Arşın gölgesinde barınacak yedi mutlu insan


  • Oluşturulma Tarihi : 05.07.2014 07:37
  • Güncelleme Tarihi :
Arşın gölgesinde barınacak yedi mutlu insan yazının resmi

Ebu Hüreyre’den rivayet edildiğine göre Hz. Peygamber şöyle buyurdu: "Başka hiç bir gölgenin bulunmadığı Kıyamet gününde Allah Teala, yedi insanı, arşının gölgesinde barındıracaktır:

1-Adil devlet başkanı,

Müslümanların yönetimini üstlenmiş kişi demektir. Müslümanlar dünyada onun himayesinde, bir başka ifadeyle gölgesinde bulunmuşlardır. Bu sebeple böyle bir yöneticinin ahirette göreceği karşılık da yaptığına uygun olarak ilahî koruma altında olmaktır. Adil devlet başkanı, diğerlerinden üstün olduğu için birinci sırada zikredilmiştir. Çünkü devlet başkanının himayesi onların hepsini içine alır.

2-Rabbine kulluk ederek temiz bir hayat içinde serpilip büyüyen genç

Nefsini Allah'ın emirlerine muhalefetten korumuş, heva ve heveslerin, şehevî duyguların, arzuların etkisine karşı koyup kulluğa sarılmış bir gencin mükafatı arşın gölgesidir. Zira Allah'ın emirlerine sarılıp günahlardan kaçınmak büyük bir fazilettir. Hele bu, gençlik yıllarında gerçekleştirilmişse, her türlü takdirin üstündedir.

3-Kalbi mescitlere bağlı Müslüman

Kalbi sanki mescide asılmış kandil gibi, sürekli mescitle ilgili olan, mescitlere devamda kusur etmeyen, mescitleri seven ve orda olmak isteyen kişi rabbine olan manevi bağlılığının ve muhabettinin bir gereği olarak arşın gölgesi ile mükâfatlandırılmaktadır.

4-Birbirlerini Allah için sevip buluşmaları da ayrılmaları da Allah için olan iki insan

Allah rızası için birbirlerini seven, başka hiçbir maksat taşımayan, bir araya gelmeleri Allah için, şayet ayrılacaklarsa ayrılıkları yine Allah için olan yani bir arada iken de ayrı iken de Allah için duydukları sevgiyi muhafaza eden iki insan, sanki bir anlamda yekdiğerini Allah'ın emirlerine muhalefetten korumaktadır. Zira mü'min mü'minin aynasıdır.

Onların bu birbirlerini Allah için sevmeleri ve dostluklarım bu çizgide birbirlerine yardımcı olarak geçirmeleri, ahirette her ikisinin birden ilahî koruma altına alınmaları ile ödüllendirilecektir

5-Güzel ve mevki sahibi bir kadının beraber olma isteğine "Ben Allah'tan korkarım" diyerek ret eden kimse

Güzel ve mevki sahibi bir kadının gayr-i meşru davetine "Ben Allah'tan korkarım" diye yaklaşmayan yiğit. Böylesine bir davete içinden veya açıkça "Ben Allah'ın emrine muhalefet etmekten veya O'nun azabından ve gazabından korkarım" diyerek yaklaşmayan, nefsini koruyan kişi gerçekten büyük bir yiğitlik göstermiştir. "Allah'tan korkan kurtulmuştur" müjdesi gereği onun da ödülü ahiretteki sıkıntılardan kurtulmaktır.

6-Sağ elinin verdiğini sol elinin bilemeyeceği kadar gizli sadaka veren kimse

Sağ elinin verdiğini sol elinin bilemeyeceği kadar gizli sadaka veren kimse. Allah için verdiği sadaka ve yaptığı iyilikleri mümkün olduğunca gizli yapan, gösteriş ve riyadan uzak kalmaya çalışan kimse, Allah'ın rızasını her şeyin üstünde tutmuş demektir. Bunun karşılığı da, ahirette ilahî korumaya mazhar kılınmak suretiyle arşın gölgesinde yürümektir.

7-Tenhada Allah'ı anıp gözyaşı döken kişi

İnsanlardan ve gözlerden uzak, kimsenin bulunmadığı ortamlarda Allah'ı anarak gözlerinden sevgi yaşları dökülen kimse, çoğu insanın başaramadığı bir kulluk çizgisini yakalamış demektir. Onun bu samimi ve gizli kulluğunun karşılığı da mahşer yerinde ilahî koruma altına alınmak suretiyle, herkesin gözü önünde ödüllendirilmesidir.

Ahirette, Allah'ın himayesine kavuşacakları bildirilen insanların vasıflarına şöyle bir göz atılınca, her birinin, büyük güçlükleri göğüslemiş, hemen hemen aynı seviyede "zor"u başarmış kimseler oldukları, hepsinin birçok dâhilî ve haricî manilere rağmen, soylu bir mücadele vermiş oldukları anlaşılmaktadır.

