Anne ve babalar evlatlarına bedduadan mutlaka sakınmalıdırlar. Zira onların duaları makbul olan dualardandır. Evlatları için haklarında hayırlı dualar yapmalıdırlar. Evlatlar da anne babalarına, Allahın emrine aykırı bir sey yapmalarını istemedikleri sürece itaat etmeleri ve sözlerini dinlemeleri gerekir.
Onlara isyan etmemeliler ve onlar yokmuş gibi kendine kimse karışamaz ve söz söyleyemez ve akil veremez şekilde hareket etmemeleri gerekir. Aynı zaman da Allahın rızasının anne babanın rızasında, gazabının anne babanın gazabında olduğunu bilmeleri lazımdır.
Ancak anne baba da şunu bilmelidir ki hayatta insanin basına her şey gelebilir. Hayat her zaman insanin istediği gibi olmaz acısıyla, tatlısıyla, sevinciyle ve hüznüyle iç içedir. Dolayısıyla en ufak olayda evlada beddua etmemelidir. Zira beddua hem dinen uygun değildir. Hem de evladın daha da bozulmasına sebep olur.
Patron işçisini namaz kılmaktan men edebilir mi?
Kişi bir iş yerinde çalışırken, vakti, alacağı para karşılığında satmış olmaktadır. Yani, bu vaktin içindeki mesai zamanı işverenin hakkıdır. Bu mesai zamanında dalga geçmek, zamanı değerlendirmeyip eğlenme ve ihmallerle vakit öldürmek, işverenin hakkını çalmak, verdiği paranın karşılığını tam olarak vermemektir. Bunun günahlığında ise, kimsenin şüphesi ve itirazı olmamalıdır. Zira bu kul hakkını bir çiğnemedir.
Ancak, işverene satılmış olan bu vaktin içinde bir de namaz vakitleri dediğimiz Allah hakkı vardır. Bu vakitler de, Allahın emirlerine tahsis edilmiş vakitlerdir. Bu beş vakit namaz vakti de, Allah hakkıdır.
Öyle ise işverene satılmış olan vakitlerde işverenin işinde çalışılacak olan kişi, görevini en iyi şekilde yapacak ama bu sırada Allahın hakkı olan vakit de gelirse o hak da yerine getirilecek ibadetler de yapılacaktır. Bu sebeple işverenin namaz vakitlerinde çalışanına ibadet etme hakkını vermek zorundadır. Ama çalışan da ibadetini ederken bunu istismar etmemelidir.
Zira bu hakkı istismar edip de namazı bahane ederek zaman öldürenlerin, namaz vakitlerini uzatıp, işvereni namaza müsaade ettiğine pişman ederek, izin vermeyecek bir tutuma itenlerin sorumluluğu büyük olur.
İslam fıkıhçıları, işverenin izin vermemesi durumunda kişinin sünnet namazlarını kılamayacağını söylemişlerdir. Ama farz namazlara ister izin versin ister vermesin kişi kılmak zorundadır. Ama ifade ettiğimiz gibi istismar etmeyecektir.
Namazdan önce kullandığımız Misvakın dini bir fazileti var?
Ağız ve diş temizliğinde misvak kullanmak dinimizce sünnet olan güzel bir fiildir. Ağız ve diş sağlığına ayrı bir önem veren Peygamber Efendimiz misvak kullanmak sûretiyle ağız ve diş temizliğinin yapılması hususunda da ısrarlı teşvik ve tavsiyelerde bulunmuştur. Bir hadislerinde, Ümmetime meşakkat vereceğinden endişe duymasaydım, misvak kullanmalarını farz kılardım buyurmuşlar, kendileri de misvakı kullanmışlardır. Bir diğer hadiste Sevgili Peygamberimiz Üç şey peygamberlerin ahlâkındandır: İftarda acele etmek, Sahuru geciktirmek ve Misvak kullanmak buyurmuştur.
Misvak tıbben diş etlerini koruyup, dişleri parlattığı gibi aynı zamanda ve en önemli faziletlerinden bir tanesi ölüm esnasında kişiye kelimei şahadeti hatırlatır.
Günün Ayeti
Ayrılığa düştüğünüz şeyler hakkında kıyamet günü Allah aranızda hükmünü verecektir.
