aile fertleri arasında mahremlik, namahremlik ilişkisi vardır; bazı yakın akraba yanında örtünme, bir yerde beraber bulunma, seyahat etme... Hükümleri, daha uzak akrabaya göre farklıdır. Evlatlık edinilen ve eve alınan bir kız veya erkek çocuk büyüdükçe -himaye edilen bir yabancı değil de evlat olarak telakki edilirse- kadın erkek ilişkilerine ait emir ve yasaklar çiğnenecektir.
Ahiret gününde haşır nasıl olacaktır?
Haşır, Allah’ın insanları hesaba çekmek üzere tekrar dirilişten sonra bir araya toplamasıdır. İnsanların toplandıkları yere mahşer denilir. Kur’ân-ı Kerîm’de mahşerden ve bu sırada yaşanacak olaylardan bahseden pek çok âyet vardır. Bu âyetlerden birinde şöyle buyurulur: “Allah, onları sanki günün ancak bir saati kadar kaldıklarını sandıkları bir durumda yeniden diriltip toplayacağı gün aralarında birbirleriyle tanışırlar. Allah’ın huzuruna varmayı yalanlayanlar elbette zarara uğramışlardır. Çünkü onlar doğru yola gitmemişlerdi” (Yûnus 10/45).
Haşir günü insanlar kendi dertlerini, hesaptan yüz akıyla çıkıp çıkmayacaklarını düşüneceklerinden yakınlarıyla bile ilgilenmeyeceklerdir. O gün müminlerin yüzleri parlayacak, kâfirlerin ise kararacaktır.
Hz. Peygamber haşır ile ilgili olarak şöyle buyurur: “Her kul öldüğü durum üzere haşredilir. İyilik üzere ölmüşse iyi, kötülük üzere ölmüşse kötü olarak diriltilecek.”(Buhârî, “Rikak”, 45).
Alışverişte verilen promosyon eşyayı almak caiz mi?
Öncelikle şunu bilmek gerekir ki alış verişi cazip hale getirmek için meşru olmak kaydı ile verilen her şey dinen caizdir. Bu anlamda promosyon sürümü artırmak için satılan malla beraber ilave olarak para, eşya ve benzeri bir şeyi bedava olarak müşteriye vermektir.
Herhangi bir şart olmaksızın ve verilen promosyon meşru olmak kaydıyla satışla beraber promosyon verme de bir sakınca yoktur. Çünkü alıcı neye para verdiğini, satıcı da neyi pazarladığını bilmektedir. Örnek olarak; televizyon telefon verilmesi gibi bir alışveriş dinen sakıncalı değildir.
Burada en önemli nokta; alıcıyı aldatacak bir unsura yer verilmemesidir.
Günün Ayeti
Kadınlara mehirlerini gönül hoşluğuyla verin. Eğer onlar gönül rızasıyla size bir şey bağışlarlarsa onu afiyetle yiyin.
Nisa, 4/4.
Günün Hadisi
“Eğer dünya Allah nazarında sivri sineğin kanadı kadar bir değer taşısaydı tek bir kafire ondan bir yudum su içirmezdi.”
Tirmizi, “Zuhd”, 13.
Günün Sözü
Müminin alameti dörttür: Sözü zikir, sükutu fikir, nazarı ibret, ameli hayırdır.
(Ebu Bekir Verrak)
Günün Duası
Allah’ım imanımızı, sağlığımızı ve huzurumuzu daim eyle
Bunları biliyor muyuz?
Kain ve Bain Nedir?
Tasavvuf ilmi terimlerinden. Halk (insanlar) ile beraber görünen, fakat hakikatte onlardan uzak ve kalben Allah ile beraber olan.
Günün Nüktesi
İnsanı tanıma yolları...
Bir adam Hz. Ömer’in yanında bir hususta şahitlikte bulunmuştu. Hz. Ömer ona,
- Ben seni tanımıyorum, seni tanıyan birini getir, dedi.
Orada bulunanlardan birisi,
- Ben onu tanıyorum, deyince Hz. Ömer,
- Nasıl bilirsin? diye sordu. O da,
- Emin ve âdil bir adam olarak tanıyorum, cevabını verdi.
Hz. Ömer tekrar sordu:
- Gecesini gündüzünü bildiğin, yakın bir komşun mudur?
- Hayır, diye cevap verdi adam.
Hz. Ömer sormaya devam etti:
- İnsanın takvasını ortaya koyan, muamelesidir. Bu adam, alışveriş yaptığın bir kimse midir?
Adam tekrar,
- Hayır, dedi.
Hz. Ömer bu defa;
- Bununla, insanın ahlâkının güzel veya çirkin olduğunu anlamaya imkân veren bir yolculuk yaptın mı? diye sordu.
Adam bu soruya da,
- Hayır, cevabını verince, Hz. Ömer,
‘ Sen onu tanımıyorsun, dedi ve sonra da adama dönerek,
- Git, seni tanıyan birini getir, buyurdu.’