Yani hepsinin ortak özelliği, kullukta sevgiye dayalı kahramanlıklarıdır. Ödülleri de ona göredir: Kıyametin o dehşetli ortamında ilahî koruma altında olmak...

Soru ve Cevaplar

Emlakçılık yapan kimse mülkiyetindeki dairelerin zekâtını vermekle yükümlü müdür?

Ticaret malları zekâta tabidir. Emlakçıların ticari amaçlı olarak alıp sattıkları daireler de ticaret malı kapsamında yer alır.

Buna göre, büro, ikamet gibi kullanım amaçlı olmayıp alıp satmak amacı ile Emlakçıların ellerinde bulundurdukları dairelerin, borçları çıktıktan sonra değeri nisap miktarına ulaşmış ve üzerinden bir yıl geçmiş ise kırkta bir oranında zekâtının verilmesi gerekir

Makyaj yapmak veya yaptırmakla oruç bozulur mu?

Krem sürmek, makyaj yapmak veya yaptırmakla oruç bozulmaz. Ancak, makyaj malzemeleri, herhangi bir şekilde ağız ya da burun yoluyla boğaza ulaşması halinde oruç bozulur.

Ramazanda oruçlu iken gündüzü uyuyarak geçirmenin oruca zararı var mıdır?

Oruç, imsak vaktinden iftar vaktine kadar, ibadet niyetiyle yeme, içme ve cinsel ilişkiden uzak durmaktır. Orucun sahih/geçerli olması için, “oruç tutmaya niyet etmiş ve orucu bozacak şeylerden kaçınmış olmak” şarttır.

Gündüzleri az veya çok uyumak, orucun sıhhatine zarar vermez. Orucun vereceği sıkıntılardan uzak kalmak ve onları hissetmemek kasdıyla, gerekli olmadığı halde Ramazan günlerinde uzun süreli uyumanın, orucun hikmetiyle bağdaşmayacağı da unutulmamalıdır. Ancak hiçbir şekilde uyumak oruca zarar vermez.

Evi olmayan kişi ev yapmak için biriktirdiği paradan zekat vermek zorunda mıdır?

Ev edinmek için biriktirilen paralarla tabii olarak çoğalma ve artırma özelliği vardır. Binaenaleyh bu maksatla biriktirilen paralar borçtan ve temel ihtiyaçtan sonra nisap miktarına ulaşmış ise o paradan zekat vermek gerekir.

Ancak evi almışsa ama daha ödemesini yapmamış ise bunun zekatını vermez.

Unutarak yiyen kişiye oruçlu olduğunun hatırlatılması gerekir mi?

Unutarak yemek içmek orucu bozmaz. Hz. Peygamber konuyla ilgili olarak şöyle buyurmuştur; “Oruçlu kimse oruçlu olduğunu unutup da yediği ve içtiği zaman, orucunu (bozmayıp) tamamlasın! Çünkü o oruçluya ancak Allah yedirmiş ve içirmiştir.” (Buhârî, Savm, 26)

Oruçlu olduğunu unutarak yiyip içen kişi, yaşlı, hasta, zayıf ve oruç tutmaya kuvvet getiremeyecek durumdaysa onu gören kişi oruçlu olduğunu hatırlatmamalı, oruç tutmaya kudret getirebilecek durumdaysa hatırlatmalıdır.

Ramazan ayında kaza namazı borcu olan sünnet kılabilir mi?

Bu konuda Hanefi ile Şafii mezhep imamları farklı görüşlerde bulunmuşlardır.

Hanefilere göre: Kaza namazı borcu olanlar beş vakit namaz öncesi ve sonrası sünnetleri kılmalı, kaza namazı kılmak için bu sünnetleri terk etmemelidir. Ayrıca, kılınması için hakkında hadis bulunan diğer kuşluk, tesbih, evvabin, teheccüd namazları da kılınmalı, kaza namazı için bunlar da terk edilmemelidir. Bunların dışında kendiliğinden kılınan nafile namazlar olacaksa, işte bunların yerine kaza namazı kılınması uygun olur. Ama namaz öncesi sonrası sünnetlerle, kılınması için Efendimizin tavsiyeleri bulunan sünnetler kaza namazı için terk edilmemelidir. Peki, kaza namazı için Sünnetler terk edilirse ne olur? Hiçbir şey olmaz. Sadece bir farz kılınmış, bir sünnet de terk edilmiş olur.

Şafiilere göre ise: Farz namazı borcu olanların sünnet kılması caiz değildir. Kazası olan   bir an evvel farzları kılıp borçlarından kurtulmalı, ondan sonra sünnetleri kılma imkanı elde etmiş olmalıdır.