Hac 69
Günün Hadisi
Aza şükretmeyen çoğa da şükretmez. İnsanlara teşekkürde bulunmayan Allaha da şükretmez. (Tirmizî, Birr 35)
Günün Sözü
Çok az şeye sahip olan insan değil, asıl çok şeyin özlemini çeken insan fakirdir.
(Seneca)
Günün Duası
Allahım bizi bugün hertürlü afet kaza ve beladan uzak tut.
Bunları biliyor muyuz?
Hill Bölgesi Neresidir?
Dışarıdan Mekke'ye gelen kişilerin ihrama girmek zorunda oldukları sınırlar içinde (mîkat) olduğu halde, harem bölgesi dışında kalan yerlere verilen isimdir.
Günün Nüktesi
Taşın Hikayesi
Genç bir yönetici, yeni Jaguarı içinde kurulmuş, biraz da hızlıca, bir mahalleden geçiyordu. Park etmiş arabaların arasından yola fırlayan bir çocuk olabilir düşüncesiyle dikkatini daha çok yol kenarına vermişti. Bir şeyin yola fırladığını görünce hemen fren yaptı ama aracı durana kadar geçen mesafede yola çocuk fırlamadı. Bunun yerine, yepyeni arabasının yan kapısına büyükçe bir taş çarptı. Adam hızlıca frene yüklendi ve taşın fırlatıldığı boşluğa doğru geri geri gitti.
Sinirlenmiş olan genç adam arabasından fırladı ve taşı atan çocuğu kaptığı gibi yakında park etmiş olan bir arabanın gövdesine sıkıştırdı. Bunu yaparken de bağırıyordu: Sen ne yaptığını sanıyorsun serseri? Bu yaptığın ne demek oluyor? O gördüğün yepyeni ve pahalı bir araba ve attığın o taşın mahvettiği yeri düzelttirmek için kaportacıya bir sürü para ödemek zorunda kalacağım. Neden yaptın bunu?
Küçük çocuk üzgün ve suçlu bir tavır içindeydi. Lütfen, amca, lütfen kızmayın. Ben çok üzgünüm ama başka ne yapabilirdim, bilemedim. Taşı attım çünkü işaret etmeme rağmen diğer arabalar durmadı. Çocuk, gözlerinden süzülen yaşları elinin tersiyle silerek park etmiş bir aracın arkasına işaret etti. abim orada. Yokuştan aşağı yuvarlandı ve tekerlekli sandalyesinden düştü ve ben onu kaldıramıyorum.
Çocuğun şimdi hıçkırıklardan omuzları sarsılıyordu ve şaşkın adama sordu : Onu kaldırıp tekerlekli sandalyesine oturtmama yardım edebilir misiniz? Sanırım abim yaralandı ve benim için çok ağır.
Ne diyeceğini bilemez halde, genç yönetici boğazındaki düğümden yutkunarak kurtulmaya çalıştı. Yerde yatan sakat çocuğu kaldırıp tekerlekli sandalyesine oturttu, cebinden temiz ve ütülü mendilini çıkartıp, çeşitli yerlerinde oluşmuş ve kanayan yara ve sıyrıkları dikkatlice silmeye çalıştı.
Bir şeyler söyleyemeyecek kadar duygulanmış olan genç adam, abisinin tekerlekli sandalyesini iterek yavaş yavaş uzaklaşan çocuğun ardından bakakaldı. Jaguar marka arabasına geri dönüşü yavaş yavaş oldu ve yol ona çok uzun geldi.
Arabanın yan kapısında taşın bıraktığı iz çok derin ve net görülür şekildeydi ama adam orayı hiçbir zaman tamir ettirmedi. Oradaki izi, şu mesajı hiç unutmamak için sakladı:
Hiçbir zaman yaşamın içinden, seni durdurmak ve dikkatini çekmek için birilerinin taş atmasına mecbur kalacağı kadar hızlı geçme.
Yaratıcı ruhumuza fısıldar ve kalbimizle konuşur. Bazen, onu dinlemek için vaktimiz olmuyorsa, bize taş fırlatmak zorunda kalır.
Fısıltıyı dinle veya taşı bekle.
Seçim senin.