Sayfa Yükleniyor...
Allah vardır ve mekansız olarak vardır. Mekan biz yaratılmış varlıklar için vardır. Ancak bütün varlıkları yaratan Allah mekandan münezzehtir. Dolayısıyla bu sözü söyleyenin hangi manada söylediği önemlidir. Şayet bunu “Allah her yerdedir” diyerek Allah’ın zatıyla her yerde, mekanda olduğuna inanırsa imanı zarar görür. Çünkü burada Allah’a bir mekan izafe etmektedir. Oysa Allah mekandan münezzehtir. Fakat böyle söyleyen kimse, Allah’ın kudret ve azametiyle her yerde olduğunu kastederse bir sakıncası yoktur. Ki bugün Türkiye’de bu manada bu cümle kullanılmaktadır.
Bir yeri kiraya verirken alınan depozit caiz midir?
Kiracının, kiraladığı yeri muhafaza hususunda, özürsüz olarak kusur etmesi neticesinde veya kiracının icabında ödemeden ayrıldığı kira, elektirik parası su parası gibi, paraları telafi edebilmek için kiracıdan kefil veya (rehin) depozit alınabilir. Rehin (depozit) alacağın teminatıdır. Ayrıca, kiracının izni olmadıkça, rehin (depozit) alan rehinden istifade edemez. Bu para emânet hükmündedir. Kira mukavelesi ibtince, kiracının kiralayanı borcu yoksa, aynen iade edilir.
İbadetlerin vekalet yoluyla yerine getirilmesi caiz mi?
Bedenle yapılan ibadetlerde vekalet geçerli olmayıp, ibadetin bizzat mükellefin kendisi tarafından yerine getirilmesi gerekir. Mesela, mükellef ne kadar hasta olursa olsun, onun yerine başkası namaz kılamaz. Bizzat mükellef, kendisine tanınan ruhsatlar çerçevesinde namazını kılar. Oruç da böyledir. Mal ile yapılan ibadetlerde ise vekalet geçerlidir. Mesela bir kimse, zekat olarak hesaplayıp ayırdığı meblağı, ikinci bir kişi aracılığı ile fakirlere ulaştırabilir, malının zekatını hesaplayıp fakirlere vermek üzere başkasını vekil tayin edebilir. Hem beden, hem mal ile yapılan bir ibadet olan hacda ise, bizzat mükellef tarafından yapılmasına engel meşru bir mazeret bulunması halinde vekalet geçerlidir. Mazeret bulunmadığı takdirde ise haccın vekalet yolu ile yapılması geçerli olmaz. Vekalet konusunda farz, vacip ve nafile hac arasında fark yoktur. Yani bir kimse şartlar oluştuğu takdirde farz olan hac için vekil tayin edebileceği gibi, vacip veya nafile hac için de vekil tayin edebilir.
Âhir zaman nedir?
Dünyanın sonu anlamına kullanılan bir kavramdır. İslâm inancına göre, âlemin başı olduğu gibi sonu da vardır. Ancak bu sonu bilmek insan gücünün dışındadır. Hz. Peygamber’den sonra elçi gönderilmeyeceği için ona ahir zaman Peygamberi, ümmetine de ahir zaman ümmeti denmiştir.
Günün Ayeti
“Muhakkak Allah kâfirlere lanet etmiş ve onlar için alevli bir ateş hazırlamıştır. Onlar orada ebediyyen kalıcıdırlar. Hiçbir veli (dost) ve yardımcı da bulamayacaklar.” (el-Ahzab, 33/64-65)
Günün Hadisi
“Kim bir kul hakkı yemişse derhal o kardeşi ile helalleşsin Çünkü (kıyamet günü) dirhem de geçmez dinar da Böyle olunca o (hak yiyen) kişinin sevapları alınır o adama yüklenir Eğer sevapları yoksa o hakkını yediği adamın günahları buna yüklenir” (Buhârî, “Rikak”, 48)
Günün Sözü
Dün iptal edilmiş bir çektir, yarın emre hazır bir senettir, bugün ise peşin paradır. Bugünden yararlanınız. (Kay Lydns)
Günün Duası
Allah’ım bu yeni günü bize, aileme, ülkemize, İslam ümmetine ve de insanlığa hayırlara vesile kıl.
Bunları biliyor muyuz?
İhtikar nedir?
Halkın ihtiyaç duyduğu malları toplayıp fiyatları yükselsin diye satmayıp saklamak karaborsacılık yapmak demektir.
Günün Nüktesi
Zararını Ben Ödeyeceğim...
Şeyhülislam Molla Fenari, Bursa kadısı iken bir adam pazardan bir at satın almıştı. Fakat alış-verişten döndüğü zaman atın hasta olduğunu fark etti. Atı alıp sahibine iade etmek için geri götürmeye karar verdi. Tam yola çıkmıştı ki, bu atı hasta olduğunu bile bile satan adamın onu geri almak istemeyeceği, parasını iade etmekte zorluk çıkarabileceği aklına geldi. “En iyisi önce kadı efendiye gidip durumu izah edeyim. Atın hasta olduğunu bilirkişiye tespit ettireyim, ondan sonra adamın kapısına gideyim. Böyle yolu yordamıyla gidersem itiraz edemez” diye düşündü. Yolunu değiştirip önce mahkemeye gitti. Fakat mahkemeye gittiğinde görevliler ona, “Molla Fenari bugün mahkemeye gelmeyecek. Yarın gelirsen onunla görüşürsün” dedi. Adam ertesi gün tekrar gelmek üzere evine döndü. Fakat hasta at o gece öldü. Adam bu duruma çok üzüldü. Çünkü artık ölü bir atı iade etmenin imkanı yoktu. Parası da yanmıştı. Yine de “Kadıya durumumu anlatsam bana bir yol gösterir mi?” diye ümit ederek ertesi gün olanları Molla Fenari’ye anlattı. Mola Fenari, mağdur adama, “Senin zararını ben ödeyeceğim” dedi. Adam bu işe şaşırmıştı. “Niçin siz ödeyeceksiniz? Atın alım satımıyla hiçbir ilginiz yok ki?” dedi. Molla Fenari ise, “Eğer sen dün makamıma geldiğinde ben yerimde olsaydım, o zaman duruma müdahale eder, atı geri verir, paranı iade ettirirdim. At da sahibinin elinde ölmüş olurdu. Ama yerimde olmadığım için at senin evindeyken öldü. Şimdi adama ölü atı iade etsem, adil olmadığımı iddia eder. Madem benim yerimde olmamam senin zararına sebep oldu, öyleyse benim bu zararı ödememe en uygunudur” dedi ve adama atın parasını ödedi.