Şafiilere göre kişi ahiret gününde sünnet namazlarından sorulmayacaktır. Ama farz namazlarından sorulacaktır. Öyleyse kul sorumlu olduğu farz ibadeti yerine getirmelidir. Ondan sonra sorumlu olmadığı sünnet ibadeti ifa etmelidir.

Günün Ayeti

Siz Allah için verirseniz, Allah onun yerine daha iyisini verir

Günün Hadisi

Kim güzelce abdest alırsa, o kimsenin günahları tırnaklarının altına varıncaya kadar bütün vücudundan çıkar

Günün Sözü

Dünya pazarı sizi ahret pazarından alıkoymasın

Gazzali

Günün Duası

Allah’ım bizi yoklukla, yoksullukla imtihan etme ve senden başka kimseye de muhtaç bırakma.

Ramazan Kavramları

Kefaret Nedir?

Ramazan orucunu kasten bozan kimsenin bir günlük Ramazan orucu yerine, ceza olarak peşi peşine iki ay oruç tutmasıdır.

Günün Nüktesi

Niçin şükrediyorsun?

Harun Reşid, Bağdat'ın dışındaki bahçeleri gezerken ihtiyar bir Arap'ın hurma fidanı diktiğini görür, yanına gider, sorar:

-Ey! İhtiyar! Hurma ağacı kırk senede meyve verir. Sen ise yaşlısın. Meyvesini yiyemeyeceğin bir ağacı dikip de ne yapacaksın?" İhtiyar cevap verir:

-Daha öncekiler gördüğünüz bu ağaçları sırf bizim için dikmişler. Ben de bunu kendim için değil, benden sonrakiler için dikiyorum."

Bu cevap padişahın hoşuna gider ve yaşlı adama ihsanda bulunur. Yaşlı adam verilen parayı aldıktan sonra, eliyle sakalını sıvazlar:

-Allah'a şükür! der. Harun Reşid:

-Niçin şükrediyorsun" diye sorduğunda şu cevabı verir:

-Herkes diktiği ağacın meyvesini kırk senede alır, oysa ben bugün diktiğim ağacın meyvesinin yine bugün alıyorum. Nasıl şükretmem. Bu cevap hoşuna gider. Harun Reşid'in tekrar ihsanda bulunur. Yaşlı adam bir kere daha şükrettikten sonra konuşmasını şöyle sürdürür:

-Bu defa ki şükredişimin sebebi de şudur; Başkaları ağaçlarının meyvesini bir kere alırken ben bir gün de iki kere alıyorum.

Harun Reşid gülümseyerek vezirine döner:

-Yürü gidelim bu ihtiyar bizde para bırakmayacak, der.

Bir Ayet Bir Yorum

“Olur ki hoşunuza gitmeyen bir şey sizin için hayırlıdır ve olur ki, sevdiğiniz şey de sizin için bir şerdir. Allah bilir de siz bilmezsiniz.” (Bakara Suresi, 216)

Allah bu ayette, kimi zaman insanın kendisi için çok hayırlı ve güzel olacağını sandığı bir olayın aslında dünyada ve ahirette hüsrana uğramasına neden olabileceğini ya da zarara uğrayacağını düşünerek kaçınmaya çalıştığı bir olayın kendisi için çok hayırlı ve hikmetli olaylara vesile olabileceğini bildirmiştir.

Hayrı da şer gibi görünen olayları da yaratan Allah’tır. Şer olarak değerlendirilen olaylar aslında hikmeti tam olarak kavranamayan, ilk anda olumsuz gibi görünen olaylardır. Örneğin, uçağı kaçıran bir kimsenin uçağa yetişememesi başta onun için bir şerdir. Ancak uçak düşmüş olsa o uçağa binmediği için o kimse için bu gecikme bir hayır kabul edilmektedir.

Allah sonsuz bilgi sahibidir ve dünya hayatında meydana gelen her olayı özel bir plan ve kader doğrultusunda, hayır ve hikmetle yaratmıştır.

İnsan ancak olayların dıştan görünen kısmı ile muhatap olabilmekte ve ancak kendi anlayışı ile bu olayları değerlendirebilmektedir. Sınırlı bilgi ve anlayışı ile kimi zaman hayır ve güzellik olan bir olayı olumsuz, kötülük ile dolu olan bir olayı ise olumlu ve hayırlı olarak nitelendirebilmektedir.

Bu durumda doğruları görebilmek için iman eden bir insanın yapması gereken, Yüce Allah’ın sonsuz ilmine teslim olarak, her olaya hayır gözüyle bakmaktır.

Arşın gölgesinde barınacak yedi mutlu insan
Doç. Dr. Zeki Uyanık
Yazarımız Kim ?

Doç. Dr. Zeki Uyanık